Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Yok öyle alanda kaçan…

Yazının Giriş Tarihi: 03.06.2020 00:03
Yazının Güncellenme Tarihi: 03.06.2020 00:03

Şimdi var mı bilmiyorum, eskiden Luna parkta korku tüneli vardı.

Bir kapısından vagona binilir,ışıklı,ses efektli (o zamanlar efekt sözcüğünü bile   bilmezdik) hatta hiç unutmam tavandan baş hizasına kadar sarkan ve tabi ki başlara da hafifçe çarpan  küçük kum torbaları, virajlarda ille de iskelet figürü bulunan çeşitli korku öğeleri serpiştirilmiş heyecan yüklü bir yolculuktan sonra diğer kapısından çıkılırdı.

Kız arkadaşlarla bu tünele girmek için can atardık.

Hani korksunlar da, biz de ‘’Korkma yiğidin yanında’’mealinden üç beş dakikalık kahramanlıklar yaparak hava atabilelim diye.

Ama aşağı da yazacağım tünellerde mesele boyut değiştirmiş durumda.

Bu tünellerde korku sabit kalmakla birlikte atılan hava değil üç buçuk oluyor. Günümüz marketlerini bu korku tünellerine benzetiyorum.

Hele doğru ile yanlışın sonuna kadar karıştığı bu salgın günlerinde benzetmetten ziyade eş tutuyorum.

Malum onlarında biri giriş,diğeri çıkış iki kapıları var.

Girilenden çıkılmaz,çıkılandan girilmez.

Vagonları da arabaları.

Tek fark aydınlıkları ve korku öğelerinin farklı olması.

Farkın adına da etiket denilmesi.

Artık her market seferi Survivor’a katılıyormuş hissini uyandırıyor insanda…

Marketlerde ki sadece pahalılık,enflasyon,kriz,salgın filan değil;

Başka bir şey.

Başka bir şey çünkü,yukarıda ki dörtlünün bile mantıksal birer açıklamaları var bunun yok.

Sanki görünmez birileri ‘’Madem o kapıdan girdin bedelini sinir sistemin ile ödeyeceksin’’diye fısıldıyor kulaklara.

’’Bakalım neler gelecek başıma’’ diye düşünerek adım atıyorsunuz kapılarından.

Ürkek adımlarla reyonlar arası tura başlıyorsunuz .

Hafızanız biraz kuvvetliyse bir önceki alışverişte gördüğünüz etiketlerin,büyüdüğü hemen fark ediyorsunuz.(sahi etiketler ne kadar çabuk büyüyorlar yabani mantar gibi keratalar).

Hoş son zamanlarda ‘bir önceki alışverişte’ cümlesinin de bir anlamı kalmadı ya.

Hepimiz marketlerde yatar olduk neredeyse.

Reyonlarda ki etiketlerin değiştirilmesi için görevliler atamışlar.

Bir faaliyet bir faaliyet aslan parçalarında sormayın gitsin; böylesi cansiperane çalışmayı izlerken insan duygusallaşıyor, gözleri yaşarıyor..

 ‘Hani şunu atladım döneyim de alayım’ dediğinizde atladığınızın fiyatının atlarken gördüğünüzden farklı bulmanız vaka-i adiyeden.

Fark yukarı doğru elbette…

 Belki unutur da çantanıza cebinize koymazsanız diye hatırlatıyorum,bu tünele girerken yanınızda  kağıt mendil ya da peçete bulundurmanız menfaatiniz icabı. Attığınız her adımdan sonra karşılaşacağınız etiketler alınlarınızda boncuk boncuk ter oluşmasına neden olacağı için böylesi bir önlem almanızda yarar var.

Amman dikkat!

Reyonlar ana tüketim maddelerine dönüştükçe,etiketlerin büyüklüğü daha bir belirginleştiğinde  ve önlerinde  durup onlara  bakakaldığınızda da dikkat etmeniz gereken bir  başka husus daha var.

Marketteki çocukların sizin bu donakalmış durumunuzu reyonlara saygı duruşu gibi algılayıp teammül edinmemeleri çok önemli.

