Bir insan neden milletvekili adayı olur?

Aynisinden  maddisine bir sürü nedeni var tabi de bence en önemlisi siyaset yaptığı partinin (bağımsız adaylar hariç) söylemlerinin bir bileşeni olduğu ve bunu o partinin seçmenine taahhüt ettiği için.

Her ne kadar bizim ülkemizde seçmenin büyük çoğunluğu oyunu kullanırken millet vekili adayının şahsiyetini,liyakatını,eğitimini, kişiliğini vs ni pek dikkate almadan sadece partisine oy verse de vekil adayı bir şekilde de olsun  seçmene borçlanmış olmuyor mu?

Olmuyor diyen aday da olmasın.

Elbette oluyor.

Peki iki üç yıl o partide o partiliymiş gibi takiye yapıp bulduğunu sandığı ilk fırsatta ‘Ben aydım bu işten caydım’ diyerek istifa edip seçilirken aldığı oyları da cebine koyup bir başka partiye geçmesi en hafifinden oy dolandırıcılığı olmuyor mu?

Buna da olmuyor diyen varsa o da aday olmasın.

Haa şunu anlarım;

Partinden umudu kesersin,‘Buralar artık bana yaban eller’ dersin çıkarsın seçmenin karşısına ‘Eyy seçmenim sen bu partiye oy verdin bu ara da kazara beni de milletvekili yaptın ama kazın ayağı öyle değilmiş; ben gidiyom hakkını helal et gari’dersin hem partiden hem de millet vekilliğinden istifa edersin.

Millette sana delikanlı vekil der.

Ama senden henüz bir adım geride olan yani partisinden en azından bu yazının yazıldığı tarih itibarıyla istifa bile etmemiş (bunu hiç anlayamıyorum ya; istifa edeceğim diyen birini hala neden partide tutarlar)bir adamın istifa edipte kuracağı partiye geçmek için gün beklemeye başlarsan o zaman da adın Askıda vekile çıkar ki bu konuda kimseyi de suçlayamazsın.

Velevki geçmedin bağımsız kaldın;

Bunu da hafifletici sebep sayarsan yine yanılırsın. İçinde bulunduğumuz sistem de grubu olan partilerin oluşturduğu meclisin bir yaptırımı yok ki senin bağımsızlığının kendinden başkasına yararı olsun.

Şimdi vekil olmadığını yani bizim gibi sıradan bir asıl olduğunu şöyle bir düşün;

Diyelim bir daire alacaksın dünyanın peşinatını ayarladın.Kredi çekip geleceğinin kazanımını ipotek altına aldırdın, gittin parayı daireyi satana verdin, yükledin eşyalarını kamyona vardın aldığın evin kapısına bir de baktın ki  o da daha fazla verdi diye seninle anlaşması olduğu halde tutmuş daireyi başkasına satmış;alanda gelmiş bir güzel yerleşmiş daireye.

Ne yaparsın?

Evet örnek biraz absürd oldu ama idare et; inan senin istifa gereceklerini sıraladığın zehir zemberek nedenler kadar değil.

Gerçi iş buraya gelene kadar ıslık çalarak başka yerlere bakanlara da söylenecek çok şey varda şimdilik oraya girmeyelim yoksa çıkamayız.

Neyse;

Parayı bulmak için gösterdiğin çabaya mı yanarsın, bir kamyon eşya ile başkasının kapısında kalakaldığına mı?

Hadi sen yine şanslısın; en kötü ihtimalle satıcıyı mahkemeye verip paranı kurtarma olasılığın var. Olmadı ben vekilim dersin adam tırsar çıkarır parayı geri verir.

Peki sen seçil diye partine oy verenler ziyan olmuş oylarını nasıl ve kimden tahsil edecekler?

Malum bir milletvekili on binlerce oyla seçiliyor. Kaldı ki burada bir üçlüden söz ediyoruz.Yani o ziyan oyların üçle çarpılması gerekir.

Yoo o bölgede ben olmasaydım başkası aday olacaktı seçmen yine oy verecekti filan diye düşünme bile. Öyle alanda kaçan yok.

Ha şimdi ‘partilerden istifalar şaşılacak, kızılacak bir şey değil bunlar her zaman olmuştur. Vekiller başka partileri tercih etmişlerdir ki bu zaten yasakta değildir’ denilebilir.

O zaman her yasak olmayan aynı zamanda etik midir de diye sorarım bende.

Ancak tüm bunlardan istifaların partiyi çok güç durumda bırakacağını düşündüğüm sonucunu filan da çıkartılmasın. Kalsalar ne olur kalmasalar ne olur.Benim üzerinde durduğum istifa edenlerin adları değil değil, niyetleri.

Keşke size gelin birader burası daha havadar diyen ya da diyenler , ‘Sizi partinizin milletvekili olarak seçip meclise yollayan seçmenler partinizin politikaları doğrultusunda siyaset yapmanız için oy verdiler.Bu yüzden sizi partimize almamız mümkün değil’’ diyecek siyasi olgunlukta olabilseler.

Amaaan benim de ettiğim lafa bak;

Hazır askıda vekil var; kaçırana deli derler bu ülkede.

Etik mi ? ne bir de siyasi etik mi?

Hadi canım bende…