Avrupa Şampiyonası’na direkt yelken açan A Milli Takımımız, şimdilerde çıta yükseltip, dünyaya göz dikti ya; futbol kamuoyunda yeni bir tartışma başladı:
Yakalanan bu jenerasyondan oluşan Ay yıldızı ekip son 50 yılın en iyi Ulusal takımı olabilir.
Bir grup otoritenin iddiasına göre; bu takım, tarihimizin en iyi milli takımı. Çünkü bu takımın doğruları, emeği, eğitimi çok fazla, ağır çekiyor.
Bu öngörüye karşı çıkan bir başka grup ise şöyle bir yorum getiriyor tartışmaya...
Onlar 2002 takımını altın, 2008’i de gümüş jenerasyon olarak görüyorlar. Bu takım da şimdilik bronz kavramı ile niteliyorlar...
Bu konuda bizim de bir görüş paylaşmamız gerekirse; mevcut milli takıma ‘50 yılın en iyisi’ dersek 2002 Dünya Kupası’nda üçüncü olan milli takıma ve EURO 2008’de dünyayı ayağa kaldıran milli takıma haksızlık etmiş oluruz.
Ancak bugünkü kadronun bir farkı var; oyuncuların çoğu Avrupa kulüplerinde oynuyor. Yerel değil, uluslararası tecrübeye sahipler. Bu bakımdan şu anki milli takımın geçmişteki takımlara oranla daha ileri gideceğini düşünüyorum.
Hollanda ve Norveç maçlarına başlayan on birde Süper Lig‘den sadece 2 oyuncu (Uğurcan ile Ozan Tufan), Avrupa takımlarında oynayan 9 oyuncumuz vardı
Bizden yetişip giden Çağlar Söyüncü, Umut Meraş, Yusuf Yazıcı, Okay Yokuşlu gibi oyuncuların kişisel gelişimlerini ve birlikte oynama alışkanlıklarını ne kadar ileri taşıdıklarını gördük.
Bu nedenle de şunu söyleyebiliriz: Bu çocukların oluşturduğu Ay Yıldızlı ekibimizin
gelecekte altın olma potansiyeli var. Zira Norveç 11’indeki Burak Yılmaz (35) ve Mert Müldür (21) dışında hepsi 24-27 yaş aralığında oyunculardı.
Yani ne toy, ne de olgun bir takım bu.
Bugünkü milli takım kendi ülkesinde çok az gelişmiş futbol eğitmenlerine rağmen filozof yönü fazla, gerçek eğitmen Şenol Güneş’in önderliğinde, değişen ve gelişen yeni düzeninde, evet son 50 yılın en iyi takımı olma yolunda güvenle ilerliyor.
Geleceğe bu kadar umutlu baktıktan sonra keyif kaçırıcı bir tespitle bitirelim...
Avrupa’ya giden oyuncularımızın baş döndürücü gelişimlerini gördükçe, Süper Lig‘de görev yapan bizim yerli hocaları düşünüyorum.
Görülüyor ki; çok yetersizler!
Sadece takım bulmak, iş bulmak peşindeler. Eskide kaldılar, kendilerini güncellemiyorlar. Çağımızın futboluna ayak uyduramıyorlar.
Acı ama gerçek...
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Mustafa ÖZKESKİN
Altın değil ama olabilir
Avrupa Şampiyonası’na direkt yelken açan A Milli Takımımız, şimdilerde çıta yükseltip, dünyaya göz dikti ya; futbol kamuoyunda yeni bir tartışma başladı:
Yakalanan bu jenerasyondan oluşan Ay yıldızı ekip son 50 yılın en iyi Ulusal takımı olabilir.
Bir grup otoritenin iddiasına göre; bu takım, tarihimizin en iyi milli takımı. Çünkü bu takımın doğruları, emeği, eğitimi çok fazla, ağır çekiyor.
Bu öngörüye karşı çıkan bir başka grup ise şöyle bir yorum getiriyor tartışmaya...
Onlar 2002 takımını altın, 2008’i de gümüş jenerasyon olarak görüyorlar. Bu takım da şimdilik bronz kavramı ile niteliyorlar...
Bu konuda bizim de bir görüş paylaşmamız gerekirse; mevcut milli takıma ‘50 yılın en iyisi’ dersek 2002 Dünya Kupası’nda üçüncü olan milli takıma ve EURO 2008’de dünyayı ayağa kaldıran milli takıma haksızlık etmiş oluruz.
Ancak bugünkü kadronun bir farkı var; oyuncuların çoğu Avrupa kulüplerinde oynuyor. Yerel değil, uluslararası tecrübeye sahipler. Bu bakımdan şu anki milli takımın geçmişteki takımlara oranla daha ileri gideceğini düşünüyorum.
Hollanda ve Norveç maçlarına başlayan on birde Süper Lig‘den sadece 2 oyuncu (Uğurcan ile Ozan Tufan), Avrupa takımlarında oynayan 9 oyuncumuz vardı
Bizden yetişip giden Çağlar Söyüncü, Umut Meraş, Yusuf Yazıcı, Okay Yokuşlu gibi oyuncuların kişisel gelişimlerini ve birlikte oynama alışkanlıklarını ne kadar ileri taşıdıklarını gördük.
Bu nedenle de şunu söyleyebiliriz: Bu çocukların oluşturduğu Ay Yıldızlı ekibimizin
gelecekte altın olma potansiyeli var. Zira Norveç 11’indeki Burak Yılmaz (35) ve Mert Müldür (21) dışında hepsi 24-27 yaş aralığında oyunculardı.
Yani ne toy, ne de olgun bir takım bu.
Bugünkü milli takım kendi ülkesinde çok az gelişmiş futbol eğitmenlerine rağmen filozof yönü fazla, gerçek eğitmen Şenol Güneş’in önderliğinde, değişen ve gelişen yeni düzeninde, evet son 50 yılın en iyi takımı olma yolunda güvenle ilerliyor.
Geleceğe bu kadar umutlu baktıktan sonra keyif kaçırıcı bir tespitle bitirelim...
Avrupa’ya giden oyuncularımızın baş döndürücü gelişimlerini gördükçe, Süper Lig‘de görev yapan bizim yerli hocaları düşünüyorum.
Görülüyor ki; çok yetersizler!
Sadece takım bulmak, iş bulmak peşindeler. Eskide kaldılar, kendilerini güncellemiyorlar. Çağımızın futboluna ayak uyduramıyorlar.
Acı ama gerçek...