Misafir olarak yaşadığımız dünyada bir yılı daha maziye gömdük. Acısı tatlısı ile bile diyemeyeceğimiz zehir zemberek ve gerilimli 2017’yi geride bıraktık. Yılın ilk gününe girdiğimiz 2018 - 1 Ocak pazartesi günü ile başlayan yeni yılımız umarım tüm dünyaya barış, sevgi, hoşgörü, bereket ve sağlık getirir, savaşların ve kirli hesapların olmayacağı insanların yurtlarından edilmeyeceği çocuk, yaşlı, kadın, sivil, asker, polisin öldürülmeyeceği çalışanların haklarını alabileceği huzur ve bereket içinde bir yıl olmasını dilemek insani temennimizdir.
Yılbaşı deyince aklıma yıllar önce okuduğum klasik Hıncal Uluç yazısı gelir. Her yılbaşı Hıncal'ın köşesinde bu yazıyı okuyabilirsiniz. Ben ilk okuduğumda çok etkilenmiştim ve yine aynı lezzetle her yılbaşında yeniden aynı hevesle okurum. Yazı yeni evli bir genç çiftin yılbaşı gününü anlatıyor.
Fakir ve birbirini çok seven bir çift genç Della eşine hediye almak için kocasının çok sevdiği dizine kadar uzayan altın rengi saçlarını 20 dolara satar. Nasıl olsa saçların kökü kendisindedir ve yine uzayacaktır. 20 doları alan Della hediye almak için gezinirken gözü bir platin saat zincirine takılır. Öyle ya kocası Jim'in ailece gurur duyduğu bir saati vardı. Dedesinden babasına, babasından da kendisine kalmıştı. Evet, bu saat zinciri Jim'in saatine çok yakışacaktı ve Jim bu zincir sayesinde saatine her ortamda bakabilecekti. Saçlarının bedeli 20 doların üstüne bir dolar daha koydu ve platin saat zincirini 21 dolara satın aldı.
Jim akşam geliş saatlerinden biraz daha geç geldi eve. Della kocasının nasıl tepki vereceğini bilemiyordu. Jim boş gözlerle kendisine bakınca biraz ürktü; “Saçlarımı kestim diye kızdın mı? Nasıl olsa yakında uzar ama sana hediye almazsam ölürdüm” deyince Jim şaşkınlıkla “Saçlarını mı kestin?” dedi.
Jim bir an rüyadan uyanır gibi kendine geldi eşine sarıldı ve cebinden bir kutuyu çıkarıp yatağın üstüne attı ve “Sana aldığım hediyeye bakarsan neden şaşırdığımı anlarsın” dedi.
Della beyaz ve narin parmaklarıyla paketi heyecanla açtı ve ağzından gayri ihtiyari çığlık çıktı. Gözlerinden yaşlar boşaldı. Paketten Broodway'da bir vitrinde görüp hayran olduğu taraklar çıkmıştı. Kaplumbağa kabuğundan yapılmış elmas kenarlı taraklar işte önündeydi. Renkleri saçlarına da ne kadar uyuyordu.
Oysa pahalı diye beğenmenin dışında bu taraklar için hiç ümide kapılmamıştı. Della eşine “Saatini ver bakalım bütün şehri alt üst edip zor buldum bakalım yakışacak mı?” deyince Jim kendini sedire atarak gülmeye başladı ve “Della sevgilim hediyelerimiz bu güne uygun değil ben tarakları almak için saati sattım sen pirzolaları ateşe koy” dedi.
Böylesine karşılıklı bir sevgi yaşamanız dileklerimle sevgili okurlar. Yeni yılın geçen yılları aratmaması dileklerimle, esen kalın...
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
İsmet KOYUNCU
Yeni yıla merhaba
Misafir olarak yaşadığımız dünyada bir yılı daha maziye gömdük. Acısı tatlısı ile bile diyemeyeceğimiz zehir zemberek ve gerilimli 2017’yi geride bıraktık. Yılın ilk gününe girdiğimiz 2018 - 1 Ocak pazartesi günü ile başlayan yeni yılımız umarım tüm dünyaya barış, sevgi, hoşgörü, bereket ve sağlık getirir, savaşların ve kirli hesapların olmayacağı insanların yurtlarından edilmeyeceği çocuk, yaşlı, kadın, sivil, asker, polisin öldürülmeyeceği çalışanların haklarını alabileceği huzur ve bereket içinde bir yıl olmasını dilemek insani temennimizdir.
Yılbaşı deyince aklıma yıllar önce okuduğum klasik Hıncal Uluç yazısı gelir. Her yılbaşı Hıncal'ın köşesinde bu yazıyı okuyabilirsiniz. Ben ilk okuduğumda çok etkilenmiştim ve yine aynı lezzetle her yılbaşında yeniden aynı hevesle okurum. Yazı yeni evli bir genç çiftin yılbaşı gününü anlatıyor.
Fakir ve birbirini çok seven bir çift genç Della eşine hediye almak için kocasının çok sevdiği dizine kadar uzayan altın rengi saçlarını 20 dolara satar. Nasıl olsa saçların kökü kendisindedir ve yine uzayacaktır. 20 doları alan Della hediye almak için gezinirken gözü bir platin saat zincirine takılır. Öyle ya kocası Jim'in ailece gurur duyduğu bir saati vardı. Dedesinden babasına, babasından da kendisine kalmıştı. Evet, bu saat zinciri Jim'in saatine çok yakışacaktı ve Jim bu zincir sayesinde saatine her ortamda bakabilecekti. Saçlarının bedeli 20 doların üstüne bir dolar daha koydu ve platin saat zincirini 21 dolara satın aldı.
Jim akşam geliş saatlerinden biraz daha geç geldi eve. Della kocasının nasıl tepki vereceğini bilemiyordu. Jim boş gözlerle kendisine bakınca biraz ürktü; “Saçlarımı kestim diye kızdın mı? Nasıl olsa yakında uzar ama sana hediye almazsam ölürdüm” deyince Jim şaşkınlıkla “Saçlarını mı kestin?” dedi.
Jim bir an rüyadan uyanır gibi kendine geldi eşine sarıldı ve cebinden bir kutuyu çıkarıp yatağın üstüne attı ve “Sana aldığım hediyeye bakarsan neden şaşırdığımı anlarsın” dedi.
Della beyaz ve narin parmaklarıyla paketi heyecanla açtı ve ağzından gayri ihtiyari çığlık çıktı. Gözlerinden yaşlar boşaldı. Paketten Broodway'da bir vitrinde görüp hayran olduğu taraklar çıkmıştı. Kaplumbağa kabuğundan yapılmış elmas kenarlı taraklar işte önündeydi. Renkleri saçlarına da ne kadar uyuyordu.
Oysa pahalı diye beğenmenin dışında bu taraklar için hiç ümide kapılmamıştı. Della eşine “Saatini ver bakalım bütün şehri alt üst edip zor buldum bakalım yakışacak mı?” deyince Jim kendini sedire atarak gülmeye başladı ve “Della sevgilim hediyelerimiz bu güne uygun değil ben tarakları almak için saati sattım sen pirzolaları ateşe koy” dedi.
Böylesine karşılıklı bir sevgi yaşamanız dileklerimle sevgili okurlar. Yeni yılın geçen yılları aratmaması dileklerimle, esen kalın...