‘‘Emekliye müjde ! Bankalara olan borçlarınızı biz kapatıp bilmem kaç binliraya kadar onay alıyoruz; ön ödeme de yapmıyorsunuz’’

‘‘Emekliyseniz kredi çekemiyorsanız hiç mühim değil,size yine bankadan %100 garantili 36 ay vadeli kredi kullandırıyoruz’’

‘‘İster avukatlık icralık olun ister bankaların kara listesine düşün; özel banka krediniz için bizi arayın yeter’’

‘‘Kredi bizde ! Emekli maaşınızdan hiç kalanınız olmasa bile banka krediniz hazır’’

‘‘Sabit ve cep telefonlarınız üzerine 6/12 ay taksitle nakit imkanı’’

‘‘Kurumlara,varlık şirketlerine olan borçlarınızı dert etmeyin!Gelin kredinizi kullandıralım’’

‘‘Türkiye genelindeki Kredi kullanamayan tüm emeklilere finansal danışmanlık hizmeti’’

‘‘Kitap mı yazdınız? Gönderin bize ücretsiz yayınlayalım’’

‘‘Baskı,tasarım,editörlük hizmeti bedava.Üstelik en yüksek telif hakkı bizde’’

‘‘Tamamen bedava ! Kitaplarınızı dosya halinde gönderin basalım ve dağıtalım’’

…

Çok uzun süredir varlardı da son zamanlarda pek bir atağa geçti bu yardım severler(!)

Verdikleri ilanlara bakınca sanırsınız hepsi iyilik meleği.

Kimi emeklinin derdiyle dertlenip haliyle halleniyor ve ona destek olmak için çabalıyor, kimi de ‘Kitabımı nasıl yayınlatırım; zaten para da yok’ diyen kalem sahiplerine açmış kapılarını ‘Gel birader para yoksa biz varız;hem basarız hem yayarız evelallah’ diye kahramanlık yapıyor.

Aralarında ‘Şu kadar altın bizde bu kadar uyuma hemşerim’ mealinden ilan veren çakma Houduni’ler bile var.

Onlar var olmasına varlar da benim şaşırdığım;

Alacağı olduğunu iddia ettiği üç kuruşun peşinde koşturan,müşterisini telefon vs ile sürekli taciz eden,görevlendirdikleri telofonistlere ‘Ben avukatım seni mahvederim’ gibisinden yalandan replikler ezberleten,baktı olmadı kafasına göre icra takibine geçen,beş yüz lira için binlerce liralık araçlara icra koyduran bankaların, ödemesinde bir aylık sarkması bile olana zinhar kredi vermedikleri bir ortamda onlardan kendi adına yasal yollarla kredi çekebileceğine inanarak üç kuruşluk emekli maaşlarınıı bulanık suya atıp para yakalayacağına sananlarla,en düşük fiyatlı kitap bile en az yirmi liraya satılırken bir sürü prosedür gerektiren ve masrafı olan kitap basımının bedava olabileceğine inananlar.

Demek varlar ki,böylesi izaha muhtaç arzlarda var.

Bir zamanlar bizim aileyi de fena halde dolandırıp rahmetli babamı da yolan bir akrabamız(!) vardı.

Akrabamız derken babalarımız köprüde tanışmışlardı yani.

İşte onun ‘‘Dolandırıcıya ne kızıyorsun birader, sen asıl bile bile dolandırılana kız’’dediğini aradan kırk yıla yakın zaman geçse de hiç unutmadım ve hadiseye de hep bu gözle baktım.

Adam ne de olsa Kapalı çarşıda ki bedesteni bile soyup sonra da suçu olayın ağırlığını taşıyamayarak rahmetli olan babasına atabilecek kadar profesyoneldi.

Ve ne yazık ki bu söyleminde de haklıydı.

Ekonomilerde arz talep dengesi diye bir doktrin var malum.

Bu konuda da talep var ki arzı endam edenler sosyal medyada hiç çekinmeden böylesi afaki ilanlar verebiliyorlar.

Peki böylesi ilanlar bankaların dikkatlerini hiç çekmiyor mu?

Aralarından biri çıkıp ‘‘Hop birader sen bizim kredi vermediklerimize, hatta veripte sonradan vezne yerine icra dairesine çağırdıklarımıza bizim adımıza nasıl oluyorda kredi sözü veriyorsun ?’’diye sormuyor mu?

Sormuyorlarsa ortada bir danışıklı dövüş var demektir.

Aynı şey servis sağlayanlar içinde geçerli tabi.

Mesele telekomünikasyon hizmeti sağlamak mı yoksa arkadan dolanıp satın alınmış gösterilerin cihazların paraları üzerinden rant sağlamak mı?

Neyse benim aklım ermez;

Serbest piyasa ekonomisi dedikleri bu herhal.

Ama yine de bir sormak gerek diye düşünmüyor da değilim hani;

Sahi bedava peynir sadece nerede olur?

Bilenler yoruma yazarlar artık…