Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

1938 En azından 1958 Olsaydı / Köy Enstitüleri

Yazının Giriş Tarihi: 28.03.2021 00:00
Yazının Güncellenme Tarihi: 28.03.2021 00:00

Biraz vaktinizi alacağım ama hadiseyi kronolojik olarak vermezsem istediğim gibi de yazamam bu iki isimli yazıyı.

Yıl,

1936

Gazi Mustafa Kemal Atatürk Milli Eğitim Bakanı Saffet Arıkan’a köylüye pratik bilgiler verilebilmesi amacı ile ‘‘Köy Eğitmeni Projesi”nin başlatılması talimatını veriyor.

17 Nisan 1940 

Köy Enstitüleri Kanunu TBMM’de kabul ediliyor.

1943

Şûra kayıtlarında da ifade edildiği üzere ikinci Milli Eğitim Şûra’sında Köy Enstitüleri aleyhine yaygın bir kulis faaliyeti yapılıyor ve Köy Enstitüleri “İptidailiğe dönüş” olarak kabul ediliyor.

1946

Köy Enstitülerinin mimarları Bakan Hasan Ali Yücel ve Genel Müdür İsmail Hakkı Tonguç görevlerinden alınıyorlar ve Millî Eğitim Bakanlığına, Köy Enstitülerine karşı olan Şemsettin Sirer getiriliyor.

1947

5117 ve 5129 sayılı kanunlar ile Öğretmene toprak verilmesi güçleştiriliyor yine öğretmenlere dağıtılan kitaplar,alet edevat hayvanlar-malzemeler  geri alınıyor. Öğretmen yeni Türk köyünün yapıcısı değil, sadece okuma yazma öğreten bir memuru haline getiriliyor.

1947 ve 1948

5012 ve 5210 sayılı kanunlarla, köylü vatandaşlar okul yapmak yükümlülüğünden çıkartılıyorlar.

1947-1948

Köy Enstitülerinin beyin kadrosunu yetiştiren “Yüksek Köy Enstitüleri” kapatılıyor.

29.04.1947

Bir  yönetmelik ile öğrencilerin, okul yönetimine etkin olarak katılımları kaldırılıyor.

09.05.1947

Aynı tarihli genelge ile , kız ve erkek öğrenciler birbirlerinden ayrılıyor.

20.05.1947

Yine aynı tarihli genelge ile, dünya klasiklerinden yapılmış çeviriler toplattırılıp yaktırılıyor.

1948

Öğretim programı değiştirilerek iş eğitimi kaldırılıyor, enstitüler de klasik okullara dönüştürülüyor.

1954

Gerçek işlevlerinden uzaklaştırılmış olan Köy Enstitüleri, öğretmen okullarına dönüştürülerek kapatılıyor.

2021

Hep beraber eğitimden, kültüre, tarımdan ekonomiye bakıp bakıp ülkece nasıl bu duruma geldik diye hayıflanıyoruz.

***

Hep söylüyorum Atatürk’ün işaret ettiği rotadan her bir santimetre sapma bize yüzlerce kilometre yol kaybettiriyor.

Hatta binlerce…

Eğer yukarıda ki kronoloji 1936 gibi başladığı gibi devam edip,1943 ten itibaren çeşitli politik saiklelerle önce akamete uğratılıp sonra da iptal edilmeseydi emin olunuz bugün dertlene dertlene konuştuğumuz pek çok konunun varlığından bile haberimiz olmayacaktı.

Hele gelecek kuşaklarımızın hiç mi hiç olmayacaktı.

Köy Enstitülerinin faydalarını,kapanmasalar neler olurduyu filan uzun uzun yazmayacağım.

Merak eden (artık ne kadar kaldıysa tabi) konu ile ilgili pek çok kaynaktan bilgi edinebilir.

Belki bazılarına romatikmiş gibi gelecek ama, bendeniz hala fiziken mümkün olmasa da ruhen 17 Nisan 1940  Çarşamba günü öğleden sonrasına dönebilmenin mümkün olduğuna inanlardanım.

Ata yadigarı bu proje sadece o yıllara değil, yaptığı ve önerdiği her şey gibi sonsuzluğa matuf bir uygulama.

Evet aradan geçen seksen yıl köyün de, köylünün de yapılarını, algılarını, sosyo ekonomik koşullarını değiştirdi kabul,

Ancak bu gün de o zaman olduğu gibi ‘‘Eğitim Şart’’ önermesi hala geçer akçe.

Her şeye rağmen inanıyorum ki,bir gün birileri çıkacaklar ve Köy Enstitüleri hakkında ‘‘Nerede Kalmıştık’’diyerek Gazi’nin Saffet Arıkan’a verdiği talimatı üzerlerine alarak gereğini yapacaklar;

Olur mu öyle şey? demeyin hiç.

Olur,olur;

Çünkü doğru hiç değişmez; o her zaman ‘‘Bir’’ dir.

Hem devrimler yıllarla sınırlandırılamazlar ki;

Kimler için yapıldılarsa onların soyu sürdükçe yine onlarla birlikte yaşarlar.

Evet her ölüm erken;

Ama bence en erkeni Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ebediyete intikali.

Tanrı’nın işine elbet karışılmaz da,

Keşke onu fiziken yitirdiğimiz tarih 1938 değil de en azından 1958 olsaydı.

Aradaki o yirmi sene bizi çağdaş uygarlık otobanına çıkartmaya yeter de artardı.

Hem de her şeye, Cumhuriyet değerlerine düşman herkese rağmen…

(Kronolojiyi yazarken paylaşımından faydalandığım ‘‘Işığımız Köy Enstitüleri Sosyal Medya Grubu’’nun sayın Yöneticisi Nurgün Kıcır’a çok teşekkür ederim. Kendisinden alıntı için izin alma olanağım olmadı ama konunun nazikliğine binaen o izni benden esirgemezdi diye düşünüyorum)

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.