Bir önceki yazımı tam bir yıl önce yazmışım.

Üretkenliğin devamı ve biriktirmek için bazen nadasa bırakmak iyi oluyor…

Zannedilmesin yazmayı bıraktık, kaldığımız yerden devamın zamanıdır.

Yazacak o kadar çok şey var ki, birikti. Geride kalan bir yıl geçmiş gitmiş. Önümüz ise çok şeylere gebe.

Bugün ise Bursa iş dünyasının gündeminde Bursa Ticaret ve Sanayi Odası (BTSO) seçimleri, daha doğrusu seçim süreci var.

Eeee, 25 yıl BTSO’da çalışmış bir gazeteci olarak bizim de geçmişten günümüze Bursa Ticaret ve Sanayi Odası (BTSO) ile ilgili yazacaklarımız var elbette…

Ama birden ciddi konularla girmeyelim, ilginizi çekecek konuları haftaya bırakalım.

Ne mi yazalım?

Bakın Coca Cola'nın eski CEO'su Bryan Dyson'ın 6 Eylül 1996'da Georgia Tech Institute'un 172. açılışında yaptığı ‘yaşam’ hakkında kısa ama çok ilham verici bir konuşmada ne demiş.
Sosyal medyada kısa bir yazı paylaşılıyor ama sizlere tam metnini sunuyorum;

* * *

“Hayatı, havada beş top çevirdiğiniz bir oyun olarak hayal edin.
Onlara iş, aile, sağlık, arkadaşlar ve ruh adını veriyorsunuz ve bunların hepsini havada tutuyorsunuz.
Yakında 'iş'in lastik bir top olduğunu anlayacaksınız.
Eğer düşürürseniz, geri sıçrayacaktır.
Ancak diğer dört top - aile, sağlık, arkadaşlar ve ruh - camdan yapılmıştır.
Bunlardan birini düşürürseniz, geri dönülemez bir şekilde çizilir, işaretlenir, çentiklenir, hasar görür ve hatta paramparça olur.
Asla aynı olmayacaklar.
Bunu anlamalı ve hayatınızda denge için çabalamalısınız.
Nasıl?
Kendinizi başkalarıyla karşılaştırarak değerinizi baltalamayın.
Farklı olduğumuz için her birimiz özeliz.
Hedeflerinizi başkalarının önemli gördüğü şeylere göre belirlemeyin.
Sizin için neyin en iyi olduğunu yalnızca siz bilirsiniz.
Kalbinize en yakın şeyleri hafife almayın. Onlara hayatınız gibi sarılın çünkü onlarsız hayat anlamsızdır.
Geçmişte ya da gelecek için yaşayarak hayatınızın parmaklarınızın arasından kayıp gitmesine izin vermeyin.
Hayatınızı her seferinde bir gün yaşayarak, hayatınızın TÜM günlerini yaşarsınız.
Hâlâ verecek bir şeyin varken vazgeçme.
Denemeyi bırakana kadar hiçbir şey gerçekten bitmiş değildir.
Mükemmelden daha az olduğunuzu kabul etmekten korkmayın.
Bizi birbirimize bağlayan bu kırılgan ipliktir.
Risklerle karşılaşmaktan korkmayın. Nasıl cesur olunacağını şansımızı deneyerek öğreniriz.
Bulması imkansız diyerek aşkı hayatınızdan çıkarmayın.
Sevgiyi almanın en hızlı yolu onu vermektir; aşkı kaybetmenin en hızlı yolu onu çok sıkı tutmaktır; ve aşkı korumanın en iyi yolu ona kanat vermektir.
Hayatın içinden o kadar hızlı koşmayın ki sadece nerede olduğunuzu değil, nereye gittiğinizi de unutun.
Bir insanın en büyük duygusal ihtiyacı takdir edildiğini hissetmektir.
Öğrenmekten korkmayın.
Bilgi ağırlıksızdır, her zaman kolayca taşıyabileceğiniz bir hazinedir.
Zamanı veya kelimeleri dikkatsizce kullanmayın. İkisi de alınamaz.
Hayat bir yarış değil, yolun her adımında tadına varılacak bir yolculuktur.
Dün geçmiştir. Yarın bir gizemdir ve bugün bir hediyedir; bu yüzden ona 'Şimdi' diyoruz.”

* * *

Ne diyelim, hiç bir şey göründüğü gibi değildir…