Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Bu kafayla işimiz zor

Yazının Giriş Tarihi: 08.03.2021 00:00
Yazının Güncellenme Tarihi: 08.03.2021 00:00

Her işin başı sağlık. Böyle konuşuyoruz. Böyle olmasını istiyoruz ama yaşantımızda bu kurala uyup uymama konusunda pek de inatçı insanlarla hep bir arada yaşıyoruz.

Koronavirüs salgını ve mücadelesi kapsamında geçen yılın mart ayından bu senenin mart ayına kadar hep diken üstünde yaşantımız devam ediyor. “Bu virüs beni etkiler mi? Bende korona olur muyum? Acaba korona mı oldum? Benim ailemde bazı akrabaların korona yüzünden vefat etti..” gibi sözlerle konuşup duruyor ve kendi kendimizi yokluyoruz.

Gerçekten sağlık çok önemli.

Sağlık olmazsa insan yaşantısının hiçbir anlamı kalmıyor. Hayattan tat ve zevk alabilmek için sağlıklı, huzurlu, mutlu olmamız gerekiyor.

Ama, bu kafayla bizler pek mutlu olacak, sağlıklı yaşayacakmış gibi gözükmüyoruz.

Neden?

Çünkü, bazı insanlarımız sağlık kuralları, toplum kurallarına uymamakta direniyorlar. Öylesine eylemlerde bulunuyorlar ki sanırsınız kendileri ordinaryüs profesör.

Sağlık insanları, doktorlarımız hastalıkla ilgili ve mücadele konusunda yapılması gerekenleri, alınması gereken önlemleri anlatıp sıralıyorlar. Bu kişiler, tam bir vurdum duymaz havasındalar. Doktorlar ne söylerlerse tam tersini yapıyorlar. Neymiş efendim, eskiden hasta olanlar ilaçla değil, doktorla değil, kendi kendilerini iyileştiriyorlarmış. Doktora gidenler hastalıktan kurtulma iyileşme yerine daha fazla hasta oluyorlarmış.

Anlayış bu.

Dünya Sağlık Örgütü’nün pandemi olarak belirlediği ve dünyanın nerede ise bütün ülkelerinde hala tehdit oluşturan Covid-19 salgını,. Bu hastalığa yol açan koronavirüs virüsü etrafımızda devriye değil kol geziyor. Hemen yanı başımızda. Dikkat etmeyenlerin durumu açık saçık ortada.

Mikrobun bulaştığı, hastalığa yakalananlar durumu çok iyi biliyorlar ama, hastalığın es kaza teğet geçtiği bazı kişiler ise olayın ciddiyetinden uzak yaşıyorlar. Bizlerin ve toplumun sağlığını tehlikeye sokabilecek hal ve hareketlerde bulunuyorlar. Mikrobu, oraya, buraya taşıyıp bulaştırılmasına yol açabiliyorlar.

Gelelim işin sağlık boyutuna. Bursa geneline baktığımızda sarı renkli bir kent görünümümüz vardı. Bu durum 20-27 Şubat tarihlerini içeriyordu. Bu yüzden 1 Martta başlatılan normalleşme kurallarına göre sarı renkli yani orta riskli şehirler grubunda yer aldık. Sonra, 27 Şubat 3 Mart tarihleri arasındaki hastalık seyri ve takibiyle ilgili rakamlar açıklandı. Bursa, hastalıkla mücadelede az riskli grubu simgeleyen mavi renk arasında yer almayı beklerken birden turuncu renkli yüksek riskli gruptaki kentler arasına katıldık.

Bir üst lige çıkmayı beklerken aniden kümeye düştük.

Vali Yakup Canbolat bu durumu, vatandaşların kurallara uymasını isteyerek, sokağa çıkmamalarını isteyerek ifade etti.

Evet, zaman eğlence vakti değil. İleride rahat, huzurlu, mutlu bir eğlenceye katılmak istiyorsak, zaman sabır vakti, mücadele vaktidir.

Normalleşme adımları atıldı. Sokaklar vatandaşlarla doldu taştı. Restaurantlar, kafeler, AVM’ler salgın öncesindeki gibi tıka basa dolu. Çarşı, Pazar tıka basa dolu. Vatandaşlarımız, sanki hastalık riski bitmiş gibi hareket ediyorlar. Yakında, maskeleri de atalım diye konuşacaklar. Durum ve vaziyet bu şekilde seyrederse, bizler normalleşme yerine yine evlere tıkalı olarak kısıtlama altında vakit geçirmek zorunda kalabiliriz.

Biraz sabır etmek, kurallara uymak bu kadar mı zor?

Bu anlayışa göre verilecek cevap; bu kafayla gidersek, yolumuz hiç bitmez.

…….

Bugün 8 Mart. Dünya Çalışan Kadınlar, Emekçi Kadınlar günü. Toplumun yüzde 50’sini oluşturan kadınlarımız, annelerimiz, kızlarımız, kardeşlerimiz, keşke her gün mutlu, mesut ve huzurlu olsalar. Ama olmuyor. Olamıyor. Çeşitli nedenlerle ve bazı kişilerce toplumda 2. Sınıf vatandaşmış gibi gözüken kadınlarımızın alın yazgıları farklı. Kimisi eşleri, çocukları, ailesi tarafından öldürülüp hayattan koparılıyor. Kimileri ise çile çekip, hayatta bir gün olsa bile gün yüzü göremiyorlar.

Benim dileğim, her günü mutlu, huzurlu olan, “hayat onlara güzel” dediğimiz kadınların yaşantısı gibi bütün kadınlarımızın huzurlu ve mutlu mesut yaşamaları.

Kadınlara yönelik şiddetin, saldırıların son bulması.

Aile kavgalarının son bulması.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.