Zorlu süreçlerin, tarihlerin ve de mücadelelerin kültürel mirası ile dolu olan Bursa'da yeni slogan "Kentsel Dönüşüm..." Bir yanında Selçuklu ve Osmanlı mimarileri, diğer yanında Bizans kalıntıları ve inaçlar ile medeniyetleri birbiriyle buluşturan onlarca somut örnek ile süslüdür Bursa. Sadece Anadolu'nun ve Balkanların değil aksine Dünya'nın her yerinden tek kişilik, tek ailelik veya kalabalıklarla temsilcileri buluşturan Bursa'da taşı taşın üstünden kaldırdığınızda medeniyeti, suyun yerini değiştirdiğinizde doğayı katletmeniz mümkündür. İşte bu sebeple, bir kenti yeniden inşa etmek zordur. Hele ki, bu kent Bursa gibi bin yılı aşan bir tarihe sahipse. Son dönemde tarım merkezi halindeki ovalarında, 2-3 katlı binaların yerini çok katlı binaların almaya başladığı Bursa'da, yanan sadece 50 hektar orman değil... Kentin betona sürüklenişini görmeyenler ile betonu kente sürükleyenlerin yürüttüğü birbirinden kopuk projeler nedeniyle Bursa, kendini tarihin küllerine terk etmeye başladı. Doğal dokunun çok katlı beton binalara terk edildiği Bursa'da o eski komşuluklar, tarih, sevgi ve hatta taraftar coşkusunu bile yakalamak çok zor artık. Bursa dün hepimizin ortak paydasıyken bugün her birimiz beton blokların içerisine hapsedilenler olmaya başladık. Elbette ekonomi ve de ekonomiyi hayatta hatta ayakta tutan inşaat sektörü çok önemli.
Peki, neden bu sektörün o çok kazanan patronları 50 hektar yanmadan çok önce "bir kenti velev ki, bu kenti yeniden inşa etmek" sloganlı projelere hiç imza atmadılar? İşte üzerinde en çok düşünmemiz gereken konuda budur.
Geçtiğimiz günlerde Balat bölgesini gezme fırsatı buldum. Uzun zamandır ayağımızın dibindeki o mükemmel tabiat harikasını görmeye gidememiştim. Velev ki, Nilüfer Belediyesi'nin hafta sonu Balat Ormanında gerçekleştirdiği etkinlikler dizisinin basın lansmanında görmüştüm en son bölgeyi. Ve bölge şuan tabiat ile mimarinin buluştuğu bir doğa harikasına dönüşmüş durumda. Bursa'nın doğal yaşam alanlarını katletmeden ve tüketmeden inşaatların beton yığınları olarak değil, mimari görseller olarak yükselebildiğine güzel bir örnek Balat. Ve bölgede gezerken Balat Boutiqe Evleri şantiyesini ziyaret etme fırsatı buldum. "Bir kenti yeniden inşa etmek" fikri de buradaki şantiye sohbetinde ortaya çıktı. AKSAY İnşaat Yönetim Kurulu üyesi olan Mimar Ahmet Akın ile kent ve kentlerin inşası ile ilgili sohbet etme fırsatı yakaladık. Kent mimarisinin küresel mimari ile şekillendirilmeye çalışılmasından şikayetçi olan Mimar Ahmet Akın, "Anadolu insanı dar alanları ve de evleri sevmiyor. Avrupa konforunu Anadolu kültürlerinin motifleri ile buluşturduğunuzda yaşamlara mutluluk ve huzur katan mimarilere imza atmak mümkün. Herkes kendi yaşam alanını düşünürken, çocukların yaşam alanlarını ve de doğanın yaşatma alanını pek az kuruluş düşünmüş bugüne kadar. Bu nedenle bugün ortaya çıkan projeler daha fazla ilgi çekici ve de mimari özellikli. Bizde Balat Boutiqe Evleri projemizde doğa ile insanı, doğa ile gelecek nesilleri buluşturduk. Balat Boutiqe Evleri projemiz 3 bloktan oluşuyor ve toplamda 28 daire mevcut. Projede yer alan 10 dubleksin 6 tanesinde yerden ısıtmalı kış bahçesi mevcut. Projemizde 16 adet 4+1 ve 2 adet 2+1 bahçeli dairemiz var. Proje kapsamında havuz 1,20 metre genişliğinde 1,60 metre derinliğinde olup ayrıca yetişkin havuzumuz var. Proje kapsamında ayrıca çocuk oyun parkı, kapalı otopark, çocuk havuzu, sauna, hamam, buhar odası, duşluklar ile güneşlenme alanları mevcut. Proje 2800 metre zemin, 11 bin metre kare inşaat alanından oluşuyor. Biz bir kenti yada bir kentin ufak bir parçasını yeniden inşa ediyor ve buna benzer binlerce projeyi Bursa'da uygulamak mümkün" diyerek butik projeler ile kentin doğasına hitap eden projeleri hayata geçirmenin mümkün olduğunu ifade ediyor.
Açıkçası, bir kenti yeniden inşa etmek fikrini en kısa zamanda İMSİAD, BUMİAD, BTSO, Büyükşehir Belediyesi ve diğer ilçe belediyeler önderliğinde halkla buluşturmak bu kurumların ortak paydası olsa ne güzel olur değil mi?