Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Cennet ülkemiz Ankara, Bursa, Çanakkale

Yazının Giriş Tarihi: 08.08.2021 00:02
Yazının Güncellenme Tarihi: 08.08.2021 00:02

Doğup 9 yaşıma kadar yaşadığım Polatlı'dan, Bursa'ya taşındığımız da farklı bir bölgeye ve farklı bir kültüre gelmiştik. Takvimler 19 Haziran 1977 yi gösteriyordu. Haymana, Söğüttepe köyü kayıtlı bir vatandaş olarak bu topraklarda ki tarihimiz 550 senekliktir. Içanadolu bölgesinin kuraklığında, pancar, mercimek, nohut ve buğday tarzı ürünler ekilir biçilirdi. Ve hayvancılıkta diğer geçim kaynağıydı, İngilizlere çaldırdığımız Tiftik keçisi de çabasıydı.

İşte bu kurak ve yeşilin az olduğu topraklarla mücadele eden kişi Menderes döneminin Şu ileri müdürü Süleyman Demirel'di. Menderes sonrası Başbakan olduğunda ise yine kurak toprakla suyu buluşturma sevdasından hiç vazgeçmedi Allah rahmet eylesin.

Bizede kurak topraklardan Bursa'ya yaklasirken değişen ve yeşeren topraklara şahit oluyordum. Her yer sihirli bir elin çizdiği harika bir tablo gibi yemyeşildi. Kuraklıktan su cenneti yeşil Bursa bambaşka bir duyardı. Meyve ve sebze çeşit zenginlik içindeydi, her yer de şeftali, armut, elma ağaçları doluydu, ve zeytin ağaçları ile tanışmamızda bu dönemlerdi.

Bursa nın bu yeşilden uzaklaşmasını son 44 yılım da üzülerek izlemek zorunda kaldım rant ve sermayeye yenilen bu güzellikler bu gün bizim ve bizim gibilerin hüzünlü bakışlarına vesile oldu.

Bu düşünceler içinde perşembe günü Çanakkale'ye doğru yola çıkıyorum, Çanakkale ye yaklaşırken 44 yıl önce Bursa ya girişimizde ki yeşilliği görür gibiyim. Dağların arasından geçiyorken sağlı ve sollu yeşilliklere hayranlıkla bakıyorum. Hatta aklımdan Bursadan Gemlik'e giderken Orhan Veli'nin nokta atışı yapıp cümleyi cuk otutturduğu söz aklımdan geçiyor "Gemlik'e doğru denizi göreceksin sakın şaşırma" aklınızda deniź yok ve dağların arasından geçiyorsunuz, bu yazıyı okuyup ardından bir anda yüksekten denizi görüp önce şaşırıyor ve denizin o güzel görünüşüne hayran hayran bakıyorsunuz.

Bu gün Hayranı olduğumuz o yeşil Bursadan özellikle merkez bölgelerde eser kalmadı, bu konu da kırsal kesim daha şanslı bir nevi kendini korumuş oldu, umarım korumaya devam eder.

Çanakkale ye gelince dostumuz Numan Murat her zaman ki samimiyeti ve güler yüzü ile beni karşılıyor. Çanakkale yi seviyordum ama daha çok sevdiren kişi bizzat Numan Mutay oldu bana, bilmediğimiz güzellikleri bizi ulaştıran ve gezdiren oydu, bu konu da kendisine ne kadar teşekkür etsek azdır.

Numan Mutay ile Çanakkale nin en güzel esen yerlerinden biri olan Balıkçıtlar lokaline gidip oturuyoruz, karışımız da Çanakkale boğazı ve help geçen devasa yük gemilerini izliyoruz Ege denizinden gelip, Marmara ve Karadenize doğru seyreden bu devasa gemilerin suyun üstünde nasıl durduğunu da aklınızdan geçiriyorsunuz.

Balıkçılar lokalinde oturup serinlerken bir çok kedi görüyoruz, yetişkin kedilerin haricinde bir çokta yavru kedi var. Bunları besleyen yaşlı bir adam var, önce onun olduğu masaya oturuyoruz Numan Murat ile yaşlı adamı ilgi ve takdirle izliyoruz, deyim yerindeyse tam donanımlı bir amca bisikleti ve sepetinde kedi maması, süt, ekmek, su gibi temel ihtiyaçlar var ve çocuk besler gibi kedileri beslerken onlarla bir çocukla konuşur gibi sevgi ile sohbet ediyor. Sonra bıze dönüp tek tek kedilerin yaşlarını özelliklerini anlatıyor, en kavgacı kedi de geldi deyip başka bir kediyi gösteriyor. Dikkatle bakıyorum kediye, her tarafında kavga izleri adeta Doktor Jivago nün yarattığı Frenkteştayn gibi her yerinde yara bere, kesik izleri mevcut. Bu kavgacı kedi yaşlı adamın yanında hayet uysal duruyor ve yaşlı adam onu besliyor.

Yaşlı adam ile sohbete başlıyoruz aslen Giresun'lu Deniz Assubayı olarak görev yapmış 1974 yılında emekli olmuş son görev yeri Çanakkale'ye 1970 yılında tayini çıkınca gelip bir daha gitmeyenlerden olmuş, fiziğine bakınca maşallah diyoruz gayet hareketli de, yaşı 89.

Oturďugumuz yerde ağaçlar var Akasyalar ve iğde ağaçları "bu ağaçları ben ektim" diyor evet bu yaşlı amca tam bir dünya ve tabiat sevdalısı diktiği ağaçlara bakıyorum bir hayli yaşını almış gibi görünüyor. "Amca bunlar kaç yaşında " diye soruyorum? Cevabını tek, tek ağaçları göstererek 30-40 yıl gibi oluyor.

Eşi de 86 yaşında görme yetisini kaybetmiş ona çok üzülüyordu. Her ikisine de uzun ömürler diliyorum.

Bu yazıyı yazarken orman yangınlarına çok üzülüyoruz, bu yangınları hangi sebep ve niyetle çıkaranların nasıl bir hırs ve ruh hali olduklarını tasvip etmeye zekâmız yetmiyor. En ağır cezaları çekmelerini umuyor ve millet olarak bekliyoruz.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.