Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Azerbaycan’da zafer bekliyoruz

Yazının Giriş Tarihi: 05.10.2020 00:00
Yazının Güncellenme Tarihi: 05.10.2020 00:00

60 yılı aşkın bir süredir Azerbaycan ile Ermenistan arasında özerk yönetimdeki dağlık Karabağ sıkıntısı yaşanıyor. Ermenistan topraklarını genişletmek isterken, Azerbaycan’da kendi toprağına sahip çıkabilmenin mücadelesini veriyor.

Bu konuda, hak, hukuk ve adalet göz önüne alındığında Ermenistan’ın işgalci olduğunu bütün dünya kabul ediyor. Birleşmiş Milletler Ermenistan’ı işgal ettiği toprakları terk etmesi için telkinlerde bulunuyor. Fakat, bazı batılı güçleri ve Sovyetleri arkasına alan Ermenistan, Haçlı zihniyetine sahip ülkelerin destekleriyle Dağlık Karabağ’daki zulmüne devam ediyor. Dağlık Karabağ, Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nin çöküşe geçtiği 1980’li yılların sonları itibariyle sıcak bir mesele haline geldi. İki ülke arasında, daha sonralarda savaşa dönüşecek olan gerginliğin temelleri, Azerbaycan’ın kuzeybatısındaki Çardaklı kasabasında yaşayan Ermenilerin Ekim 1987'de, Bakü yönetiminin altında olmayı reddetmeleriyle birlikte atıldı.

Azeriler, Azerbaycan’ın başkenti Bakü çevresindeki sanayi bölgesi Sumgayıt’a göç etmek zorunda kaldı. Bu esnada Dağlık Karabağ nüfusunun yüzde 70 civarını oluşturan Ermenilerin, Azerilerin yönetiminden ayrılarak Ermenistan’a bağlanma talebine Bakü yönetimi karşı çıktı. 20 Şubat 1988'de ise, Dağlık Karabağ Özerk Bölgesi’nin Ermeni temsilcileri bölgenin Ermenistan ile birleşmesi yönünde oy kullandı.

Oylamayı takip eden dört günde bir milyon civarında vatandaşın sokaklara döküldüğünü bildiren Ermeni diasporası kaynakları, Sovyetler Birliği’nin, Dağlık Karabağ’ın Ermenistan’a bağlanmasını desteklediği yönünde bir dezenformasyon yaydı. Şiddetin karıştığı bir dizi protesto, tarihe 'Sumgayıt Pogromu' olarak kaydedilen ve Azerilerin Ermenileri hedef aldığı yağmalama olaylarını tetikledi. Üç gün süren olaylar sonucu resmi makamlara göre 26’sı Ermeni 32 kişi hayatını kaybetti.

Ermenistan’dan gidenlerin sayısı Azerilere göre 78 bin iken, Ermeni kaynakları da bu sayının aynı sırayla 31 ve 40 bin olduğunu duyurdu. O dönem Dağlık Karabağ Ermenilerinin Erivan’a bağlanma talepleri reddedildi. Can kayıplarıyla sonuçlanan çatışmaların yanı sıra çok sayıda insan evinden oldu. Moskova yönetimi, Ermenilerin birlik talebine karşılık Azerbaycan’ın toprak bütünlüğünü teyit etti.

New York merkezli, İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün 'en kapsamlı sivil katliam' olarak nitelediği olayda yüzlerce kişi öldürüldü, 7 binlik bölge nüfusunun diğer bölümü ise dağlara kaçıp Azerbaycan'a sığınmak zorunda kaldı. Azerbaycan kaynakları, Stepanakert/Hankendi'de konuşlu 366. Muhafız Motorize Alayı’nın yardımıyla yapılan katliamda, aralarında 106 kadın ve 83 çocuğun bulunduğu toplam 613 kişinin öldürüldüğünü ve 487 kişinin ise ağır yaralandığını belirtiyor. Azerilerin bu sayıyı yükselttiğini iddia eden Ermeni kaynakları ise, bu sayının 100’ün altında olduğunu savunuyor.

Dağlık Karabağ’daki Ermeni güçleri, 27 Mart - 5 Nisan 1993 arasında Kelbecer Rayonu'nu ele geçirdi ve 16 Nisan 1993’te ateşkes ilan etti. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin aldığı  822 no'lu karar ile tarafları, silahlı güçlerini Kelbecer'den çekmeye çağırdı. Bunun ardından Cebrail, Kubatli, ve Zengilan saldırılara ara verse de, Ekim 1993'te İran-Azerbaycan sınırındaki Goradiz kasabasını ele geçirdi.

Emeniler, hem Dağlık Karabağ’ı hem de dışındaki Laçin ve Kelbecar’ı kontrol altına almış oldu. O dönem Bakü’de bulunan Batılı bir diplomat ise süreçle ilgili olarak "Ben Ermenilerin operasyonlarına işgal diyemem. Daha çok silahlı turizm gibi. Çünkü Azeri yönetimi yalpalıyor ve neredeyse hiç direniş gösteremiyor" yorumunda bulundu.

Ermeni güçleri bir süre Ermenistan ve Azerbaycan arasında arabuluculuk yapan AGİT Minsk grubunun taraflarının kınadığı bu çatışmanın üzerine bugüne kadar benzer bir olay yaşanmadı.  

Peki, bugün devam eden askeri operasyon nasıl başladı?

Ermenistan saldırgan tutumu ve Birleşmiş Milletler kararlarını yine yok saydı ve bölgedeki insanlara zulüm etmeye devam etti. Son günlerdeki bölgeden başlayan göçlerde Azerbaycan’ın8 sabrını taşırdı. Cumhurbaşkanı Aliyev’in de ifade ettiği gibi, “senelerdir AGİT’in arabuluculuk çalışmasını bekliyoruz. Bugüne kadar hiçbir şey yapmadılar. Bundan sonra da bir şey yapacaklarına inanmıyoruz” sözleri, aslında tehlikenin boyutunu gözler önüne serdi.

Türkiye, dost ve kardeş ülke “Tek millet, iki devlet” anlayışı ile Azerbaycan’ın yanında yer aldı. Siyasi destek vererek moral verdi. Rusya, direkt olarak Ermenileri desteklemedi. Olayların son bulması çağrısında bulundu. Pek çok dünya ülkesi, sorunun arabuluculuk ile çözümlenmesini istiyor. Fakat, Ermeni terörü ve saldırıları bir türlü b itmek bilmiyor. Bu işin kökünden bir daha geri dönmeyecek şekilde halledilmesi gerekli.

Türkiye’de Azerbaycan’a kamuoyu desteği tam. Pek çok kişi Ermenistan’a haddinin bildirilmesinin vaktinin çoktan gelip geçtiğini düşünüyor. Hele, Ermenilerin 1980’li yıllarda dünyanın çeşitli bölgelerinde Türk Diplomatlarına yaptığı saldırıları hatırladığımızda, bu işin affının olmayacağı düşüncesi hakim.

Dünya tarihi yazıyor, bunu herkes biliyor, Türk’ün Türk’ten başka dostu yoktur.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.