Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Zeki Alasya’yı uğurlarken

Yazının Giriş Tarihi: 10.05.2015 01:35
Yazının Güncellenme Tarihi: 10.05.2015 01:35

 

Cuma günü yine üzücü bir haber ile duygusallığımız depreşti Gelen üzücü haber Tiyatro ve Sinema dünyamızın ünlü ismi Zeki Alasya'nın vefat ettiği haberdi.

TRT'nin tek kanal döneminde ülke olarak hep birlikte izlediğimiz günümüzde klasik olarak kabul edilen Salak milyoner ve Köyden indim şehre filmleri ülkenin tamamını kahkahaya boğmuştu. Hala sıkılmadan izlenen filmlerinin mutlaka yaş gurubumuzda bir kaç anısı mevcuttur mutlaka. Sonraki yıllarda Bursa'da izlediğimiz ‘Deve Kuşu Kabare’ unutulmazlar arasındadır.

Ölüm haberi ile birlikte çevremizdeki insanların neredeyse tamamının üzüldüğünü görüyoruz, fakat sosyal medya paylaşım sitelerinde bir kısım Din bezirganlarının yaptıkları hakaret ve bedduaların hoş görülmesi mümkün değil. Bugün ebediyete intikal eden bir insanın ardından olumsuz düşünce ve söylem yaparken yarın kendinin öleceğini idrak edememesi ne acı ve elim bir durumdur. Bir dönem yaptığı açıklamalar ile hayranlarını ve halkı şaşırtan Zeki Alasya, Mason olduğunu açıklamış ve konuyu tüm samimiyetiyle aydınlatırken söylediği enteresan cümleler ile adeta ezber bozmuştu.

Neden Mason olduğunu Murat Menteş'e anlatan Alasya,

‘Masonların dünyayı yönettiği söyleniyor. Siz de yönetiyor musunuz?’ sorusuna;

‘Hayır, dünyayı yönetmiyorum. Masonluk bir ahlak ve kardeşlik sistemidir. Bir din değildir kesinlikle. İnsanların kardeş olması gerektiğini öne çıkaran bir yapıdır. Çok kötü tanınıyor. Ben Mason olmaya kalktığım günlerde ailem dehşete kapıldı’ diye yanıt verdi.

‘Kimler Mason oluyor?’ sorusuna yanıt veren Alasya şöyle konuştu:

‘Mesleğinde ileri gitmiş kişiler kabul ediliyor. Zenginlerin toplandığı bir yer değildir. Ben Mason olduğumda kiralarımı ödemekte zorluk çekiyordum. Dünyada 6 milyon, Türkiye'de de 15 bin kişi Mason. Masonluk ulusal bir kuruluştur. Sanıldığı gibi kökü dışarıda, Siyonist falan değildir. Ateistseniz Mason olamazsınız, Belli bir dinden ziyade, Yaratıcıya inanmak gerekir. Yaratıcı'ya 'Evrenin Ulu Mimarı' diyoruz. Bence çok güzel bir tabir. Masonluğu vahşi ve aşağılık bir şey olarak anlatan kitaplar okumuştum. Halbuki ahilik, Bektaşilik, Mevlevilik gibi bir oluşum. Sabırlıydım, sabrım arttı. Paylaşmayı severdim, paylaşımcılığım arttı. Üç-beş kişi bir araya gelip saçma sapan şeyler konuşuyorduk. Futbol, para, kadınlar, dedikodu... Bir arayışa girmiştim. Masonlukta karar kıldım.’

 

CNN Türk'te Cüneyt Özdemir'in hazırlayıp sunduğu "5N 1K" programına konuk olan Zeki Alasya 30. uluslararası İstanbul Film Festivalinde büyük tepki çeken konuşmalarına açıklık getirdi. Alasya namaz kılmanın gerekli ve kutsal bir ibadet olduğuna inanan ama gösteriş için yapılmasına tepkili olduğunu ifade etti. Namaz kılmanın kutsallığına inan biri olduğunu ve söylediği sözlerden dolayı pişman olduğunu ifade eden Alasya, din düşmanı olmadığını, temiz bir müslüman olduğunu ve kendisinin de ibadet ettiğini söyledi.

 

Zeki Alasya kendini böyle ifade etmişti. Kişisel tercihini bu şekilde kullanmış olan sanatçı, doğrudur yanlıştır tartışılır lakin ölümünün ardından milyonlar yasa boğulmuştur. Bir avuç insan ise hakaret etmeyi tercih etmiştir. Sanatçımıza rahmet diliyorum ve geçmişini anlatarak hafızalarımızı tazeleyelim.

 

ZEKİ ALASYA KİMDİR?

Tiyatro, Sinema oyuncusu ve yönetmeni olan Zeki Alasya, tam adıyla Zeki Şenol Alasya, 18 Nisan 1943 yılında İstanbul Şehzadebaşı'nda dünyaya geldi. Aslen Kıbrıslıdır. Kıbrıslı Mehmet Kamil Paşa'nın yeğenidir. Robert Koleji'nin orta bölümünden mezun olan sanatçı, Okul döneminde bir yandan tabelacılık yapmıştır.

Sanat hayatına 1959'da MTTB (Millî Türk Talebe Birliği) tiyatrosunda amatör olarak başladı. Bir süre dekoratörlük ve rehberlik yaptı. 1964 yılında, Arena Tiyatrosu'nda profesyonel oyunculuğa başladı. Mister Nato, Kargalar Okulu, Şampanya ve Viski gibi oyunlarda rol aldı. 1965'te Ulvi Uraz Tiyatrosu'nda çalıştıktan sonra 1967'de Haldun Taner, Metin Akpınar ve Ahmet Gülhan ile birlikte Devekuşu Kabare Tiyatrosu'nun kurucuları arasında yer aldı. Bu topluluğun tüm oyunlarında oyuncu, yazar ve yönetmen olarak çalıştı.

Film çevirmeye 1973'ten sonra başladı. Metin Akpınar ile birlikte Türk sinemasında yeni bir ikili oluşturdular. 37 yıl boyunca birçok filmde beraber yer aldılar. 1977'de de yönetmenlik yapmaya başladı. Yönettiği filmlerin çoğunda oyuncu olarak yer aldı. Sinemaya uzun süre ara verdikten sonra son filmi olan ‘Güle Güle’de oynadı.

1998 yılında Kültür Bakanlığı'nca verilen Devlet Sanatçısı unvanını aldı.

2010 Yılında Altın Portakal Yaşam Boyu Onur Ödülü aldı.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.