Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Üslup (mu?)

Yazının Giriş Tarihi: 28.03.2019 00:04
Yazının Güncellenme Tarihi: 28.03.2019 00:04

Seçim sathı mahallinin son sokağına girdik.

Divitlerde damlaya damlaya kan man kalmadı.

Tabi ki tüyü renkli, hokkası mürekkepsiz divitlerden.

Bakmayın divit dediğime.

Olaya biraz zarif gireyim dedim o kadar.

Aslı kalem bile değil;

Bildiğin Q klavye.

Eğer muhalefeti konu alan bir haber ya da yazı ‘’işte gerçek yüzleri’’,’’kirli pazarlıklar’’,’’bilmem nerede rant paylaşımı’’ ‘’Bildiğiniz gibi değil ama ben biliyorum içyüzünü’’ gibisinden iri iri puntolarla başlıyorsa bilin ki seçim yakındır.

Seçim demek, vur abalıya demek olduğundan beri ne siyasi yazı okumanın tadı kaldı ne de gerçek okurun ağzının tadı.

Gözünün önünde oluşan, oluştukça gelişen bir sürü aymazlığı, pespayeliği, haksızlığı,

adaletsizliği genellikle müsebbiplerinden menfaat beklentisi nedeni ile görmezden gelenler başta muhalif politikacılar olmak üzere karşı taraf dedikleri kim varsa kafa göz girmek için iple çekerler seçim süreçlerinin başlamasını.

Çok ilginçtir ki bu (hadi sevdikleri deyimle yazayım) bu kalemşörlerin tamamına yakını yazılarında çoğunlukla ‘’olduğu söyleniyor,’’ ‘İddia ediliyor’’ ‘’Deniliyor’’,’’Belirtiliyor’’,’’Gözden kaçmıyor’’ ‘’Kaynakların Belirttiğine Göre’’ meali öznesiz cümleler kullanırlar.

 Yani çoğunda belge, kanıt hak getiredir.

Amaç acar gazetecilik ayaklarında karanlıkta göz kırpmaktır.

Eğer karşı taraf seçimi kaybederse kazanana ‘’Çorbada benimde tuzum vardı uyandırayım birader’’ deyip o çorbaya en azından doyumluk olmasa bile tadımlık kaşık çalmak.

Yıllardır hiç olmadı ama velev ki tersi olursa o zaman da yazıların başlıklarını çorbaya banıp bu o çorba değilmiş aldatmışlar beni diyebilmek.

Kaseden çıkma ak kaşık olup durumdan sıyırmak.

Peki sizce bizimki gibi tarafların artık sizden bizden diye keskin çizgilerle ayrıldığı seçmenlerden oluşan bir ortamda iktidar ya da muhalefete dair aleyhte yazılan yazıların seçim sonuçlarına önemli bir etkisi olur mu?

Okuyan ‘’Vaaay demek öyle, hemen başka partiye oy vereyim o zaman’’ der mi?

Bence Yazının etkisi olmaz, vatandaş da öyle demez.

Çünkü herkes kendi doğrusunun kutsallığına inanmış vaziyette.

Karşı taraf dediğinde ne olduğunu bile merak etmiyor.

Kim ne yazarsa yazsın umuru değil.

Zaten okumuyor da.

Gerçi bu tip yazılar ahali okusun diye de yazılmıyor o da başka mesele.

Mahiyetleri SMS’nin hormonlu hali.

Mesajın adresi de yine ahali değil tabii.

Bu seçim durum biraz farklı olmalı ki, bu tarzda ki araştırmacı acar gazeteci(!)yazıları geçen yıllara oranla daha fazla.

Deyim yerindeyse iki aydır teyakkuza geçmiş durumdalar.

Bir de iktidarı eleştiriye yönelik tek bir cümle kuramadan sadece muhalefeti tefe koyan usta kalemler(!) var ki onlar hem bu yazının hem de gazeteciliğin konusu değil.

Aslında herkesin bildiği ancak kendilerince haklı nedenlerden ötürü dile getiremedikleri bir sır var orta yerde.

O da politikanın tüm müdahilleri ile birlikte sütten çıkma ak kaşık olmaması.

Sadece biz de mi?

Hayır, dünyada da böyle.

O yüzden adını çok yüzlülük anlamına gelen politika koymuşlar zaten.

Benim merak ettiğim konu adrese teslim ısmarlama ve öznesiz yapılan haberler ve birilerine şirin görünmek için yazılan yazılar değil.

Onların toplumda çok fazla karşılığı olduğunu düşünmüyorum.

Medyanın güvenilirlik oranı da bu düşüncemi destekliyor.

Ama kullanılan o içler acısı üslup yok mu?

Mümkününü bulsalar hazretler alenen küfür edecekler de gazete yazıyı basmaz da şirinlik boşa gider diye korkuyorlar.

Burada politikacıların kullandıkları üslup düzeyi de etken sanırım.

Bakıyorlar ki hiç birinde dilin kemiği yok, koyveriyorlar makaraları.

Hiciv ve espride hak getire tabii.

Bu konuda yetenekli olduklarını da söylemek pek mümkün değil de, özellikle okuyan anlamaz ‘’Ulan adam amma giydirmiş’’demez diye iyice sokak ağzına bağladıkları da bir gerçek.

Ortaokul düzeyinde ki kompozisyonlara ise hiç girmiyorum. Onlar başlı başına bir yazı konusu.(Ama mizahi)

Merakıma gelince;

Gazeteciliğin ana kuralı haberi doğrulama unsurunun her defasında haberden nasıl böyle çırak çıkartıldığı ve basın etik kurulu adlı yapılanmanın bu duruma neden hiç aldırmadığı.

Ki bu kurul ilk toplantısında İşleyiş esaslarını ve amacını basın kuruluşları ile bu kuruluşlarda görev yapan gazetecilerin basın etik ilkelerine uyumunu değerlendirmek, kriterleri belirlemek vs. basına dair olumsuzluğun önlenmesinde katkıda bulunmak adına açıklamalar yapmışken.

Anlaşılan iş sadece kriterleri belirlemekle kalmıyor, takipte gerektiriyor.

Zurna da tam burada zırt diyor.

Amaaan ben de merak edecek şey buldum kendime.

Etik metik de ne ki?

Kim takar kim sallar?

Atarsın başlığı yazarsın yazıyı anlayan anlar, anlamayan anlamış gibi yapar.

Üslup mu?

O da ne ki?

 

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.