Son yaşanılanlar öğretti ki ve öğretmeye de devam edecek ki,
Aklın yolu gerçekten bir.
O son derece gelişmiş mikroskop ve benzeri cihazlarda dahi görülmesi zor olan bir virus bu sözün doğruluğunu tüm dünyanın canına okuya okuya belletiyor.
Afralarından tafralarından geçilmeyen koca koca devletler panik halinde görünmez düşmanla mücadele etmeye çalışıyor ve henüz bu kavgayı tam olarak kazanan yok içlerinde.
Aşının ise işe ne kadar yaradığının da kesin bir kanıtı da yok.
Ama baksanız hilafsız hepsinde birbirlerini öldürecek son derece gelişmiş silahları var ve bunları deneyip kullanabilmek adına savaşlar çıkartıyorlar.
Dünya coğrafyasında ne kadar devlet varsa bir taraftan birbirleri ile hasım.
Bunun en büyük nedeni de enerji kaynakları.
Tabi insanın bitmek tükenmek bilmeyen aç gözlülüğünü de yabana atmamak lazım.
Belki de bu hepsinden önemli bir etken.
Her gün artık süratle sıradanlaşan bir skala izliyoruz.
Bu gün hangi ülkede kaç vaka görüldü, kaç kişi öldü…
Sonra dönüp kendimize dair verilereyarı inanır gözlerle bakıp çok şükür bizde bu kadar çok değil diye moral bulmaya çalışıyoruz.
Tehdit küresel olmasına küresel de,insanlık çözümümün küresel dayanışma ile olabileceğini henüz akıl edemedi.
Elbet edecek.
Sayıları günden güne artan kurbanlar verdikçe önünde sonunda edecek.
Aslında doğa bu konuda son derece ciddi bir uyarı veriyor.
Diyor ki,ey insanlık sen ne kadar kabarırsan kabar,efelenirsen efelen aslında henüz busun.
Bir virusluk canın var sen neyin peşindesin…
Bu viruse kızıp küfür filan etmenin hiç alemi yok;
Çünkü o virusten çok bir Turnusol kağıdı.
Ülkelerin uyguladıkları politikalar ile bir arpa boyu bile yol alamadıklarını açığa çıkartan,yapmaları gerekenleri yok sayıp ya da erteleyip yapmamaları gerekenlerdeki ısrarcılıklarının sonuçlarını acımasızca yüzlerine vuran Turnusol kağıdı.
Yanlış anlaşılmak istemem;
Hadiseye bir İlahi cezaymış gibi filan bakmıyorum.
Söylemek istediğim virüs ile birlikte ülkelerin sosyal politikalarının makyajlarının birer birer döküldüğü.
Artık tüm dünya insanları kendilerini yönetenlerin yönetme kavramından ne anladıklarını çok daha rahat görebilecek.
Ve soracak insanlar; ben bu duruma düşünce neden gereken ihtimamı göremedim diye…
Bu soruya dünya da kaç doğru yanıt çıkacak onu ileride göreceğiz.
Tabii yanlış yanıtları verenlerin hallerine de.
Sel gidip çamur kalınca o çamura bulanmadan kalanlar yine halklarının teveccühünü alarak görevlerine güven tazelemiş olarak devam edecekler.
Ancak görünen o ki,sayıları pek fazla olmayacak.
Ülke yönetimlerinin insanlarına ve onların sağlıklarına bakışları en çok doğal felaketler yaşanırken ortaya çıkıyor.
Bu durumda sadece iki kriter oluyor; riskleri ön görüp çeşitli olumsuzluklar için önlem alınmış olunması ya da olunmaması.
Ortası yok.
Ölen ölür kalan sağlar bizimdir diye bir politikanın yer yüzünde karşılığı yok artık.
Bir de kriz esnasında yapılan uygulamaların önemi çok.
Çünkü insanlar bu uygulamalara da koşullar düzeldikten sonra yanıt verecekler ve eminim ki hiçbir ayrıntıyı da atlamayacaklar.
Kaybedenleri bilemem ama,
Kazanan her zaman aklın yolunu bulanlar olacak.
Demem o ki;
Dünyanın hali pür melali sel gidince ortaya çıkacak
Büyük olasılıkla da bilim insanlarının dedikleri gibi
Hiçbir şey artık eskisi gibi olmayacak…
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Olcay ERÖZDEN
Aklın yolu bir…
Son yaşanılanlar öğretti ki ve öğretmeye de devam edecek ki,
Aklın yolu gerçekten bir.