(Gerçi yaş kısıtlamalarından dolayı marketlere 18 yaş altı çocuklar alınmıyorsa da bunun sahaya yansıması farklı olabiliyor.Uyarma gafletine düştüğüm için kaç tanesinin ebeveynin dayak yemekten zor kurtuldum bilemezsiniz.)

Ama siz de haklısınız; İnsanın bu tünellerde gördükleri karşısında nutkunun tutulması ve bir an hareketsiz kalması son derece doğal.

Hatta etiketlerin canlanıp hareket ettiği sanrısına kapılanlar bile vardır aramızda.

Düşünsenize o kocamam kocaman rakamların hareketlenip doğru ev sahibinin çatısından içeri süzüldüğünü.

Ne alaka şimdi bu ?

Alaka şu,etiketin üstündeki rakamlar,asli ödemeleri hatırlatan beyin kıvrımını tetikledikçe,sonrası elektrik,su,doğal gaz,çocuğun okulu,hanımın doktoru,mutfakta ki eksikler ve daha niceleri kervan olup sıralanıyor ve siz astral bir seyahate çıkmış gibi oluveriyorsunuz.

İşte orada,o anda  film kopuyor,reyonun raflarını kervanın yükleri olarak görmeye başlıyorsunuz.

Alınlarınızda ki  ter damlacıkları da yoğunlaşarak konsepti tamamlıyor.

Büyümüş her etiket fazladan bir ödemeye karşılık geldiğinden,korku yavaş yavaş dehşete dönüşüyor ve alış veriş keyfiniz(!)alıp verememe kabusunuz olup çıkıyor.

Marketler büyük,dolayısı ile katedilece bayağı bir yol var.

Bazı reyonlara pas vermeden geçebilirsiniz elbette.Çoluk çocuğun özel istekleri karşısında da umursamaz bir havaya bürünerek,ıslık eşliğinde ‘tut ki yedim’ deyip işi pişkinliğe de vurabilirsiniz.

Şimdilik bu konuda her hangi bir yaptırım yok. Rahat olun yani.

Ama; o elzem ihtiyaçlar var ya o elzem ihtiyaçlar işte onların satıldığı reyonlara geldiğinizde Allah yardımcınız olsun derim başka da bir şey demem.

Peyniri,kıyması,deterjanı,katı sıvı yağı alırlar yanlarına diğerlerini  öyle pis pis sırıtarak bakarlar yüzünüze.

Birini elzemlikten aforoz edebilirsiniz,ikisini de üçüncüsünü de,ama dördüncü de kıvıracak yeriniz kalmaz.

Elinizde ki liste eve girme parolası.

Alındı alındı.

Alınmadı,hanım alındı.

Kendinizi düşmana esir düşmüş piyade gibi hissedersiniz. Bir kollarınızı kaldırmadığınız eksiktir.

Tünelde ki maceranızda moralinizi bozacak olan bir önemli unsur da ürün arabalarıdır.

Bakarsınız yarısı bile dolmamıştır ama kasaya geldiğinde sizi kamyon itmiş kadar yormuştur.

Tünelde rastladığınız  bir sürü asık suratlı ve korkmuş insanın,arabaları tekmeler gibi iterek reyonlar arasında ki yolculuklarına tanık oldukça en azından yalnızlık hissine kapılmazsınız.Bu hiç yoktan iyidir.

Son atraksiyonunuz aldıklarınızın bedellerini zihninizden toplarken kasiyerin dediği ile örtüşüp örtüşmeyeceğidir.

Örtüşürse ne ala;örtüşmezse yandı gülüm keten helva.

Tünel münel derken canınızı çok sıktım biliyorum.O yüzden bir de aldıklarınızın içerikleri konusuna girip te iyice tepenizi attırmak istemem.

Marketlerin martın ortasından beri yaptıkları tavan cirolarından elde ettikleri karların ne kadarını personelleri ile paylaşıyorlar bilmek mümkün değil elbet.

Ancak fiyatlama konusunda mutlak surette ciddi denetime tutulmaları gereği de ciddi bir gerçek.

Medyada bu konuda çalışmaların yapıldığını gördüğümde çok mutlu oldum ve içimden şöyle geçirdiğimi de dillendirip bitireyim yazıyı.

Dedim ki;

Yok öyle alanda kaçan.

Haksız mıyım?

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.