Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Adaletin önemi

Yazının Giriş Tarihi: 08.05.2022 00:05
Yazının Güncellenme Tarihi: 08.05.2022 00:05

Vaktiyle merhum Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel anlatmıştı "kadı karakuş" hikayesini. Cumhuriyet tarihinin en nüktedan ve hazır cevap siyasetçisiydi ayrıca Demirel. Gündemde ki olayları bağlayacağı bir hikâyesi mutlaka olurdu. Önceden mi bilip hikayeyi çok oturtur muydu, o, an mı kafasında yazardı bilemiyoruz, lâkin gerçek olan müthiş bir nüktedan olduğuydu.

Günümüzde halkın Adalet kavramına güveninin sarsıldığı bir süreçten geçiyoruz, bunu kimse inkar edemez, aslında her alanda siyasallaşmış bir sürecin içindeyiz. Adalet mekanizmasının doğru çalışması millet adına ekonomi, sağlık, eğitim ve güvenlik gibi en önemli yaşam unsurlarından biridir.

Adalete olan güven yıkılırsa ülkenin yerli yatırımcıları, taşı tarağı toplar, malını, mülkünü satıp başka ülkelere taşınır, birkaç yıl içinde yaklaşık 15 bin iş adamının bunu yapıp ülkeyi terk ettiğini biliyoruz. Oysa bu kişiler üretim alanında işletme sahibi olup yanlarında binlerce işçi çalıştırabiliyorlardı. Aynı şekilde yabancı yatırımcılarda, ülkemizden yatırımlarını çekti veya yatırım yapmaktan vazgeçtiler. Ekonomi düzelir, bozulur ardından yeniden düzelir. Fakat Adalet mekanizmasının doğru çalışması yerli yabancı her kesime güven vermek zorundadır.

Hırsız gece gireceği evin keşfini yapmış, oradan girerim, buradan girerim derken balkonda karar kılmış...

Karanlık basınca yağmur borusuna tutuna tutuna balkona çıkmış, iki adım atsa içeri girecek, lakin korkuluğu tutmuş elinde kalmış, aşağı düşmüş, ayağını kırmış...

Çıkıkçıya, kırıkçıya, hekime, cerraha gideceğine doğru “Karakuş”a koşmuş:

“Kadı Efendi, soyacağım eve girmek isterken, balkonun korkuluğu kırıldı, düştüm bu hale geldim, ayağımı kırdım, ev sahibinden davacıyım!”

Kadı bile şaşırmış:

“Niye, ev sahibinin günahı ne?”

“Balkonu çürük yaptırdığı için, düştüm ayağımı kırdım!”

“Sen de evi soymak için girmek üzereymişsin...”

“Onun cezası başka!”

* * *

Karakuş’un da aklı yatmış, ev sahibini çağırmış:

“Niçin balkonun korkuluğunu çürük yaptırdın, adam düşmüş ayağını kırmış!”

Ev sahibi boynunu bükmüş:

“Balkonu ben yapmadım ki, marangoz yaptı, kabahat onun!”

Marangoz çağırılmış, kadı adamı azarlamış:

“Niçin işini doğru dürüst yapmıyorsun, bak adam düştü, ayağını kırdı!”

* * *

Marangoz da kendisini savunmuş:

“Kadı Efendi, ben balkonu yaparken, sokaktan yeşil feraceli bir kadın geçiyordu, ona dalmışım, o kadar güzel yeşildi ki! Demek ona bakarken çiviyi boşa çakmışım, korkuluk kırılmış!”

Kadı, marangozun bu savunmasını da geçerli bulmuş, mübaşire bağırmış:

“Yeşil feraceli kadını bulup getirin!”

Kadın gelmiş, kadı efendi çıkışmış:

“Be hatun, niçin o kadar göz alıcı ferace takıyorsun, senin feracenin rengi marangozun gözünü almış, kaza olmuş!”

Kadın da kendisini savunmuş:

“Kadı Efendi, ben feraceyi boyasın diye, boyacıya verdim, o da tutmuş yeşile boyamış, bütün suç boyacının!”

* * *

Kadı efendi, boyacıyı çağırtmış:

“Ulan boyacı, niçin hatunların feracesini öylesine göz alıcı yeşile boyuyorsun da, onlar yoldan geçerken balkon yapan marangozların gözlerinin feraceye takılıp, çivileri boşa çakmalarına ve oraya tırmanmaya kalkan hırsızların yere düşerek ayaklarını kırmalarına neden oluyorsun?”

Boyacı kendini savunacak bir cevap bulamamış.

Karakuş kükremiş:

“Götürüp asın bu boyacıyı...”

Boyacıyı götürmüşler. Bir süre sonra cellat gelmiş:

“Kadı Efendi, demiş, o boyacının boyu sehpaya uzun geldiğinden kendisini asamıyorum...”

Karakuş:

“Öyleyse, kısa boylu bir boyacı bul, onu as...”

* * *

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.