Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Bir tatlı huzur !

Yazının Giriş Tarihi: 21.12.2020 00:02
Yazının Güncellenme Tarihi: 21.12.2020 00:02

Bursa siyasetinde gözler AK Parti il başkanı kim olacak? Sorusuna aranılan cevaba çevrildi. Koltuk için altı aday belirlendi. Kızılay Başkanı Davut Gürkan, Kent Konseyi eski başkanı Hasan Çepni, Meclis üyesi Gökay Bilir, Gazete patronu Nazım Maral, Osmangazi eski ilçe başkanı Ali Yılmaz ve Mustafa Yavuz.

Cumhurbaşkanı ve AK Parti genel başkanı Recep Tayyip Erdoğan’a bu isimler sunuldu. Her adayın dosyası özenli hazırlandı. Artık son aşama, son karar. Erdoğan, kimi işaret ederse Bursa il başkanı o olacak. Partinin 2023 vizyonu ve hedefleri ile Bursa teşkilatlarının başında yer alıp, siyasete yön veren isim olacak. Bizlerde bugün veya yarın il başkanı kim olacak, sorumuzun cevabını öğreneceğiz.

Covid-19 salgını ortaya çıktığı günden bu yana yaklaşık 9 aydır ne ağızımızın tadı kaldı nede yaşadığımız günlerden zevk almaya vakit bulabiliyoruz. Aslında evlerde kalırken vakit çok ama, sosyal hayatın gerçekleri ve koronavirüsün bulaşma riski bütün bunları alt üst etti.

Ekonomi alanında büyük sıkıntılar yaşanıyor. Hükümet, aldığı önlem ve yardımlarla ekonomik yaraları sarmaya çabalasa da bazı vatandaşlarımız bu durumdan hala memnun değiller. Yeni yıl yaklaşıyor. Pek çok kişi aldığı krediyi ödeyemez durumda. Yada kredi borçlarını yeni krediler alıp ödemeye çabalıyor. Sonunda ise, bu arabanın lastiği bu kadar yükü kaldırmayacak ve basınca dayanamayıp patlayacak. Yani, görünen köy kılavuz istemez. Bu yükün arabaya eşit paylaşılması, lastik patlamasına yol açılmaması için uygulanan ekonomik formüller birer ikişer devreye alınıyor.

Netice itibariyle baktığımızda, koronavirüs nedeniyle kapatılan işyerlerindeki çalışanlardan tutun da işyeri işletmecisi, işyerinin bina sahibi dahil ortaya çıkan pek çok mağdur var. Herkes, bir tatlı huzur arıyor. Kimi elinde fener, kimisi gaz lambası ışığı altında durumu özetlemeye gayret ediyor.

Hadi bakalım hayırlısı.

Biraz sabır etmek gerekir. Bizler 9 aydır canımızı dişime takmış, işyerindeki, sokaktaki, hatta evlerin içine kadar girebilen bu virüsün bize yaklaşmasını önleme adına çareler arıyoruz. Bu çare aranırken evimize kapanıp bekliyoruz. Kısıtlama günleri veya saatlerinde ise bazı kişiler, işi oyuna getirip, “ekmek almaya gidiyoruz” bahanesiyle evlerinden çıkıp kendilerince huzur turu atıyorlar. Bazıları ise “işim var” bahanesiyle sokağa çıkıyor.

Bu kişiler, gerçek ihtiyaç sahiplerine de mani oluyorlar.

Geçtiğimiz günlerde görüştüğüm bir polis şefinin anlattıklarına göre, sokağa çıkma yasağını ihlal eden ve yakalanan hemen herkes kendince bir bahane uyduruyor. En çok uydurulan bahaneler ise “ekmek almaya çıktım” oluyormuş. Bu kişilerin ikamet ettikleri yerle yakalandıkları yer arasında kilometrelerce mesafe var. Bir başka belirleme yöntemi ise kamera sistemi. Polise bağlı MOBESA sistemi yanında birde evlerde, apartmanlarda, sitelerde güvenlik amaçlı kamera sistemi var. Polis, yeri geldiğinde bunlardan faydalanıyormuş.

Amaç, kim doğru söylüyor? Kim yalan yanlış bahanelerle tehlike içinde yüzüyor. Bunu ortaya çıkarmak.

Evden çıkış saati 11.15 olan bir kişinin geri dönüş saati 15.30 olarak gözüküyor. Bu kişinin bahanesi ekmek almaya gitmek imiş.

Aslında başkasını değil, kendi kendini kandırıyor.

Bir başka bahane ise, “bu virüs mesai günlerinde insanlara bulaşmıyor. Herkes sokaklarda. Sonra hafta sonu geldiğinde, akşam olduğunda mı devriyeye çıkıp insanlara bulaşıyor?” gibisinden yorum ve sorularla insanların akıllarını karıştıran ve kısıtlama uygulamasına karşı çıkanlarda yok değil.

Tabi, bu konularda bazı eğitim eksikliklerinden söz etmek yerinde olur. Kimse, kimseye virüsün hafta sonu bulaştığına dair söylemlerle bulunmuyor. Virüs tehlikesi var, bu işin korunması, maske, mesafe ve temizlik ile mümkün oluyor. Bütün dünya bunu yapıyor. Sadece Türkiye’de değil, virüs ve salgın tehlikesi olan pek çok ülkede sokağa çıkma kısıtlaması var. Hatta bazı ülkeler 15 gün bile karantina da kalma kararı alacaklarını duyuruyorlar.  

Demek ki neymiş?

Bu iş öyle hafta sonu virüs geziyor, mesai saatlerinde gezmiyor değilmiş. Uygulanan kısıtlamalar, halk sağlığı, çevre sağlığı ve ülke sağlığı açısından önemli. Sağlık insan hayatında en öncelikli düşünülmesi gereken bir varlıktır. Eğer sağlıklı olmaksak, hayatın hiçbir devresinde mutlu ve huzurlu olamayız.

Eğer, bir tatlı huzur arıyorsak, evde kalıp sağlıklı ve mutlu yarınlar için dua edelim. Bugün için dua edelim. Yasak olmasına rağmen sokaklara çıkıp yakalananların için ise benim acizane bir teklifim olacak, onları alıp, hastanelerdeki yoğun bakımlarda ölüm- kalım savaşı veren koronavirüs salgını pençesinde kıvranan ve Covid-19 sancısı çeken insanlarımızın yanına götürelim.

Bakalım, gördükleri karşısında ne yapacaklar?

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.