Görünen o ki, oradaki operasyon tam da bu yönde ilerliyor. Özellikle ABD'den gelen ısrarlı 'operasyonu bitirin' çağrıları da bu tezi destekliyor.

Operasyonun sonuçları

Ülkemizin yaptığı Fırat Kalkanı Harekâtı, Suriye satrancında dengeleri değiştiren bir hamle oldu. DAEŞ'i güneye çekilmeye zorlayan operasyona bu kararlılıkla devam edersek, PYD ve ağababaları Fırat’ın batısına geçme konusundaki kırmızı çizgimizi kabullenmek zorunda kalacaklar. Bölgede direnmeye çalışan PYD güçleri, Türk topçusunun ateşiyle çoktan tanıştı bile. Bugüne kadar 1 şehit verdik ve 5-6 tane de yaralımız var ama bölgedeki ilerleyişimiz sorunsuz devam ediyor.

Planladığımız gibi Suriye'nin kuzeyinde bir güvenli bölge oluşturduğumuzda hem ÖSO için bir yaşam alanı oluşturulacak hem de yeni mülteci hareketleri engellenecek. Belli bir aşamaya gelindiğinde ise ülkemizdeki Suriyeli mültecilerin geriye dönebilmesinin de yolu açılmış olacak. Sahada güçlü olmadan maalesef milletler arası müzakerelerde sözünüz geçmiyor.

Bu operasyon sayesinde, halen devam eden çözüm görüşmelerinde Türkiye’nin ve ÖSO’nun eli güçlenecek.

ABD'nin PYD rahatsızlığı

Operasyon başladığında ABD tarafından, 'Türkiye’nin Cerablus harekâtı, ABD’nin bilgisi ve hava desteği eşliğinde yapılıyor' şeklinde açıklamalar geliyordu ancak zamanla işin renginin farklı olduğu ortaya çıktı.

Amerikan basınında çıkan haberlere ve makalelere bakıldığında, aslında Türkiye'nin her şeyi kendi inisiyatifiyle yaptığı ve ABD'nin başını çektiği koalisyon güçlerine son dakikada bilgi verdiği anlaşılıyor. Bu operasyonun ABD'den ziyade Rusya ile daha yakın bir işbirliği içerisinde sürdürüldüğü anlaşılıyor ancak bir noktadan sonra ABD gibi Rusya'dan da rahatsızlık açıklamaları gelebilir.

Bugüne kadar Amerika'nın sırtını sıvazlayıp şımarttığı ve sahaya sürdüğü PYD'nin silahlı gücü YPG unsurları hala Fırat'ın batısına geçmemekte ısrar edip direnmeye çalışıyorlar. Zaman zaman ÖSO unsurlarıyla çatışan ve genellikle TSK'nın top atışlarıyla imha edilen YPG'li teröristler arasında 3 Amerikalının da ölü olarak ele geçirilmesi dikkat çekiyor.

Önemli bir detay ortaya çıktı

Müttefiklerimiz (!) tarafından verilen ellerindeki tanksavar füzeleriyle bölgedeki mekanize birliklerimize saldıran YPG'liler bugüne kadar bir tankımızı imha ederek ilk şehidimizi vermemize neden oldular.

Geçen gün Cerablus civarında konuşlu ÖSO mensuplarına ve tanklarımıza saldırı yapıldı ve bir tankımız da roketle vuruldu. DAEŞ'li teröristler tarafından yapıldığı belirtilen saldırıda tankımız ağır hasar almadığı için 3 askerimiz yaralı olarak kurtarıldı. Bu çatışmalar devam ederken, Türkiye bölgede devriye görevini yapan havadaki koalisyon uçaklarından hava desteği istedi ancak İncirlik'teki komuta merkezi, terörist unsurlara bir kaç dakikada atış yaptırmak yerine oyalama taktiği uyguladı. 1-2 saat boyunca bu destek gelmeyip bölgedeki askeri unsurlar için tehlike ciddi boyutlara ulaştığı için Türkiye'den kalkan TSK uçakları teröristleri imha etti. 3 saat sonra da koalisyon uçakları (artık boş topraktan ibaret olan) aynı hedefleri bombaladı.

Bu detay bile Türkiye'nin ilerleyişinden Amerika'nın ne kadar rahatsız olduğunu gösteriyor. Bir ÖSO komutanı, "Koalisyon uçakları bizi orada yolda bıraktı. Son anda Türk uçakları yetişmeseydi çok büyük zayiat verebilirdik" diyor.

Muhtemelen, ipe un serip hava desteği vermeyerek bizim orada ciddi kayıplar yaşamamızı ve iç kamuoyunda yükselecek tepkilerle operasyonun akamete uğramasını istiyorlardı.

Buradan dönüş yok

Sadece Cerablus'u alıp oraya ÖSO'yu yerleştirerek hemen sınırımızın dibinde küçük bir güvenli bölgeyle yetineceğimizi sanan ABD, o yüzden başlangıçta ses çıkar(a)madı. Akıllarınca bizim gazımızı alacaktılar ve biz de sınırımızın tamamında PYD ile komşu olmaktan kurtulduğumuz için rahatlayacaktık.

Diğer yandan, PYD ise Cerablus’u alamasa da Menbiç’ten batıya ilerleyip Al Bab’ı da DAEŞ’ten alarak, Tel Rifat’a ulaşacak ve Türkiye sınırına bitişik olmasa da Irak sınırından Hatay’da Türkiye sınırına varan kesintisiz bir koridoru oluşturmuş olacaktı.

Türkiye'nin ilerlemeye devam etmesinden o yüzden çok rahatsız oldular. Ordumuzun mutlaka DAEŞ'ten temizlenen Cerablus’un ardından PYD'den Menbiç'i ve daha sonra da DAEŞ'ten Al Bab'ı alması gerekiyor. İşte o zaman bu kukla YPG eliyle oluşturulmak istenen enerji koridoru projesini tarihin çöplüğüne atmış oluruz.

Sağlam durmalıyız

İç kamuoyunda da mutlaka birliğimizi koruyup tek ses olarak ordumuzun arkasında durmamız gerekiyor. Öncelikle bu çok geç kaldığımız operasyonun yapılmasının ülkemizin istikbali için elzem olduğunu kabullenmemiz ve her şeye hazırlıklı olmamız gerekiyor. Allah göstermesin, bölgeden ciddi kayıp haberleri de gelebilir.

Sakın ama, fakat vs ile başlayan cümleler kurmayın. Sakın duraksamayın. Sakın bu işi hafife almayın. Tıpkı Çanakkale Savaşı gibi, Kurtuluş Savaşı gibi bir mücadeleye başladık. Bu öyle bir mücadele ki, çok sayıda müttefikimiz! Tarafından hazırlanacak her türlü pusuya da hazırlıklı olmamız lazım.

Bize yakışan, yeise düşmeden kararlılıkla ilerlemektir. Ecdadımız tam 500 yıl önce Mercidabık Savaşı'nda aynı topraklarda at sırtında korkmadan nasıl ilerlediyse biz de ilerlemeliyiz. Bundan 499 yıl önce Yavuz Sultan Selim Han nasıl bir an bile tereddüt etmeden atını çöle sürüp geçilmez denilen Sina Çölü'nü 13 günde aştıysa, 100 yıldır yağmur yağmayan çöle ordunun geçişi sırasında nasıl yağmur yağdıysa, hiç şüpheniz olmasın biz de bugün o engelleri bir bir aşarız. Yeter ki, bizim de niyetimiz Yavuz gibi olsun, Allah'ın rahmeti gecikmeyecektir. Mazlumlar için sefer bizim, zafer Allah'ındır.