Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Aman dikkat provokatörler olabilir!

Yazının Giriş Tarihi: 05.03.2020 00:01
Yazının Güncellenme Tarihi: 05.03.2020 00:01

      Kurtuluş Savaşında olduğu gibi bugün de büyük, zorlu bir o kadar fedakârlık isteyen bir süreçten geçiyoruz Türkiye olarak.

   Yakın zamanda İdlip’te 35 fidanımızı toprağa bir tohum gibi, bin başak vermek üzere ekerken sadece o yangının düştüğü yerler değil,  83 milyon olarak yanıp kavrulduk. Ancak dostumuzun olmadığına bir kez daha şahit olduk. Kalleşler kalleşliğini arkamızdan hançerleyerek yine gösterdiler.  

    Kendi göbeğimizi kendimizin kesmesi gerektiğini bir kez daha anladık…

    Her şeyi göze almak mecburiyetindeydik, çünkü bu beka meselesiydi. Süper güç değil, ne olursalar olsunlar savaşmaya hazırdık. Vatan’dan daha büyük kayıp mı var ki ondan korkalım.   Saldırgan zalim Esat’ın üzerine ölüm olduk, yağdık. O’na ve işbirlikçilerine Suriye’yi zindan ettik ve etmeye devam ediyoruz.

    Ancak bu günlerin çok hassas dönemler olduğunu bilip, dikkatle mücadelemize ve kararlığımıza devam etmenin yanında birlik ve beraberliğimizi zedeleyecek şeylerden de şiddetle kaçınmamızın gerekliliğini de hatırımızdan çıkarmamalıyız.  

    Kontrolsüz öfke her zaman zarar verir mücadelemize.  Soğukkanlı olmanın yanında planlı ve programlı hareket etmeli.  Herkes kendi işini yapmalı.  Cephede askerlerimiz canla başla düşmanlarımızla mücade ederken bizler millet olarak, ellerimizi açıp dua dua yalvarmalıyız Rabbimize.   

   Buna rağmen şehitler üzerinden çıkar peşine düşen insanların varlığına şahit oldukça işimizin imkânsız değil ancak çok zor olduğunu da hesaba katmalıyız.  Böylelerinin iyi niyetli olmaları mümkün değil.   İşin garibi bilmeden bu ve bunun gibi birçok milli meselede iyi niyetli insanlarda bu tuzaklara düşebiliyor.

   Malumunuz, Rejim güçlerinin saldırısında şehit sayısı devletin yetkili kurumları tarafından açıklanmasına rağmen  “yüzlerce şehit var,  hükümet bunu saklıyor” diye sosyal medyada birçok paylaşımlar oldu.  Devletin şehitlerin sayısını saklaması diye bir şey söz konusu olabilir mi Allah aşkına?   Bizde şahadet saklanacak bir şey de değildir zaten.  Çünkü şehitlik en yüksek rütbe ve makamdır. Bunu, sağduyulu milletimizin her ferdinden ve şehit cenazelerinde şehidin yakınları tarafından her zaman duyuyoruz. “Vatan sağ olsun,  Allah bize de nasip etsin ” diye.

  Dün,  Fırat Kalkanı nedeniyle, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın her sabah namazı öncesi camilerde fetih sürüsü okutulması talimatına, “ne oluyor, bir yerleri feth edip işgal mi ediyoruz,  bu bir savaş çağrışımıdır” deyip karşı çıkanlar bizzat savundukları Esat’ın saldırılarında verdiğimiz şehitler nedeniyle bile yetkilileri suçlamaktan geri durmuyorlar. 

     Mültecilerin Türkiye’ye kabulünü her fırsatta eleştirenler, ellerine fırsat geçtiğinde ilk iş olarak bu misafirleri ülkelerine geri gönderecekleri üzerinden pirim devşirmeye kalkışanlar da aynı oyunun peşindeler.   Bugün kalkmışlar,  sınır kapılarının mültecilere açılmasına tepkiyi gösteriyorlar. Bir anda merhametli olup çıkıverdiler. Neymiş, bu insani değilmiş. Onların mağduriyetine sebep oluyormuş.     

   Hele hele  “Şehitler tepesi boş kalmayacak” sözlerinden rahatsız olup “o şehitler tepesi bir gün boş kalacak” diyenlerin bu mücadeleyi nasıl bir anlayışla yorumladıkları ise içler acısı bir durum.   Evet o tepe boş kalınca biz biliyoruz ki bu vatan elden gidecek. Onun için bizim kitabımızda mevziiyi terk etmek diye bir şey yok.   Yedi düvele karşı mücadele verirken şahadet şerbetini içmekte mukadderdir. Bunu da biliyoruz. 

     Bazı art niyetli bir kesim ise milletimizin çok ağır imtihanlara muhatap olduğu bu günlerde mülteciler üzerinden karışıklık çıkarmaya çabasındalar; onların hedef gösterilmesine uğraşıyor,  sloganlarla insanları galeyana getirmeye çalışıyorlar.  Birçok ilde Esat zaliminin ve Rusya’nın saldırısıyla şehit olan askerlerimiz bahane edilerek Esat’ın zulmünden kaçan Suriyeliler tartaklanıyor, işyerleri, arabaları tahrip ediliyor.

   Yukarıda ifade ettiğim gibi iyi niyetli insanların bu kargaşaya fırsat vermemeleri gerekir. Birlik ve beraberliğimizi gösteren davranışlar ve yürüyüşler, kanunlar çerçevesinde yapılırsa güzeldir, olmalıdır da. Ancak bunu şiddete dönüştürdüğünüzde tehlikelidir.

      Bugün Suriye, ırak, Libya hep küçük gördüğümüz hadiselerle bu duruma geldi, unutmamalı!  Kontrolsüz bir davranış, “kendi hesabını kendin kes” anlayışı vatanseverlik değil vatan hainliğidir.

        Kürt, Türk, Laz, Çerkez ayrımı yapmak ne kadar tehlikeli ise Suriyeli, Türk ayrımı yapmakta onun kadar tehlikelidir.  Şunu unutmamalı ki; devlet güçlü olduğu zaman bizde güçlü, devlet, işini iyi yapabildiği kadar biz de huzurlu ve güvendeyiz demektir.    Mücadele eden ordumuza, bizi her alanda temsil eden devletimize ayak bağı olmak yerine dualarımızla bu mücadeleye katkı sağlamalıyız.

   Unutmamalı!

   15 Temmuz darbe girişiminde bunu başaramayanlar, gezi olaylarında ellerini ovuşturanlar acaba bu mültecilerden ve milletin en hassas olduğu şeylerden bir şey çıkarabilir miyim, hesabını yapıyor. Amman dikkat!  Bizim bu vatandan başka vatanımız yok…

Selam ve dua ile…

        

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.