Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Çaka çaka nereye kadar?

Yazının Giriş Tarihi: 30.06.2021 00:05
Yazının Güncellenme Tarihi: 30.06.2021 00:05

Türkçeyi çok seviyorum.

Elbette o da var ama sadece ana dilim olduğundan kaynaklanmıyor bu sevgim.

Zenginliğini çok seviyorum bir de mizahi yeteneğini.

Bizim sıklıkla kullandığımız ama diğer ulusların dillerine tam olarak çevrilemeyen, çevrilse de asla bizde ki ironik anlamı taşıyamayan öyle çok  sözcüğümüz var ki…

Mesela ‘Çakma’ sözcüğümüz.

Gidin bir Almana,Fransıza,İtalyana,Japona,İngilize vs ye ‘sen çakma mısın birader’’ diye sorun bön bön bakacaktır yüzünüze.

Yanınızda dünyanın en iyi çevirmeni olsa, muhatabınıza çakma sözcüğünü sahte,yürütme,taklit filan diye açıklayarak çevirse hadise yine de pek değişmeyecek karşınızda ki çakmanın neyin yerine kullanıldığını zinhar doğru anlamayacaktır.En azından kafasında çakmanın çakmak fiilinden başka hangi anlama geldiğini oturtamayacaktır.

Çakma dedim de aklıma geldi.

Geçen gün okuduğum bir haberde Türkiye’nin sahte ürün ticaretinde payını üçe katladığı yazıyordu.

Sahte ve taklit ürün pazarı ile ilgili kapsamlı bir rapor hazırlayan OECD, dünyada sahte ürün ticaretinin 464 milyar dolara ulaştığını ortaya koymuş ve Türkiye’nin özellikle AB’nin sahte üretim merkezlerinden biri olduğu ve Çin ile Hong Kong’dan sonra üçüncü sırada yer aldığını belirtmiş.

Yani Avrupa’nın ve dünyanın bizi bir kıskanma nedeni daha olmuş.

Raporu düzenleyenlere göre Çin ve Hong Kong’un başı çektiği  global sahte ürün ticareti  toplam dünya ticaretinin yüzde 2.5'ine karşılık geliyormuş ama bu iki ülkenin çakma ticarette ki payları da günden güne  azalıyormuş.

Şimdi sıkı durun;

Onlar uluslararası çakma ürün liginde su yutarlarken Türkiye’de bu konuda dev adımlar atarak  sahte ürün ticaretinde son üç  yılda üç katlık bir artışla yarışta kote oluyormuş.

Bakmayın siz dalga geçerek yazdığıma, aslında ülkemin bir sürü olumsuzlukta ki birincilikleri, ikincilikleri üçüncülükleri öyle ağırıma gidiyor ki…

Sanırım millet olarak Atatürk’ü ya hiç anlamadık ya da anlamazdan gelmek kolayımıza kaçıyor.

Bunu tabi ki bir genelleme olarak söylemiyorum ama özellerin genelleri fena halde perdeledikleri de yadsınamaz bir gerçek.

Bazen oturup düşünüyorum;

Bizim bu topraklarda onurumuzla yaşayabilmemiz için kendi canlarını feda edenler, cumhuriyeti kurmak için kendi hayat kurgularından vaz geçenler bugünkü hali pür melalimizi görselerdi yine de haklarını helal ederler miydi bize?

Ne bileyim; sanki her olumsuzlukta bizi çeken bir şeyler gibi.

Şöyle olması gerektiği gibi yaptığımız kaç işimiz var diye saymaya kalksak en fazla beş dakikamızı ayırmamız yeterli olacak. Kaldı ki onlar konusunda da pek çoğumuzun çekinceleri de olacak.

Eğitimden sağlığa,ekonomiden siyasete akla gelebilecek ne varsa hepsinin üzerinde  mış gibi,miş gibi yaparak yürümemizin bedellerini gelecek kuşaklara yüklememizin günahını nasıl bağışlatacağız hiç bir fikrim yok.

Oysa hayat asla çakma değil ve ona çakma muamelesi yapanlara da hiç acımıyor.

İnsan adının çıktığı ile kalıyor…

Çaka çaka nereye kadar?

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.