O son derece gelişmiş mikroskop ve benzeri cihazlarda dahi görülmesi zor olan bir virus bu sözün doğruluğunu tüm dünyanın canına okuya okuya belletiyor.
Afralarından tafralarından geçilmeyen koca koca devletler panik halinde görünmez düşmanla mücadele etmeye çalışıyor ve henüz bu kavgayı tam olarak kazanan yok içlerinde.
Aşının ise işe ne kadar yaradığının da kesin bir kanıtı da yok.
Ama baksanız hilafsız hepsinde birbirlerini öldürecek son derece gelişmiş silahları var ve bunları deneyip kullanabilmek adına savaşlar çıkartıyorlar.
Dünya coğrafyasında ne kadar devlet varsa bir taraftan birbirleri ile hasım.
Bunun en büyük nedeni de enerji kaynakları.
Tabi insanın bitmek tükenmek bilmeyen aç gözlülüğünü de yabana atmamak lazım.
Belki de bu hepsinden önemli bir etken.
Her gün artık süratle sıradanlaşan bir skala izliyoruz.
Bu gün hangi ülkede kaç vaka görüldü, kaç kişi öldü…
Sonra dönüp kendimize dair verilereyarı inanır gözlerle bakıp çok şükür bizde bu kadar çok değil diye moral bulmaya çalışıyoruz.
Tehdit küresel olmasına küresel de,insanlık çözümümün küresel dayanışma ile olabileceğini henüz akıl edemedi.
Elbet edecek.
Sayıları günden güne artan kurbanlar verdikçe önünde sonunda edecek.
Aslında doğa bu konuda son derece ciddi bir uyarı veriyor.
Diyor ki,ey insanlık sen ne kadar kabarırsan kabar,efelenirsen efelen aslında henüz busun.
Bir virusluk canın var sen neyin peşindesin…
Bu viruse kızıp küfür filan etmenin hiç alemi yok;
Çünkü o virusten çok bir Turnusol kağıdı.
Ülkelerin uyguladıkları politikalar ile bir arpa boyu bile yol alamadıklarını açığa çıkartan,yapmaları gerekenleri yok sayıp ya da erteleyip yapmamaları gerekenlerdeki ısrarcılıklarının sonuçlarını acımasızca yüzlerine vuran Turnusol kağıdı.
Yanlış anlaşılmak istemem;
Hadiseye bir İlahi cezaymış gibi filan bakmıyorum.
Söylemek istediğim virüs ile birlikte ülkelerin sosyal politikalarının makyajlarının birer birer döküldüğü.
Artık tüm dünya insanları kendilerini yönetenlerin yönetme kavramından ne anladıklarını çok daha rahat görebilecek.
Ve soracak insanlar; ben bu duruma düşünce neden gereken ihtimamı göremedim diye…
Bu soruya dünya da kaç doğru yanıt çıkacak onu ileride göreceğiz.
Tabii yanlış yanıtları verenlerin hallerine de.
Sel gidip çamur kalınca o çamura bulanmadan kalanlar yine halklarının teveccühünü alarak görevlerine güven tazelemiş olarak devam edecekler.
Ancak görünen o ki,sayıları pek fazla olmayacak.
Ülke yönetimlerinin insanlarına ve onların sağlıklarına bakışları en çok doğal felaketler yaşanırken ortaya çıkıyor.
Bu durumda sadece iki kriter oluyor; riskleri ön görüp çeşitli olumsuzluklar için önlem alınmış olunması ya da olunmaması.
Ortası yok.
Ölen ölür kalan sağlar bizimdir diye bir politikanın yer yüzünde karşılığı yok artık.
Bir de kriz esnasında yapılan uygulamaların önemi çok.
Çünkü insanlar bu uygulamalara da koşullar düzeldikten sonra yanıt verecekler ve eminim ki hiçbir ayrıntıyı da atlamayacaklar.
Kaybedenleri bilemem ama,
Kazanan her zaman aklın yolunu bulanlar olacak.
Demem o ki;
Dünyanın hali pür melali sel gidince ortaya çıkacak
Büyük olasılıkla da bilim insanlarının dedikleri gibi
Hiçbir şey artık eskisi gibi olmayacak…