Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Yunan adaları

Yazının Giriş Tarihi: 06.05.2018 00:01
Yazının Güncellenme Tarihi: 06.05.2018 00:01

Geçen haftaki yazımda Yunanistan ve adalarına yaptığımız geziyi anlatmıştım bu hafta ise gezdiğim adaların özelliklerini ve oniki adanın nasıl kaybedildiğini sizlere anlatacağım.

Patmos: Patmos ya da Batnaz Ege Denizi'nde küçük bir ada. Onikiada'nın en kuzeyinde yer Yaklaşık 3.000 nüfus. 34.6 km² yüzölçümü. En yüksek noktası Profitis Ilias.bembeyaz evleri ile tipik akdeniz mimarisini ve kültürünü yansıtan patmos da, feribotlar, yatlar ve gezi tekneleri genellikle, ada'nın merkez ve liman sehri olan skala'da demirliyor.çok şık ve lüks bir havaya sahip olan adada çok sayıda hediyelik esya dükkanı ve butik var. limandan ada'nin büyük kumsallarına hergün kayık ve küçük tekne turların düzenlendiği güzel şirin bir yer Patmos.

Santorini: Santoron adası, Ege Denizi'nde, Yunanistan'ın 200 km güney doğusunda yer alan volkanik bir adadır.

 Binlerce yıl önce volkanik bir patlama sonucu bugunkü krater halini almış ve yılda ortalama 1 milyon turistin gelmesini sağlamıştır.Eşsiz manzarası ve coğrafi yapısıyla güzel bir tatil yapmak isteyenlerin tercih edebileceği yerler arasındadır.Bu adaya romantik turların dışında, eğlence,gezi ve yemek amaçlı turlar da düzenlenen en seçkin yunan adasıdır.Dört gün boyunca gezdiğimiz adalar içinde en çok beğendiğim ada Santorini

Mikonos : Mykonos, Ege Denizi'ndeki Kiklad Adaları'na bağlı olan ada öncelikle granitten oluşmuştur. 86 km² yüzölçümüyle beraber adanın 2011 sayımına göre 10.134 nüfusu vardır.89 km sahil şeridine sahiptir. Yeşilliği yok denecek kadar kuru çorak bir  ada olan Mikonos Türkiye'ye oldukça yakın bir konumdadır.

Dünya’da daha çok  gece hayatı ve plajlarıyla bilinen Mikonos "eğlence ve her türlü sınırsız özgürlüğün yaşandığı ada " diye biliniyor.

Tabiiki bizim inancımıza uygun tatil için tavsiye edebileceğimiz bir ada değil kesinlikle.

Şimdi gelelim bu 12 Ada nasıl kaybedildi ?

Türkiye’nin Ege kıyılarının hemen çevresinde bulunan 12 Ada yaklaşık 400 yıl boyunca Osmanlı idaresinde kalmıştı. Çoğunlukta gayri müslimlerin yaşadığı adalarda önemli oranda Müslüman nüfus da yaşamaktaydı. 12 Ada ismi ise Osmanlı Devletinin bölgede uyguladığı bir yönetim şeklinden geliyordu. Osmanlı Devletinin bölgede uyguladığı sisteme göre her on hane birer temsilci seçmekteydi ve bu temsilciler kendi aralarından 12 kişilik bir ihtiyar heyeti seçerdi. Bölgedeki adaların önemli derecede büyük adaların sayısı sayıldığında 14 ada küçükleri de dahil edilirse 20’den fazla ada ve adacık bulunmaktadır.Yüzyıllarca Osmanlı idaresinde kalan 12 adanın kaderi İtalyanların Trablusgarp’ı işgal etmesinin ardından değişti. İtalyanlar Trablusgarp’ın işgalinde başarılı olamayınca Osmanlı Devletini barışa zorlamak kısacası masa başında Trablusgarp’ı almak için Ege denizinde bulunan bu adaları işgal etti. Osmanlı Devleti ise her an başlaması muhtemel Balkan savaşını da dikkate alarak İtalyanlarla antlaşma imzalamak zorunda kaldı ve Trablusgarp’ı İtalya’ya bıraktı. Yapılan antlaşmada dikkat çekici bir madde daha vardı. Osmanlı Devleti İtalyanların 12 Ada’da bir süre daha işgalci olarak kalmasını istedi. Böylece Balkan Savaşı sırasında muhtemel Yunan işgalinin önüne geçilecekti.

Ancak her şey planlandığı gibi gitmedi. I.Dünya savaşının patlak vermesiyle Osmanlı Devleti ile İtalya ayrı ittifak grupları içinde birbiri ile savaşa girdi. 4 yıllık savaşın sonucunda Osmanlı Devleti savaştan mağlup olarak ayrılınca 1923 yılında Lozan antlaşması ile  TBMM bu adaları İtalya’ya bıraktı. Böylece Yunan işgaline karşı geçici olarak İtalya’ya bırakılmış olan bu adalar İtalya’nın egemenliğinde kaldı.

II.Dünya savaşının sonuna kadar İtalya’nın işgalinde kalan 12 Ada’nın durumu savaş sonrasında tekrar gündeme geldi. İtalya II.Dünya savaşını kaybetmişti. 1946 yılında Paris’te yapılan Barış görüşmelerinde 12 Ada’nın İtalya’dan alınarak Yunanistan’a verilmesi gündeme geldi. İtalya’nın savaş sonu şartlarında galip devletlerin bu planını reddetme şansı yoktu. Adaların Yunanistan’a verilmesi yönündeki kararın gerekçesi ise adalarda yaşayan nüfusun çoğunluğunun Rum olmasıydı.

12 Ada ile ilgili kararın verildiği Paris Barış Konferansına aslında Türkiye de resmen davet edilmişti. Ancak İsmet İnönü’nün başkanlığında toplanan hükümet konferansa katılmama yönünde bir karar aldı.İnönü savaşa girmeyen Türkiye'nin savaş sonunda herhangi bir çıkar peşinde koşmayacağını ifade ediyordu. Bu durum 12 Ada ile ilgili alınan kararların tam da Yunanistan’ın istediği şekilde çıkmasına sebep oldu. Halbuki konferansa bir Türk heyeti katılmış olsa idi en azından Ege kıyılarına çok yakın adalardan bazılarının alınma şansı doğabilirdi. Çünkü yalnızca nüfus dengesine göre karar vermek Türkiye’ye karşı bir hukuksuzluktu ve bu durum konferansta dile getirilebilirdi. Türkiye bu konuda hakkını arayabilirdi. Örnek olarak Batı Trakya’daki nüfusun yüzde 80’ine yakın Türk ve Müslüman’dı ancak Lozan antlaşmasında Batı Trakya bölgesi Yunanistan’a bırakılmıştı. Bu da nüfus dengesinin tek başına yeterli bir gerekçe olmadığını göstermekteydi.

Ancak Türkiye’nin konferansa katılmaması bu ihtimalleri en başından ortadan kaldırdı. 10 Şubat 1947’de İtalya Paris Antlaşmasını imzaladı. Bu antlaşmayla 12 Ada silahsızlandırılmak şartıyla Yunanistan’a bırakıldı. Türkiye bu kararı beş gün sonra 15 Şubat 1947 tarihinde kabul etti.  Kaynak: Rifat Uçarol Siyasi Tarih 1789- 2010 / Feridun Cemal Erkin, Dışişlerinde 34 Yıl

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.