İnsanlar yeni yıla yeni umutlar ve yeni beklentiler ile girerler. Pek çok kişi, “bu sene olmadı, yeni yılda bizimde talihimiz değişir, bahtımız açılır” düşüncesiyle girerler.

Ülkemizde 2020 senesini uğurlayıp 2021 senesine “hoş geldin” derken bizlerde 2021 yılının bolluk, bereket, sağlıklı ve huzurlu bir yıl olması dileğinde bulunduk.

Fakat, 2021 yılının daha ilk günlerinde kısıtlama ile uyandık. Kısıtlama ile yaşıyoruz, kısıtlama ile yaşamak zorundayız. Çünkü, dünyayı sarsan ve insanların ölümlerine yol açan Covid-19 belasını yaşıyoruz. Hastalığı yayan koronovirüs nedeniyle dert üstüne dertler yaşıyoruz.

2021 senesinin ilk günlerinde hanesine kötü yazılan ilk puan koronavirüs oldu.

Sonra, kuraklık tehlikesi baş gösterdi.

Mevsim yağışları olmadı. Kar yağmadı. Küresel ısınmadan bizlerde gereken nasiplerimizi almaya başladık. Üreticilerimiz, yağışların olmayışı nedeniyle zamanında ekim yapamadılar. Hububat ekimlerini yapan üreticilerimiz ise gerekli yağışların olmayışı nedeniyle ürünlerin ve tohumların zarar gördüğünü söylüyorlar.

2021 senesinin hanesine yazılan ikinci olumsuzluk kuraklık.

Bu kuraklığın sonu ne olur?

İnsanların merak edip sordukları soru bu.

Peki, bu kuraklığın sonu ne olur?

Bakalım. Geçmiş yıllarda da dünyada ve ülkemizde kuraklık yaşanmış. Su sıkıntısı yaşanmış. Bir şekilde sıkıntıların çözümü için çalışılmış. Tasarruf eğitimleriyle su kullanımı azaltılırken, gereksiz yere su tüketiminin de önüne geçilmesi için eğitimler verilmiş.

Bugüne gelelim.

Su konusunda pek çok eğitim veriliyor. Medyada görsel olarak uygulanan kamu spotları ve uyarılarla halkımız bilinçlendirilmeye çabalanıyor.

Gelin görün ki, bu konularda beklenilen tasarruf bir türlü sağlanamıyor. Şimdi geldik tam da zurnanın zırt dediği yere.

Etrafımızda gerçekten gelecek günler açısından sıkıntıların işaretlerini görebiliyoruz. Barajlar boşaldı. Baraj havzalarında su yok. Barajları besleyen dereler kurudu. Derelerin su topladığı bölgelerde gerekli yağış yok. Özellikle derelerin ana beslenme kaynağı olan ve toprak anayı doyuran kar yağışı yok.

Bursa geneline bakıyorum. En son “şehre kar yağdı” dediğimiz tarih 2015 senesi. Bursa’nın merkezine kar yağmış. Yolları kapatmış. O seneden bu yana beklenilen mevsim yağışları yok.

Su meselesine gelince.

Bursa’nın her köşesinden bir pınarların fışkırdığı eski günler artık yok. BUSKİ bile köylerin girişlerindeki yüzlerce sene sürekli akıp duran, gelen geçen insanlara şifa kaynağı olan çeşmeleri kapattı.

Yer altından 3-5 metre kazıldığında su çıkardı. Şimdi 50-70 metre sondaj vurulsa bile su bulmakta güçlük çekiliyor. Buradan anlaşıldığına göre, Bursa’nın yer altı suları da çekiliyor. Kentin su şebekesine, kuyu sularından ilave pompalama yapılıyor. Bu yüzden, çeşme sularının bulanık aktığı yolunda şikayetler mevcut.

Şimdilik herhangi bir su kesintisi belediyenin ve BUSKİ’nin programında yok. Ama, kuraklık böyle giderse olmayacağı anlamına da gelmiyor.

Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş açıklama yaptı; “Bursa susuz kalmaz” dedi.

Evet, gerçekten Bursa susuz kalmaz. Çünkü, yer altı sularımız hala zengin gözüküyor. Uzmanlara göre, kuraklık böyle giderse yer altı sularının 50-70 metrelik olan derinlik seviyesi 100 metrelere kadar ulaşabilir ve istenilen debilerde, yani bollukta suya ulaşmada güçlük çekilebilir.

2021 senesi, ilk günlerinde bize üç “k” diyebileceğimiz, korona, kuraklık ve kıtlık senaryosuyla sıkıntı çektiriyor. Kaygılara yol açan düşüncelere sevk ediyor.

Koronadan kurtulma adına aşılamayı bekliyoruz. İnşallah olumlu sonuçlar alınır. Bizlerde ev kısıtlaması, işyerlerinin kapatılması gibi uygulamalardan kurtuluruz. Evimizde, sokaklarda maske takmadan, rahatlıkla nefes alabileceğimiz günlere kavuşuruz. Ailemizle, sevdiklerimizle rahatlıkla sarılıp kucaklaşabiliriz.

Kuraklık konusunda su tüketimine özen gösterip, yeni su kaynakları bulunmasına yardımcı olabiliriz.

Kıtlık konusunda ise mevsim yağışlarının başlaması için dua ediyoruz.

Yağdır Mevlam Su!  Bizleri 2021 yılının belaları olan Korona, kuraklık, kıtlık illetlerinden kurtar…..

Hafta sonu tarih 10 Ocak 2021’i gösterdi. 10 Ocak tarihi, bizim meslek için Çalışan Gazeteciler Günü olarak belirlenmiş. Gün içinde pek çok kutlama mesajı aldım. Beni hatırlayan bütün dost, arkadaş ve tanıdıklarıma, okurlarıma çok teşekkür ederim. Tarih her ne kadar 10 Ocak ve bayram olsa bile, bizim mesleğe sahip, bugün çalışma imkanı olmayan pek çok meslektaşımız var. Bende, bütün meslektaşlarımın bu özel gününü kutlarım.