Sezonun ilk maçları her zaman zordur. Bu yüzden ilk haftaya bakarak geneli yorumlamak hata olur. Bursaspor da, Adanaspor karşısında ancak böyle yorumlayabileceğimiz maçlardan birini oynadı.
Kongre sonrası atılan adımlar, tahtanın açılması, yakalanan hava ile kampanyanın başlatılması ve ardından yeni transferlerin süratle takıma kazandırılması...
Her birinin, birbirini tamamlayan önemli adımlar olduğunu düşünüyorum. Camianın uzun süre sonra ihtiyacı olduğu havayı yakalaması, takıma da heyecan katmış görünüyor. Açıkçası ilk 30 dakikalık baskıyı beğendim. Genele yayılması ise zaman alacak gibi duruyor.
O yüzden, zaman sadece biraz zaman... Baskıya gerek yok.
Anlık tepkilerin Bursaspor'a ne kadar zarar verdiğini tekrar tekrar anlatmaya gerek yok. Transferlerle birlikte ligin en değerlisi haline gelen Timsah, doğal olarak ligdeki diğer tüm takımların hedefi halinegelecektir. Yapılan transferlerin özellikle genç oyuncular üzerinde baskı oluşturacağı da bir gerçek. Yenilerin adaptasyon süreci bittiğinde formayı almak geçen yılki kadar kolay olmayacak.
SAHADAKİ 5 YABANCI KİM OLACAK?
Gözlerden kaçan bir başka konuya da kısaca değinelim. Bilindiği gibi 1. Lig'deki kulüplerin kadrolarında 8 yabancı uyruklu oyuncu, saha içinde aynı anda en fazla 5, maç kadrosunda ise 7 yabancı bulundurmalarına izin veriliyor. Bursaspor şu an transfer ihtiyaç görünen mevkilerden birini yabancıdan yana kullanırsa önümüzdeki haftalarda kadro mühendisliğinin önemi bir kat daha artacak. Forma aslanın ağzında değil, midesine kadar inecek.
Şunu hatırlatmakta da fayda var;
Bu sezonun bir "Kurtuluş Mücadelesi" olduğunu düşünmüyorum. Çünkü bu takım, o mücadeleyi bence tarihinin de en önemli sezonu olan geçen sezon Musafa Er liderliğinde, sahadaki karakterli oyuncularıyla sonuna kadar verdi. Ve silinir gider denilen bu kulübü sonuna kadar ayakta tuttular. Şehrin yüzünü tekrar armaya döndürdüler. İnanıyorum ki, haftalar geçtikçe oturacak hamlelerle birlikte bayrağı da zirveye taşıyacaklardır. Farklı algılar oluşturmanan, zarardan öte bir şey getirmeyeceği kanaatindeyim. O yüzden bu sezon bir "Kurtuluş" değil, çok beğendiğim "Geliyoruz" sloganına yakışan "Zirve" mücadelesi olacaktır.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Erdinç SÜLÜN
BASKIYA GEREK YOK
Sezonun ilk maçları her zaman zordur. Bu yüzden ilk haftaya bakarak geneli yorumlamak hata olur. Bursaspor da, Adanaspor karşısında ancak böyle yorumlayabileceğimiz maçlardan birini oynadı.
Kongre sonrası atılan adımlar, tahtanın açılması, yakalanan hava ile kampanyanın başlatılması ve ardından yeni transferlerin süratle takıma kazandırılması...
Her birinin, birbirini tamamlayan önemli adımlar olduğunu düşünüyorum. Camianın uzun süre sonra ihtiyacı olduğu havayı yakalaması, takıma da heyecan katmış görünüyor. Açıkçası ilk 30 dakikalık baskıyı beğendim. Genele yayılması ise zaman alacak gibi duruyor.
O yüzden, zaman sadece biraz zaman... Baskıya gerek yok.
Anlık tepkilerin Bursaspor'a ne kadar zarar verdiğini tekrar tekrar anlatmaya gerek yok. Transferlerle birlikte ligin en değerlisi haline gelen Timsah, doğal olarak ligdeki diğer tüm takımların hedefi haline gelecektir. Yapılan transferlerin özellikle genç oyuncular üzerinde baskı oluşturacağı da bir gerçek. Yenilerin adaptasyon süreci bittiğinde formayı almak geçen yılki kadar kolay olmayacak.
SAHADAKİ 5 YABANCI KİM OLACAK?
Gözlerden kaçan bir başka konuya da kısaca değinelim. Bilindiği gibi 1. Lig'deki kulüplerin kadrolarında 8 yabancı uyruklu oyuncu, saha içinde aynı anda en fazla 5, maç kadrosunda ise 7 yabancı bulundurmalarına izin veriliyor. Bursaspor şu an transfer ihtiyaç görünen mevkilerden birini yabancıdan yana kullanırsa önümüzdeki haftalarda kadro mühendisliğinin önemi bir kat daha artacak. Forma aslanın ağzında değil, midesine kadar inecek.
Şunu hatırlatmakta da fayda var;
Bu sezonun bir "Kurtuluş Mücadelesi" olduğunu düşünmüyorum. Çünkü bu takım, o mücadeleyi bence tarihinin de en önemli sezonu olan geçen sezon Musafa Er liderliğinde, sahadaki karakterli oyuncularıyla sonuna kadar verdi. Ve silinir gider denilen bu kulübü sonuna kadar ayakta tuttular. Şehrin yüzünü tekrar armaya döndürdüler. İnanıyorum ki, haftalar geçtikçe oturacak hamlelerle birlikte bayrağı da zirveye taşıyacaklardır. Farklı algılar oluşturmanan, zarardan öte bir şey getirmeyeceği kanaatindeyim. O yüzden bu sezon bir "Kurtuluş" değil, çok beğendiğim "Geliyoruz" sloganına yakışan "Zirve" mücadelesi olacaktır.