Bazı sözcükler olumsuzlamaları ile daha bir anlam kazanırlar.

Fütur da onlardan biridir.

Hem onlardan biridir hem de kendine has bir özelliğe sahiptir.

Olumlu hali ile olumsuz halinin tanımları farklıdır çünkü.

TDK  Fütur sözcüğünü Bezginlik, umutsuzluk, usanç olarak tanımlarken Fütursuzluğun karşısına ‘Aldırış etmeksizin, aldırmayarak, önemsemez bir biçimde, çekinmeksizin, aldırışsızca.’’ yazması da bu yüzdendir.

Günlük konuşma dilimizde de birisinin duyarlı bir davranışını füturluca diye yorumlayız pek.

Ama fütursuzca diye tanımladığımız hiç bir hadiseyi de atlamayız.

Son günlerde korona ile birlikte fütursuzlukta pik yapıyor.

Köşeyi tutan, fırsatını bulan, tezgahını kuran kim varsa yasaymış, etikmiş, kul hakkıymış hatta günahmış değilmiş aldırmaksızın icra-i sanat eyliyor.

Kendi kurumlarına yine kendi firmasından dezenfektan satan bakan da var aralarında, insanları etkinlik ayağına sözüm ona derneklerle anlaşıp yurt dışına kaçıran belediyeler de…

Ve bizim bilmediğimiz kim bilir daha neleri neleri, kimler kimleri…

Hiç bir korkuları ve endişeleri de yok. Mutlak bir gün enseleneceklerini bile bile yapıyorlar yaptıklarını.

Enselendiklerinde de canlarının yanmayacağından, cezasızlık kültürünün otomatik olarak devreye girerek kendilerini koruyacağından öyle eminler ki,milletin gözünün içine baka baka ellerinden geleni ardlarına koymuyorlar.

Enflasyon,açlık tokluk sınırı,işsizlik,siyasi kargaşa,salgın,aşı filan derken milletin gözünde de fer kalmadı ya;

‘Gün bu gündür; kimse fark etmez etse de aldırmaz’ diyerek tırmalayana kadar hurma yemeye devam ediyorlar.

Hoş o hurmaların artık tırmalayıp tırmalayamayacakları da tartışmalı ya neyse…

Memleketin sınır kapılarında ki tabelalara dizilerde ve filmlerde konulan o uyarı ikonlarını yapıştırsak yeridir hani.

Hadi bizden geçti.

Kötü örneğin örnek olmadığını bilecek yaşlardayız da,bizden sonra gelen kuşağa hap yap para kap ın kötü bir şey olduğunu nasıl anlatacağız onu bilemiyorum işte.

Çocuklar bir bizim durumumuza bir örneklere bir de örneklerin yaptırımına bakıp,

‘Demek ki hata bizimkilerdeymiş paraya giden her yol mübahmış’ deseler olmadığı nasıl anlatacağız?

Allah evlat büyütenlere kolaylık versin valla…

Ne zaman fütursuzluğa dair bir hadiseyi okuyup izlesem aklıma derhal yapımcısının, senaryo yazarının, yönetmeninin ve başrol oyuncusunun Charles Chaplin olduğu sessiz çekilen  Asri Zamanlar filmi gelir.

Gerçi Chaplin’in bu 'sessiz' filmi çektiği tarihte sinemada ses yaklaşık on yıldan beri kullanılmaktaydı ama Chaplin’in, sessiz filmlerin duyguları daha iyi yansıttığını düşündüğü için bu filmi teknoloji elverse de sessiz olarak çektiği söylenir.

Aklıma gelmesinin sebebi de bu olsa gerek;

Bu günler bizim Asri Zamanlarımız.

Fütursuzluklar karşısında ki derin sessizliğimiz de olsa olsa duygularımızı yansıtma biçimimiz.

Demek ki Asri Zamanlarda Fütur böyle oluyormuş…