Ve beklenen gün geldi, çattı. Herkes bugün sandığa gidiyor. Türkiye'nin önünde duramadığı süreçleri iyisi ile kötüsü ile hep beraber yaşadık, gördük. Ve bugün Türkiye, yeni bir demokrasi sınavı veriyor. Kim kazanırsa kazansın, ülkemiz için hayırlısı olsun inşallah.

Türkiye'nin seçim yarışına girdiğini ve bugün sandığa gittiğinizi düşünün. Kime oy verirsiniz? İşte tam bu noktada ortaya çıkan tablo fazlasıyla önemli. Sandık, genel seçim ile önümüze gelecek. Sandıkta bir siyasi parti, o partiyi temsil eden Milletvekili ve bir de Cumhurbaşkanı adayını ağırlayacağız. Oy verirken siyasi parti merkezli düşünüyorsanız Milletvekili adayı kim sorusu anlamını yitiriyor. İşte tam burada lider merkezli oluşumun toplumsal karşılığı önem kazanıyor. Gelinen noktada lider eşittir aday olarak değerlendirildiği için Ak Parti ciddi anlamda oy erimesi ile yüzleşti. Ve yine benzer bir durum bir dönem başka siyasi partilerinde oy kazanmasını sağladı. 7 Haziran seçimlerinin siyasete kazandırdığı vizyon, bu anlamda fazlasıyla değerlidir. Ve yine halk tepkisini değerlendirdiğimizde lider eşittir aday sürecinin bugün seçim olsa noktasında artı değer kazandıracağına inanmayanlardanım…

***

Sandık ile buluştuğunuzda seçmen olarak kıstas aldığınız kriterler nelerdir? İşte bu değerler yani kriterler bütünü de bir siyasi parti için sandıkta dengeyi kaybetmemesi adına önemli bir husus. Peki, bu dengeleri bugüne kadar kim nasıl korudu? Hangi adaylar hangi partilere neden oy kazandıracak ya da kazandırmayacak? Bugün sandık başında birkaç saniye içinde düşünürken, oy kullanma işleminden sonra gideceğiniz bir yer var mı? Yani elinizi cebinize attığınızda ekonomik anlamda yeterli misiniz?

Seçmen profili merkezli yürütülen aday seçimleri siyasi partiler için her zaman geçer akçe. Eğer, seçmen profilini öncelikli kılmazsanız, bugün iktidar partisinin yaşadığı olumsuzluklar ile yüzleşmek zorunda kalırsınız. Sonuçta; aday veyahut İl Başkanı sokak ile bütünleşemez ve de yönetim yeterlilikli bir kadrodan meydana gelemez.

Sokaktan geçen bir vatandaşa yöneltilen anket sorusunun değersizliği veya değerliliğini de ortaya çıkaran somut kavram sandıktır. Bu şekli ile, sandık başında verilen karar tüm seçim propagandasını egale edebilen tek gerçektir.

***

Bugün biraz kendimizden pay çıkararak düşünmek zorundayız. Bir elinizde tuttuğunuz cep telefonunu oy pusulası ya da zarfı olarak düşünün. Diğer elinizi de kalbinize götürün. İşte tam bu noktada birkaç soruyu düşünün. Telefonunuzun markası nedir? Taksitle mi yoksa peşin mi aldınız? Telefonunuzda haciz ya da icra mesajı var mı? Telefonunuzdan bağlandığınız banka ve kredi kartları hesaplarında ne kadar borcunuz ne kadar varlık hesabınız var? Peki, arabanız var mı? Ya da eviniz? Peki, borcunuz ne kadar nakit varlığınız ne kadar?

Bugün seçim olsa noktasında şimdi gözlerinizi açın ve sandık başında elinizde ki oy pusulasına mührü basın. Oyu partiye mi? Adaya mı? Yoksa lidere mi verdiniz? Ya da oyunuzu deminden beri ifade ettiğim değer ve kıstaslara göre mi attınız?

Siz seçiminizi yaptınız. Artık yaşayacağınız herşeyin sorumlusu önce sizsiniz! Attığınız oy şimdiden hayırlara vesile olsun inşallah…