Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Bin yıldır yas tutar bu topraklar…

Yazının Giriş Tarihi: 06.03.2021 00:47
Yazının Güncellenme Tarihi: 06.03.2021 00:47

Adlarını bilmezsin;

Doğdukları, büyüdükleri yerleri hiç görmedin.

Anaları kim, babalarının adı ne, neleri severler, ne yer ne içerler, eşleri var mı, yavukluları, bebeleri?

Ve hatta yaşarlar mı hiç bilmezsin.

Sadece öldüklerini bilmenin tarif edilmez kederi dolar yüreğine, başka yerlere bakmaya çalışsan da iki damla yaşa söz geçiremez gözlerin; Gerisini içine ağlarsın…

Bir değiller, on, elli, yüz…

Pek çoklar...

Ölümleriyle anlatırlar yaşadıklarını.

Sessizce veda ederken tanımadıklarına,

Toprak olmadan, bayrak olurlar.

Hayat gailesi;

Kazanırsın kaybedersin, düşersin kalkarsın sen yaşlanır da gidersin;

Yaşayamadan yaşlanmadan gidenlerdir onlar.

Kendi hayatında düşe kalka yol almaya çalışırken, misal elektrik parasını dert ederken ya da kesilmiş internetini, ev kirasını denkleştirmeyi, faturaları, arabanın modelini yükseltmeyi…

Uzanıp Vatan toprağına gençliklerini yastık yapanlardır onlar.

Bilmezsin, tanımazsın, aşina bile değilsindir, ölümleri ile tanışırsın. Sorsalar çok değil son bir aydır kaç taneler diye;

Onu da bilmezsin.

Sanki saydıkça çoğalır onlar.

Anlık öfke nöbetleri geçirirsin. Genelde akşam haberlerinde öğrenirsin yaşayıp öldüklerini.

Kelebek misali sanki bir gün yaşamışlar gibi.

İçiyorsan yakarsın bir cıgara, dumanı soğutmaz ki yüreğini.

Yatarsın;

Kalktığının akşamında bir ya da bir kaçı ile daha tanışırsın.

Bağırırsın içinden haykırırsın ‘‘ Ölmezler’’diye;

Ölürler onlar.

Sayı olurlar, veri olurlar, iki saatlik törende, üç dakikalık bültende, çerçevede resim olurlar.

İntikamları alınır, kanları yerde bırakılmaz, hele sonuncusu sabır taşını

çatlatmıştır ki…

Lafla değil dua ile giderler onlar.

Gitmelerini durduramazsın, ezilirsin her tabutun altında helallik istersin; Emin ol;

Helali de verir onlar…

Onlar gittikçe sen fark etmesen de her gidiş siner hayatının bir yerine.

Ruhunun rengi solar.

Her gidenle aslında biraz biraz sen de gidersin. Bedenin kalır arkanızdan…

Tanımsız bir sıkıntı, bir tuhaf yorgunluk, her şey aynıymış ta sanki değilmiş gibi…

Burukluklarını bırakırlar avucuna öyle gider onlar…

Kimse bilmez ne zaman gideceğini de onlar hiç bilemez;

Hep bir veda vardır gözlerinde;

Sana en yakın neredeyseler git bir bak; gencecik gözlerde ki vedayı göreceksin.

Askeri, polisi,öğretmeni,memuru,sağlıkçısı velhasıl göreve ölümde katan hangi meslek grubu varsa hepsi hazırlar;

Git bir bak…

Onlar gittikçe, sen kalıyor musun sanki?

Her biri ile biraz daha eksiliyorsun.

Yer, iklim coğrafya seçmeden, yurdun her köyünden her kentinden her evinden çıkarlar;

Sen çıkma diye giderler onlar.

Kahve de, bahçede, işte, sokakta ‘’Bu gün kaç tane var ?’’diye sorarken yakalarsan kendini, anla ki eksilmekle kalmıyor, kayboluyorsun. Ağlamaktan, ilenmekten başka bir şey gelemeden elinden, saymaya çalışırsın;

Kaç taneler…

Saya saya alışırsın, iki ‘’Vah vah’’bir ‘’Tüh’’e sıkıştırıp,her biriyle biraz daha eksilerek yaşarsın.

Dün, bugün ve dahi yarın yitecek olan o kocaman yürekli insanlar, Bil ki sen alıştıkça, hep gidecekler…

Şehadet, bu coğrafyanın alnına kazınmış kaderi. Misafirperverlik dersen, Türk’ün hasleti.

Ölümü de misafir kabul eder, bağrında ağırlar onlar.

Bin yıldır yas tutar bu topraklar.

Asıl siz bize hakkınızı helal edin;

Ruhunuz şad olsun evlatlar…

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.