Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Buğday insanlığa yetmezse

Yazının Giriş Tarihi: 16.01.2022 00:04
Yazının Güncellenme Tarihi: 16.01.2022 00:04

Tarım konusunda kendi kendine yeten 7 ülkeden biri Türkiye olarak kabul edilirdi. Günümüzde ise nüfus itibari ile buğday üretimi oranında giderek büyüyen bir eksiklik söz konusu. Dünya nüfusuna yetecek kadar buğday üretimi yapılmıyor ve bu açık her geçen gün büyüyerek insanlığı tehdit edecek boyutlara gelecek gibi öngörüler var. Gıda güvenliği için Türkiye, her yıl en az 18-20 milyon ton buğday üretmek zorunda. Aksi takdirde 2023 için ön görülen 90 milyon nüfus, artı 50 milyon turist yanında dışarıya yapılan yardımları göz önüne alırsak büyük bir gıda sorunuyla karşı karşıya kalabiliriz.

Türkiye’de son yıllarda buğday ekim alanları daralırken ithalat hızla artıyor. 2019’da 9.8 milyon ton, son 18 yılda 59 milyon ton buğday ithalatı yapıldı. Peki, bu politika sürdürülebilir mi? Uzmanların açıklamalarına göre.

Türkiye’de buğday ithalatı hızla artıyor. Çiftçinin desteklenmesi için kurulan ancak son dönemde ithalat yapan bir kurum haline geline gelen Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO), yeni bir alım ihalesi daha açtı. Kurum, 19 Ocak’ta 400 bin ton buğday ithalatı ihalesi yapacak.

2019 da DW Türkçe’ye konuşan TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Genel Başkanı Baki Remzi Suiçmez, TMO’nun Mart 2020’de herhangi bir stok sıkıntısı olmadığını açıklamasına rağmen hasat öncesi ve sonrasında ithalat politikasının devam ettiğini belirtiyor.

Gümrük vergisi sıfırlandı

Buğday ithalatında gümrük vergisi yüzde 45 iken 21 Ekim 2020’de bu oran yıl sonuna dek sıfırlanmış, daha sonra bu tarih Nisan 2021’e kadar ötelenmişti

Resmi verilere göre Türkiye, son 18 yılda 59 milyon ton buğday ithal etti. Sadece 2020 yılının ilk dokuz ayında 6.8 milyon ton buğday ithalatı yapıldı. Bu ithalatın faturası da 1.6 milyar dolar.

Besin değeri açısından zengin bir buğday türü olan ve makarna yapımında kullanılan durum buğdayında üretim ise son yıllarda daralıyor. 2015’te 4.1 milyon ton olan durum buğdayı üretimi, 2018’de 3.5, 2019'da 3.15 milyon tona geriledi.

Buğday ekim alanları 2000 yılında 9.4 milyon hektar iken, 2005’te 8.5, 2010’da 8.1, 2015’te 7.8, 2019’da 6.8 milyon hektara düştü.

Resmi veriler çiftçinin hem borçlarının hem de ödeyemediği borç miktarının arttığını gösteriyor. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’na göre Kasım 2020 itibarıyla çiftçilerin bankalara olan toplam borcu 125 milyar lirayı, takibe düşen kredi miktarı ise yaklaşık 5 milyar lirayı buldu. Toplam borç 2010 sonunda yaklaşık 22.5 milyar, 2015 sonunda 60 milyar lira idi. Takipteki krediler 2010’da 943 milyon, 2015’te 1.4 milyar lira olarak gerçekleşmişti.

ÇİN TEHLİKESİ

Dünyadaki tahılların yarısını stoklayan Çin ne yapıyor? Geçen yıl dünyadaki tahılların yarısını stoklayan Çin, stok politikasına devam ederse, bu yıl dünyadaki mısırın yüzde 69’u, pirincin yüzde 60’ı ve buğdayın yüzde 51’ini elinde bulundurmuş olacak. Dünya nüfusunun bir buçuk miktarına yani 5’te birine sahip olan Çin, global çapta gıda üretiminin 4’te birini karşılıyor. Ama aynı zamanda en fazla tarım ürünü ithal eden ikinci ülke konumunda. Çok fazla üretim yapsa da dışarıdan da gıda alımını özellikle sürdürüp stok yapıyor..

60’lardaki üç yıllık kıtlığı gören ve bugün alım yapan Çin, uzmanlara göre dünya genelinde arz sıkıntısına da neden olabilir. Bu da dünya genelindeki enflasyonun en büyük sebeplerinden birini oluşturabilir.

Genel olarak Çin, geçtiğimiz yıl tahıl üretimini yüzde 2 artırarak, 682 milyon ton ile rekor kırdı. Aslında dünyada genel bir gıda krizi ihtimalinden ziyade belli başlı ürünlerde kıtlık öngörülüyor. Türkiye Ziraatçılar Derneği Başkanı Hüseyin Demirtaş’a göre en büyük risk buğday ve arpa kıtlığında. Bu durum, hayvancılıktan tutun da diğer gıdalara kadar her alanda zamanla kendisini gösterebilir. Dünyanın en büyük buğday üreticisi Çin’in, dünyadaki stoklanan buğdayların yüzde 51’ine sahip olduğu ve ülke içerisinden gelen talebe doğru orantılı olarak bunları stokladığı söyleniyor. Tabi bu söylem doğrudan Çinli yetkililere ait.

Çin, eski komünizm zihniyetinden kalma tarımsal üretim yerine verimliliği artırmaya odaklanmış halde. Şu anda çiftçinin elinde kalmasın diye taban fiyatlar belirliyor, depolama teşviklerinde bulunuyor. Ama 2015'ten bu yana yerli üretim seviyelerini tutturamıyor. Çünkü iç talep çok fazla. Pandemi ile birlikte bu talep daha da artınca Pekin yönetimi harekete geçerek, 2020 yılında 98 milyar dolarlık rekor gıda alımında bulundu.

Özetle dünya genelinde gıda krizinin yaşanması uzak görünmese de 1.5 milyarlık nüfusu için risk almak istemeyen Çin, üretim ve yaptığı gıda ithalatı ile stok yaparak, olası krizin doğrudan değil ama dolaylı sorumlusu olabilir. Yani amacı dünyada kriz çıkarmaktan ziyade ülkesindeki tehlikeyi sezmesi gibi görünüyor.

Geçtiğimiz yıl Türk gıda sektörü Çin’e yaptığı ihracatı %86 artırdı.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.