Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Bayram sonrası mesai

Yazının Giriş Tarihi: 26.07.2021 00:04
Yazının Güncellenme Tarihi: 26.07.2021 00:04

Kurban Bayramını kutladık. Mübarek olsun. Kesilen kurbanlarımızı Allah kabul etsin. Yapılan dualarımızı kabul eylesin. Yapılan hayırları kabul eylesin.

Dünyanın pek çok ülkesinde olduğu gibi bizim ülkemizde de artık dini bayramlarımız birer tatil gibi kutlanmaya başladı. Eş, dost, akraba ziyaretlerinden çok, “bu bayram nerede, nasıl tatil yapılabilir?” diye düşünce hakim insanlarda.

Bayramı bayram gibi değil de tatil olarak görülmesiyle beraber, yollar tabi araç kuyruklarıyla doluyor. Her ne kadar otoyollar yapılsa bile, araç ve trafik sıkışıklığına çare olunamadı. Çünkü, normalde 30 bin ile 50 bin aracın ortalama geçtiği Bursa otoyolunda aldığım bilgilere göre bayram sürecinde ortalama 100 bin araç geçişi gerçekleşmiş.

Yani, olağan dışı bir durum söz konusu.

Tatil beldelerine bakıyoruz. Biz gitmedik ama giden ve sosyal medyadan fotoğrafları paylaşan arkadaşlarımız var. Her taraf kalabalık. Denizin içi de sahillerde iğne atsanız yere düşmeyecek kadar kalabalık.

Tabi, bu durum halk sağlığı açısından da sıkıntıları beraberinde getirdi.

Normalleşme takviminin başladığı temmuz ayı başında 5 bin olan günlük vaka, hasta sayısı şimdi 10 bini aştı.

Şöyle geriye dönüp bakıyorum, eski bayramlarda bizler meydana gelen trafik kazalarında kaç kişinin öldüğünü, kaç kişinin yaralandığını haber yapmak için çabalardık. Bugün ise trafik kazasında ölenlerin sayısı çok şükür azaldı. Yapılan analizlere göre, trafik kazalarında sayıların azalması ve ölüm oranlarının azalmasının en büyük nedeni, bazı kişilerin beğenmedikleri ve sürekli eleştirdikleri otoyolların yapılması. Tek yönlü yollar sayesinde kazaların oluşu büyük ölçüde engellendi. Yine de dikkatsiz, aşırı süratli ve kural tanımayan bazı sürücülerin yüzünden siz doğru yolda gitseniz bile gelip size çarpan sürücüler yüzünden kazalar meydana gelebiliyor.

Allah hepimizi kazadan, beladan korusun!

Gelelim, asıl meseleye.

Covid-19 hasta sayısında beklenmeyen bir yükseliş oldu. Dünya sağlık örgütünün belirlediği kıstasları çoktan geride bıraktık. Hani, Haziran ayında ilgililerin “hasta sayımız günlük 5 binin altına düştüğü zaman normalleşme olabilir” diye yaptıkları açıklamaları hatırlarsak, bugün için sayımız 10 bini aştı geçti, gitti.

Peki, 10 bin hasta sayısı ortaya çıktığında eskiden ne yapılmıştı? Diye hatırlayalım.

Olağanüstü önlemler alınmıştı. Sokağa çıkma yasağı getirilip, vatandaşlarımız evlerine kapalı kalmak zorunda yaşamaya başlamışlardı.

Bugün ise şimdilik böyle bir tehlike ve alınması gerekli önlem yok. Arife günkü yazımda ifade ettiğim gibi “yaz geldi, koronavirüs tatile çıktı. Eylül ayında yaz bitip normal mesai başladığı zaman koronavirüs tedavisi ve önlemlerine kaldığımız yerden aynen devam ederiz” diye.

Benim beklentim böyle. Benim gibi pek çok kişinin beklentisi de böyle. Çünkü, tatil mevsimi, deniz, kum, güneşlenme gibi etkinliklere katılanların verdikleri resim hiç hoş değil. Bu fotoğrafları görüp “korona önlemleri ne oldu?” diye sormamak elde değil.

Tatil dönüşü vaka sayılarındaki artış dikkat çekiyor. Bayram öncesinde günlük 5 bin dolaylarında seyir eden vaka sayısının bayramın ikinci gününden itibaren yükseliş göstermesi, bazı tatil beldelerinde yerli ve yabancı turistlerin testlerinin pozitif çıkması düşündürüyor. Hem de kara kara düşündürüyor.

“Ne olacak bu memleketin hali?” diye soracak olsanız bir türlü, sormasanız başka türlü.

Yaz geldi, turizm canlandı. Uzun süredir kapalı tutulan işyerleri açıldı. Ekonomik hareketlenme başladı. Ama, insanların hayatlarını tehdit eden tehlike yeniden tehlike olduğunu bizlere göstermeye başladı.

Bu ikilemi nasıl çözeceğiz? Nasıl bir formül bulunacak ki, sürdürülebilir bir ekonomi, işyerlerinin açık tutulması, vatandaşların tatillerini yapabilmesi, eğlenmesi, bunun yanında da koronavirüsün belinin kırılması şart.

Akla gelen uygulama ise aşılama.

Aşılama da sıkıntılı günler mi var yoksa bazı kişiler aşılamadan mı kaçıyorlar? İşte burada kronik vakalar göze çarpıyor. Aşılardan korkan, iğneden korkan, doktora muayene olmaktan korkan insanlarımız var. Bakıyorum, bu insanların pek çoğu aşı sırası geldiğinde koşarak gidiyorlar. Bazıları ise yapılan yerli yersiz ifadelerle aşıların kötülenmesine, sağlık açısından tehlike yarattığına, en önemlisi ise kısırlık yaptığına inananlar var.

Yazık günah?

Aşıların kısırlık yaptığı iddiası tamamen büyük bir yalan. Bu konuda bütün sağlık kuruluşları ve doktorlar aynı açıklamayı yapıyorlar, “yok böyle bir şey” diye. Diğer söylenen iddialar ise tamamen uydurma.

Aşıdan korkmayalım. Hastalığın ve virüsün tek çaresi aşı.

Evimize kapalı kalıp, “korona ne zaman gidecek?” diye hayıflanma yerine, gerekli önlemleri alıp aşılarımızı yaptıralım. Sağlıklı ve mutlu kalalım.  

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.