Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Aynalar

Yazının Giriş Tarihi: 26.06.2022 00:05
Yazının Güncellenme Tarihi: 26.06.2022 00:05

1989 yılın da Siirt kırsalında askerdik, Müslüm Gürses albümleri ardı ardına neredeyse aylık çıkıyordu, ben de her çıkan albümü hemen aldırıyor ve karakolda tüm askerlere dinletiyordum. "Mahsun kul" Al Bunu çıkmış ve favori şarkılardan biri ise "Yıllar utansın" parçasıydı bu gün bile en çok dinlenen şarkılar arasındadır be eser. Şarkının nakarat bölümü.

Düşüren kim bu aşkı dillerden dile

İsyan eder oldum şansa kadere

Aynalar yaşlanmış gösterse bile

Yaşanmadan geçen yıllar utansın.

Derin bir efkar ve isyanı barındırır içinde. Bizler de asker olduğumuzdan Geçit vermeyen dağlara, yabancı eden yollara şarkıda ki gibi isyan ederdik. Yazı konumuz ise şarkıda yaşlandığı söylenen aynalar. Sırları tam çözülmeyen aynaların hikayelerinden birini okuyalım.

Adamın biri, ilk defa gittiği şehrin tarihi çarşısına uğradığında, dikkatini çeken bir dükkana girerek;

- Hatıra eşya almak istiyorum. Ne tavsiye edersiniz? Der.

Dükkan sahibi, adamı tepeden tırnağa süzüp:

- Buranın en meşhur malı, aynalardır evladım, Ama onları almaya güç ister.

Adam, hiç düşünmeden:

- Ben, yaşadığım şehrin en zengin insanıyım, diye atılmış. Benim için para önemli değil.

İhtiyar, dükkan sahibi dudak büküp:

- İnşallah gücün yeter, fakat ne zenginler alamadı onları.

Adam, ses tonunu iyice yükselterek:

- Benim elde edemeyeceğim şey yoktur!. diye direnmiş. Fiyatları ne kadar?

İhtiyar adam:

- Seçeceğin aynaya bağlı, diye gülümsemiş. Günümüze ait aynaları normal fiyata alabilirsin. Fakat eski aynalar pahalıdır.

Hele hele antikalara gücün yetmez.

Ama geleceğin aynası bedavadır, fakat onu görsen pek beğenmezsin.

Adam, bu sözleri pek anlamamış. Ama merakından çatlayacak gibiymiş. Aynaları bir an önce görmek istediğinden, yaşlı adamın koluna girip, dükkanın arka bölümüne geçmiş.

Yaşlı adam, elindeki baston ile işaret ederek:

- Sana ilk önce günümüze ait aynayı göstereyim, demiş. Çerçevesi gümüştendir. Fiyatıysa sadece üç altındır.

Adam, duvarda asılı duran kristal aynayı kısa bir süre incelemiş. Ve ona bakarak saçlarını düzelttikten sonra:

- Bunun bir özelliğini görmedim, demiş. Evimde de bundan üç dört tane var.

Yaşlı adam, seke seke ilerleyerek:

- O halde bu aynaya bak!.. demiş. Çeyrek asır öncesine aittir. Çerçevesi bakırdandır.

Fiyatı ise yüz kese altındır.

Adam:

-Şaka yapıyorsunuz, basit bir ayna, on altın bile etmez.

İhtiyar adam:

- Ben size söylemiştim!. İsterseniz vazgeçin.

Adam, aynaya bakınca, şok olur. Aynadaki görüntü, onun yirmi beş yıl önceki halidir.

Ne beyaz saçları, ne de yüzünde ki derin çizgiler.

Adamın aynaya takılan gözleri, biraz sonra fal taşı gibi açılmış. Çünkü aynadaki gençlik görüntüsünün hemen arkasından, sevdikleri geçiyormuş birer birer.

Büyük bir dehşet içinde:

- Aman Allah'ım!.. diye bağırmış.

Bu geçen, kız kardeşim değil miydi?

Hem de henüz kanser olmadan önce.

Daha sonra, en sevdiği teyzesi ve dayısı da geçmişler, adamın görüntüsü ardından.

Her ikisi de, çeyrek asır önceki halleriyle.

İhtiyar, ona sokulup:

- Bu işten vazgeç!. Zaten bir çok insan vaz geçti.

- Hayır!. diye itiraz etmiş adam. Kardeşimi özlemiştim, dayımla teyzemi de.

- Peki!. demiş ihtiyar.

Şu gördüğün bir antika aynadır. Çerçevesi ahşaptır. Değeriyse bin kese altın eder.

Adam, oraya doğru ilerlerken, korkusundan vazgeçmiş. Ama merakını yenemeyip aynaya baktığında, küçük bir çocuk gibi çığlık atmış.

Yedi sekiz yaşlarında bir çocuk duruyormuş karşısında. Soluk yüzlü, incecik, dişleri dökük ve saçları dağınık bir çocuk.

- Aman Allah'ım!. Bu çocuk benim. Cebimdeki sapan bile duruyor.

Adam, biraz sonra sendeleyerek duvara tutunmak zorunda kalmış.

Bu sefer, 30-35 yaşlarındaki halleriyle annesi ve babası geçiyormuş geriden. Daha sonra da, nur yüzlü dedesi. Annesi, her gün defalarca yaptığı gibi, öpüvermiş onu yanağından. Babası ise, her zamanki şakacılığıyla, ensesine bir şaplak atmış yavrusunun.

Adam, kaçarcasına uzaklaşmış oradan.

İhtiyarın yanına yığılmış ağlayarak.

Yaşlı adam:

- Gerçek aynalar böyledir evladım!.. demiş.

Bu yüzden de ulaşılmaz onlara.

Adam, biraz olsun kendine geldiğinde, dükkandan atmak istemiş kendini. Fakat tam çıkacakken:

- Bedava aynalardan söz etmiştiniz, Onu da merak ettim.

İhtiyar adam:

- Ona hiç bakma evlat!. diye atılmış.

Bu gün çok fazla yoruldun, kalbin dayanmaz.

- Mutlaka bakmalıyım!. diye ısrar etmiş adam. Gördüğüm şeylere artık alıştım.

Yaşlı adam, çaresiz kabul etmiş ve duvarlara asılanlardan farklı olarak, dükkanın döşemesi üzerine indirilen bir aynayı gösterip:

- İşte bu da geleceğin aynası!. demiş.

Çerçevesi altından olup bedavadır.

Ama onu hiç kimse almadı.

Adam:

- Geleceğin aynası ha!, demiş.

Üstelik de altından ve bedava...

İhtiyar, hiç sesini çıkartmamış.

Adam ise, aynaya doğru yürür bakmak için yere eğildiğinde oracığa yığılıp kalmıştır.

Yaşlı adam:

Geleceğin aynasında ne göreceğini tahmin etmen ve ona göre hazırlıklı olman gerekirdi evladım, senin de gücün yetmedi demek ki...

İhtiyar adam, müşterisinin cansız vücudunu kucaklarken, onun aynadaki görüntüsüne bakmış. Görüntü ise kuru bir iskeletten ibaretti.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.