Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Ayılana da bayılana da 'aspirin'

Yazının Giriş Tarihi: 18.12.2020 08:58
Yazının Güncellenme Tarihi: 18.12.2020 08:58


Covid-19 salgını ile yatıp, aşı çalışmaları ile uyanıyoruz. 
Maske takıyor, ellerimizi hiç olmadığı kadar sabunla yıkıyor
ve mümkünse evden çıkmamaya gayret ediyoruz… 
Bugün sizler için sağlık konusunda ‘devrim’ sayılabilecek; 
Kimya ve farmakoloji alanında atılmış dev adımlardan biri olan 
‘aspirin’ konusunda yaşanmış bir hikayeye yer vereceğim… 
1868’de Ludwigsburg’da doğan Felix Hoffmann, Cenevre’de kimya, 
Münih’te Farmakoloji okuyor. Aldığı yüksek notlarla 
hocalarının dikkatini çekiyor. Alman ilaç sanayiinin 
liderlerinden Friedrich Bayer, adam olacak eczacıyı gözünden 
tanıyor ve genç kimyageri keşfedip işe alıyor.
Felix, işe eski mısır papirüslerinde bile yazılı olan bir ağrı 
kesici ile başlamak istiyor. Müslümanların sulak yerde yetişen 
ağaçların kabuklarını sirkeyle kaynatıp ağrı kesici 
yaptıklarını biliyor. Özellikle söğüt ağacının kabuklarında 
bulunan “salicin” şiş indiriyor, ağrı dindiriyor ve vücuda 
direnç kazandırıyor. Buradan hareketle yaptığı ilaç iş 
görüyor, fakat ilacın içindeki sodyum salisilat, mideyi tahriş 
ediyor. Genç eczacı daha az asitli formüller üzerinde 
çalışıyor ve “asetilsalisilik asit”i sentezlemeyi başarıyor. 
Bayer bu ilaca “aspirin” adı veriyor ve imalata başlıyor.
DAHA ETKİLİ İLAÇ ARAYIŞI
Felix, daha güçlü bir ağrı kesici için kolları sıvıyor. Verem 
ve kanser gibi hastalıklarda hem ağrı dindirebilen hem de 
tedavi edebilen bir ilaç keşfedebilmek için laboratuvara 
kapanıyor. Fokur fokur kaynayan tüplerin başında saf morfini 
asit anhidritle işliyor ve yorucu bir çalışmanın ardından 
“eroin hidroklor” adlı beyaz tozu yakalıyor. 
“Heroin” adıyla piyasaya sürülen toza ilk tepkiler olumlu 
çıkıyor. I. Dünya Savaşında kolu bacağı kopan askerler bununla 
rahatlıyor, iç organları dağılanlar bile huzura kavuşuyor.
Bayer, aspirinleri ambara kaldırıyor. Artık kimse o acı ve 
ekşi tabletleri görmek istemiyor. Derken heroinin şurubu da 
yapılıyor, başı dişi ağrıyan iki fırt çekti mi gülücükler 
dağıtıyor. Alan memnun, satan memnun, eczanelere mal 
yetişmiyor. Gel gelelim hasta olmayanların bile heroine olan 
talebi, Amerikan sağlık dairesinin dikkatini çekiyor.

Bayer firması şikayetleri ciddiye alıyor, kimyagerlerden biri 
ilacı bizzat kendi üzerinde denemeyi kabul ediyor ve ilk 
dozdan sonra alçaktan uçuşa geçiyor. İlaç eczanelerden 
kaldırılıyor… 
1931 yılında kanunen yasaklanıyor ama eroinmanlar yasağı 
sallamıyor, küçük bir doz için büyük paralar ödemekten 
çekinmiyor. İşte o gün bugündür bir sektör doğuyor, uyuşturucu 
kartelleri hava, kara ve deniz trafiğini kullanarak mal 
taşıyor. İcabında hükümetleri yıkıyor.
BAYER İFLASIN EŞİĞİNE GELİYOR 
Depolarında tonlarca aspirin bulunuyor ama eroinden ağzı yanan 
yöneticiler aspirini piyasaya yeniden sürmeye korkmaya 
başlıyor. Tonlarca tablet çöpe atılıyor. Ancak zorda kalınca 
elde kalanları “ürke korka” piyasaya veriyorlar ve Bayer 
“Bayer” oluyor. 
Bu şirin tablet tarihe geçiyor, iki dünya savaşı arasındaki 
yıllar “aspirin çağı” olarak anılıyor. Zamanla aspirinin 
sadece ağrı kesmediği, kalp-damar hastalıklarına, yüksek 
tansiyona, miyokardiyal enfarktüse iyi geldiği ve vücut 
aktivitelerindeki düzenleyici rolü olduğu tespit ediliyor.
Derken beyin damarlarındaki daralmaları da önlediği ve 
felçlere mani olduğu ortaya çıkıyor. Hele migren ağrılarını 
azaltması, çok kimsenin yüzünü güldürüyor.
HER EVDE YER ALAN MUCİZE
Aspirin günümüzde akciğer, göğüs ve özellikle colorectal 
(kalın bağırsak) kanserine, sonra katarakta, kısırlığa, 
zonaya, alzheimere karşı “tedbir olarak” kullanılıyor.
Hekimler aspirinin faydalarını müşahede etmekle birlikte 
çalışma mekanizmasını çözemiyorlar. Ancak Dr. John Vane bu 
ilacın hormon bezi gibi çalıştığını ‘prostaglandin’ maddesinin 
üretimini engelleyerek acı sinyallerinin beyne intikalini 
önlediğini tespit ediyor ve “Nobel Ödülü” alıyor. 
Her yıl 50 bin ton aspirin piyasaya veriliyor. 
Darısı, bizim gibi gelişmekte olan ülkelerin başına…

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.