Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Büyüklerimize hürmet…

Yazının Giriş Tarihi: 26.03.2020 00:00
Yazının Güncellenme Tarihi: 26.03.2020 00:00

Bugünün gençleri, orta yaşlıları yarın Allah ömür verip sağ kalıp yaşlanmaya devam ettikleri takdirde nüfus kağıtlarındaki tevellütlere bakılınca “yaşlı” diye sıfat kazanacaklar.

İnsanların ömrü, her ne kadar devam ediyorsa da bugün dünden farklı, yarın ise bugünden çok farklı olabiliyor. Çünkü, her geçen gün, insan ömründen bir tarihi alıp götürüyor beraberinde.

Ülkemizde, dünyayı sarıp sarmalayan ve ölümcül hale gelen Koronavirüs nedeniyle pek çok acil önlemler alındı. Yaşlıların sokağa çıkmalarına, evde kalınmasına, okulların tatil edilmesine, uzaktan eğitimin başlamasına kadar pek çok konuda, şimdiye kadar ülkemizde hiç alışmadığımız önlemlerle karşı karşıya kaldık. Asırlardır içleri sürekli cemaatle dolup taşan, kandil günleri binalarının içine bile girilemeyen, Cuma namazları ise bahçeleri tıklım tıklım dolan camilerimizde toplu namaz kılınmasına engel getirildi.

Peki, bütün bunlar neden alındı?

Toplum ve halk sağlığı için.

Bizlerin üzerine düşen görev nedir?

Alınan bu kurallara uymak, uymayanları uyarmak ve hastalığa karşı mücadele için önlem almak. Dikkatli olmak.

Son zamanlarda, özellikle sosyal medyada ve halk arasındaki konuşmalarda sokağa çıkmak isteyen veya zorunlu olarak çıkması gereken yaşlılarla ilgili, 65 yaş üzerindeki insanlarımızla ilgili bir takım istenmeyen olayların yansıtıldığına tanık oluyoruz. Yazıktır, günahtır. Bugün 64 yaşında olduğu için sokağa çıkabilen insan ile 65 yaşında olduğu için çıkamayan insan arasındaki virüsün bulaşma tehlikesi bana göre aynı. Yeni dünyaya gelmiş bebek ile 18 yaşına gelmiş buluğ çağındaki genç içinde virüsün bulaşma tehlikesi aynı.

Kimsenin, “bu virüs, bu illet bana bulaşmaz. Bulaşamaz..” deme şansı yok. Bakın, ülkemizin en önemli spor insanlarından tutun da bu hastalığı tedavi edebilme adına görev başında olan sağlık çalışanlarımız bile hastalığın pençeleri arasına girdiler.

Demek ki neymiş, bu işin şakası yok. Durum çok ciddi ve bizler önlem almazsak tehlike altında yaşamaya devam edebiliriz.

Yaşlılarla ilgili olarak yapılan hoş olmayan paylaşımları görüp, haklarında adli işlem yapan başta İçişleri Bakanlığı görevlileri olmak üzere adli görevlileri ve idari görevlileri kutluyorum. Çünkü, bu yaşlılar bizim annemiz, babamız, ağabeyimiz, ablalarımız. Dün, bunların bizlere yardımcı olması için kapılarını aşındırırken, bugün neden bu insanları birer suçlu imiş gibi gördüğümüzü kendi kendimize sorgulayalım. Çünkü, doğruyu bulmak zorundayız. Hani, başımıza gelen bir olayın sorumlusunu bulabilme adına, en zayıf kişiyi bulup, “suçlu bu…” şeklinde kendi kendimize karar vermeyi seçen insanoğlu olarak, şimdi de yaşlıları potansiyel tehlike gibi görmek, göstermek bize yakışmıyor.

Yaşlı dediğimiz bu kişilere bizler her zaman muhtacız. Onlar bizlerin geçmişi, çocuklarımız ise yarınlarımız diye düşünürsek, sanırım sorunu bir anda çözüme kavuştururuz. Nasıl kendimize saygı ve sevgi gösterilmesini arzu edip, karşımızdaki insanlardan bunu bekliyorsak, özellikle 65 yaş üstündeki yakınlarımız, tanıdık, tanımadık bütün insanlarımız için de hürmette kusur etmeyelim.

Koronavirüs tehlikesi çünkü dünya genelinde bir sorun. Sadece Türkiye’nin sorunu değil. Türkiye, bu sorunu çözümü için ne kadar mücadele etse bile yakın komşularımızla birlikte, sıkıntının aşılması için işbirliği yapılmak zorundadır. Çünkü, bu virüsün, Çin’den dünyanın dört bir tarafına yayılması demek, eğer komşuda varsa bize de yeniden musallat olacağı anlamına gelir.

Koronavirüs önlemlerine uyalım. Bakın, Amerika bu konuyla ilgili askeri önlemler dahil her türlü önlemi alıyor. Askerler, bu virüsün yaz aylarının ortasına kadar devam edebileceğini Temmuz ayının sonlarına doğru belki çözüm noktasına gelinebileceğini ifade ediyorlar.

Yani sorun, sadece Türkiye’nin, etrafımızdaki komşu ülkelerin, Çin’in sorunu değil, dünyanın global sorunu. Hem sağlık hem de ekonomik açıdan çok dikkatli olunması gereken bir süreç yaşıyoruz. Ülkemizde, emekli maaşlarının en az bin 500 Tl olmasına yönelik kanun TBMM’de kabul edildi. Adli vakalar, yargılanmalar ve yeni davalarla ilgili süreçler ise Nisan ayı sonuna kadar ertelendi. Bankalar, kredi ertelemelerine yönelik kanunların çıkmasını bekliyorlar. Vatandaşlarımız ise emekli maaşlarında yapılan yükselme oranlarının mevcut emekli maaşlarına da yansıtılmasını bekliyorlar.

Elektrik, su ve doğalgaz faturalarının ödenmesine yönelik ise ya erteleme yada Mart, Nisan, Mayıs ve Haziran aylarında faturaların gönderilmemesi için gereken yapılmalı.

Evde kalan pek çok insanımız, günü geldiğinde faturaları ödeyememekten, kredi kartlarına ödeyememekten yana sıkıntılılar. Acilen bu konularla ilgili müjde bekliyorlar.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.