Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Abooovvv….

Yazının Giriş Tarihi: 01.08.2021 00:03
Yazının Güncellenme Tarihi: 01.08.2021 00:03

Bendeniz mektepli bir gazeteci değilim.

Olsa olsa yarı alaylı sayılabilirim.

Yazı yazmak,haber yapmak,televizyon programları düzenlemek,söyleşi videoları çekmek ve Sivil Gündem Platform ile Fark Yaratanlar Ödül Törenleri sadece süreçlerinden büyük   keyif aldığım uğraşlarım.

Hiç birinin akçeli bir karşılığı yok;ne yapıyorsam gönüllük esası ile yani.

Evin bütçesinden ne kadar az çıkarsa  kendimi o kadar para kazanmış gibi hissediyorum hepsi o.

Ama hem mektepli hem de alaylı bir işletmeciyim.

İşletmeci dediysem öyle patron filan değil, hayatımın otuz yılı geçkin kısmı  tamamen kendi seçimim olan satıcılık ve satış yöneticiliği yaparak geçti.

Ve bu efsunlu mesleği iki tane kitabını yazacak kadar da sevdim.

Halen de fırsat buldukça deneyimlerimi genç kuşak satıcılar ve satış yöneticileri ile paylaşırım ve onlara fasülye pilav yiyen satıcının fasülye pilav yiyen müşterisine satışını anlatmaktan da müthiş keyif alırım.

Öylesine ki kesintisiz sekiz saat boyunca en baştaki heyecanım ile anlattığımı bilirim satış ve satış yöneticisinin etiğini.

Hele söyleşime katılan arkadaşların bu performansa ortak olduklarına,o uzun söyleşilerde bir saati bile bulmayan kısa molalar ile yetindiklerine tanık oldukça da bir coşarım bir coşarım sormayın.

Satışın (elbette insanın insanı satması bu tanımlamaya dahil değil) hayatın ta kendisi olduğuna inanır ve onun bana öğrettiklerini hayatımın her aşamasında kullanırım.

Bunu da söyleşilerime katılan,kitaplarımı okuyan herkese öğütlerim.

Daha doğrusu öğütlerdim.

Artık onlara öğütten ziyade bir staj mecraına gidip orada satışa,satış yöneticiliğine ve işletmeciliğe dair ne gördülerse o gördüklerini yapmamalarının bu mesleğin etik kurallarını ve olmazsa olmazlarını öğrenmeleri için yeterli olacağını söyleceğim.

Koccaman üç belki de beş katlı bir mağaza;

İçinde kafeteryası bile var,öyle iddialı hani.

İnşaat olarak ziyadesi ile göz doldurucu. İnsan içine girince ister istemez bir wooov diyor doğrusu.

Da,

Binanın içinde olanları görünce o wooov  abooovvv  oluveriyor.

Hadi kısacık yazıvereyim bu hayret nidasının tersine evrimi de genç satıcılara ve satış yöneticilerine bir kıyağım olsun.

Geçenlerde eşim ile birlikte manevi torunlarımdan birine bayramlık almak için gittik o mağazaya.

Çocuk reyonuna sadece yukarı yönlü çalışan inişi kapatılmış yürüyen merdivenlerle çıktık.(buna şükür çıkışta kötürüm olabilirdi) aklımızda yavruya altlı üstlü bir tişört takımı almak vardı.

Üzerinde  39.90 TL den başlayan fiyatlarla yazan ama içinde ki hiçbir ürünün o fiyattan başlamadığını kasada öğrendiğimiz bir reyonun önünde durduk.

Aradığımız ya da en azından aklımızda olan bir modelin olup olmadığını  orada ki satış elemanı olduğunu tahmin ettiğimiz kızcağıza sorduk.(tahmin ettiğimiz diyorum çünkü elindeki telefondan başını kaldırmadığı için pekala bir müşteri de olabilirdi)

Neyse satış elemanıymış; bunu göz göze gelince anlamış olsakta mühim değil dedik ve aradığımız modelin olup olmadığını sorduk.

Yanıtı kafası ile arkada ki bir standı işaret ederek ‘’Orada varsa vardır’’ oldu.

İtiraf edeyim ya yoksa demekten çekindim sormadım.

Uzatmayayım;

Satış elemanından(!) umudu kesip, kendi göbeğimizi kendimiz kestik ve şirin bir takım alarak kasaya indik.(bu arada kötürüm merdivenden inmek Kırk Merdivenlerden inmekten zormuş)

Fiyatların o dedikleri fiyattan başlamadığını da işte ben de zorla çalıştırılıyormuş izlenimi bırakan kızgın kasiyerden öğrendik.(Artık neye kızdıysa burnundan soluyor ve bunu asla gizleme gereği duymuyordu)

Ha bir de hediye paketi istenildiğinde ürünün jelatinden mamul kesekağıdı gibi uyduruk bir şeyin  içine koyulduğunu, bunun da ayrı bir ücrete tabi olduğunu bir de gemi azıya alıp poşette istersek onunda bedeli olduğunu…

İşin garip tarafı jelatinde de poşette de mağazanın adının yazıyor olması.Adamlar reklamlarını bile müşterilerine finanse ettirecek kadar çığır açmışlar işletmecilikte de bizim haberimiz yokmuş.

Enayi palyaço misali poşetlerini elimizde taşıyıp bedelini bizim ödediğimiz mağaza reklamını yapmayı kendimize yediremediğimiz için sadece jelatin kazığını sineye çekerek çıktık mağazadan.

‘Bu kadar ağlanacaksan almadan çıksaydın birader’ derseniz haklısınız.

Ancak benim ağlanmam sadece yediğimiz kazıktan ya da satıcılık mesleğinin ‘ne iş olsa yaparım abi’cilerin elinde heder olmasından  kaynaklanmadı ki;

İçimi yakan işletmeciliğinde, satış yöneticiliğinde, satıcılığında ruhuna rahmet okutan bu işletememenin tek bir örnek olmaması.

Evet tüm işletmeler ve esnaflar ekonomik krizin iyice tavan yaptığı salgın sürecinde çok yıprandılar,işleri durma noktasına gelenleri de var iflas edip kepenk indirenleri de.

Hepsi kabul de bu dönemin bir yandan da onlara müşterinin kıymetini de öğretmesi de gerekmiyor mu?

Ya da en azından

İçinde bulundukları sıkışık mali durumun  ana nedeninin talep daralması olduğunu fark etmelerini sağlamış olması gerekmiyor mu?

Kızan kızsın,

Müşterisine kek muamelesi yapmak ne işletmeciliğin ne satış yöneticiliğinin ne de satıcılığın etiğinde vardır.

Boşuna denilmemiştir şimdilerde içi boşalmış o ‘Müşteri velinimettir’ sözü.

Şimdi ‘abi neresi orası?’ diye yorumlar gelecek biliyorum.

Nokta mühim değil;yukarıda ki örnekte ki gibi

işletememeye ve satamayıcıya rastladığınız her yer orası genç arkadaşlarım.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.