Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, göreve geldiği tarihten bu yana geçen bin gün içinde gerçekleştirilen hizmetleri 15 dakikalık video sunumu ve 45 dakikalık konuşma ile anlattı. Aktaş, kentsel dönüşümden alt yapı, eğitim kültür hizmetlerinden ulaşım, trafik sorunlarının çözümüne yönelik proje ve hizmetlerle ilgili bütün soruları cevaplandırdı.

Alinur Başkan, bin günlük çalışmaları ve ileriye dönük projeleri anlatırken verdiği mesaj, “daha yaşanılabilir ve huzurlu bir Bursa..” tasavvuru oldu.

Aktaş, güncel konu olması nedeniyle kentsel dönüşüm ve özellikle de 1050 konutlarla ilgili olarak bir süredir oluşturulmak istenilen suni gündemle ilgili görüşlerini açıkladı. Hani, İzmir depremi sonrasında binaların yıkılması ve insanların enkaz altında kalıp ölmeleriyle ilgili olan deprem sonrasında, 1050 konutlarla ilgili kendisine bazı kişilerin mesajlar attığını belirten Aktaş, burada konunun çözümü için gayret ederken, birilerinin rantı uğruna, rantsal artışı kendi lehine kullanmak istemeleri adına karar verilmesine istenmesine karşı çıktı. Aktaş yaşanılan olaylar ve gelişmelerle ilgili şu bilgileri verdi;

 “Biz, 1050 konutlar değil, bölgedeki 2230 konutun yenilenmesi amaçlı kentsel dönüşüm projesini hazırlayıp, önce bölge sakinlerimizle, bu yerde evleri, binaları olanlarla görüştük. Sonra, Ankara’ya gidip çözüm odaklı projeler geliştirmeye gayret ettik.

Sonra, Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum’a projeleri anlattık. Sonra, bu 1050 konutların dernek yöneticilerini yanıma alıp Ankara’ya götürüp, bizzat bakanla görüştürdüm. Bölgedeki mevcut imar ile yapılması istenilen imar ve sorunun çözümü için olması gerekenleri bakan dernek yöneticilerine anlattı. Sanırım 100 bin ile 150 bin lira arasında bir ek ödeme söz konusu olduğu gündeme geldi. Bakanımızda bu ödemenin 10 yıl, 12 gibi vadelere uzatılabileceğini açıkladı.

Dernek yöneticileri buna karşı çıktı. Sonra, gelip bir takım arayışlar içine girdiler. M2’ye m2 istemlerine bakanımız “evet” demişti. Fakat, bazı kişiler, 430 dönüm alanda yaklaşık yüzde 23’lük paya sahip olmalarına karşın, yüzde yüzünün sahibi gibi hareket etmek istiyorlar. Bu mallar, hazine malı, kamu malı. Bu mallarında imar getirisi nasıl bu mallara sahip olmayanlar için kullanılabilir ki?

Sizler, bir araba sahibi iseniz. Arabanız eskidiği zaman yenisiyle değiştirmek için hesap kitap yapıyorsunuz, uygunsanız yeni arabanızı alıyorsunuz. Yoksa, devlet bize bedava araba versin. Belediye bize araba versin diye kimse feryat etmiyor. Kentsel dönüşüm ve yeni ev alınması işlemi de böyle. Hem m2’ye metrekare isteyeceksin, olmadı, üzerine birde ek emsal artışı isteyeceksiniz, sonra da “belediye bizim işimizi yapmıyor” diye dert yanacaksınız. Bizim görevimiz, hazine malı, kamu malları ve vatandaşların haklarının korunması, başkasının olmayan bir araziyi bizler bu amaçla kullanamayız. Bakın, 1050 konutlarla ilgili yorum yapanları, bizi suçlayanları, önümüzdeki günlerde Yıldırım’da başlayacak olan Osmangazi ilçemizde başlayacak olan eski binaların yenilenmesiyle ilgili projeleri ve sözleşmeleri incelemeye davet ediyorum.

Şu anda, 1050 konutlardaki binaların ekonomik ömrünü tamamlamış olması nedeniyle mevcut değerleri 180-200 bin lira hesaplanırken, yeni yapılacak olan konutların emsal değerleri 650 ile 700 bin lira arasında olacaktır. Bu durumda, hak sahiplerinin 100 ile 150 bin lira arasında değişen ek ödemeleri yapmak istemeyişlerinin ne anlama geldiğini ben kamuoyunun takdirlerine bırakıyorum.

Biz, Bursa’ya ihanet edemeyiz. Bu süreci hızlandırmak için çalışıyoruz. Hem hak sahiplerini hem de Bursa halkını memnun edecek formüller üzerinde bu kentsel dönüşümü gerçekleştirmeye her zaman hazırız. Gün, gerçeklerle yüzleşme zamanıdır.”

Evet, bu konu hem çok hassas hem de dengelerin bir anda alt üst olmasına yol alabilecek her türlü istismara açık. Konuyla ilgili olanda olmayanda fikir ve bilgi sahibi olanda olmayanda ortaya çıkıp görüş beyan ediyor. Tabi ki insanların sağlam binalarda. huzurlu ve mutlu, deprem korkusu olmadan, “ölüm bize ne zaman gelecek” diye beklenti içinde olmadan oturması en büyük isteğimiz. Nasıl ki Bursa’da herhangi bir iş ve işlem yapılırken, konu kamuoyu önünde tartışmaya açılıyor. Herkes düşüncesini beyan ediyor. Sonra da akılcı bir proje ile ortak akılla sorun çözümleniyor ise 1050 konutlar içinde sorunların çözümlenmesi bana göre ortak akılla hareket etmeye bağlı.

Alinur Aktaş’ın ifadelere baktığımda, bu konuda bölgedeki hazine arsa ve arazileri ile kamu arsa ve arazileri, 1050 konutlar sakinlerinin istedikleri gibi bu kişilere sermaye olarak kullandırılmak istenmiyor. Çünkü, o arazilerde, arsalarda tüyü bitmemiş yetimlerin hakkı var. Konutların yenilenmesini isteyenler ise ellerini taşın altına koymalı. Birileri ise, bölgedeki kentsel dönüşüm için proje hazırlayıp, “bu böyle olmalı” diye direniyor.

Çünkü, bu bölge, sadece 1050 konutlar değil, etrafında, sayıları 1050 konutlardan daha fazla olan bin 180 yapılardaki hak sahiplerinin de ortak oldukları Türkiye’nin en büyük kentsel dönüşüm projesi alanı. Geçtiğimiz günlerde konuyla ilgili olarak Kentsel dönüşüm ve Bursa başlıklı yazımda konuya dikkat çekmiştim. Kentsel dönüşümün istendiği ve bir takım kişilere, “siz sesinizi çıkarın, biz bu işi kotarırız…” mantığı ile hareket edilip, sorunun çözümüne gidilecek bir yol değil. Bursa’da 1050 konutlar benzeri pek çok yapı ve bu bölgeye benzer pek çok alan var.

Önemli olan, tarafların memnun olacağı, kamu mallarına göz dikilmeden ve insanların huzur, mutluluk içinde yaşayacakları bir formülün bulunup gerçekleşmesi. Öyle sanıyorum ki, bu konu artık pek fazla uzamaz. İzmir depremi hepimize tekrar deprem değil, bina öldürür gerçeğini bir kez daha hatırlattı.