Ekonomik faaliyetler içinde önemine göre bir sıralama yapıldığında hiç şüphesiz üretim en başta gelir.
Üretim, sonsuz olan ihtiyaçları karşılamak için kıt mal ve hizmetlerin miktarını ya da faydalarını artırmaya yönelik çabalar olarak tanımlanır.
Üretim için satın alma yoluyla önce hammadde temini veya girdi, sonrasında iç pazara satış ve yurtdışına satış yani ihracat, gelir ve kâr dolayısıyla vergi derken, çıktı elde edilmesi süreciyle ekonomik faaliyetler devam eder.
Burada önemli faktörlerden birisi de işgören de dediğimiz bir başka girdi olan emektir…
Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu-TİSK, 2015’in ilk çeyreğinde verimliliğinyüzde 0.3, reel işgücü maliyetinin yüzde 10.9 arttığını, işgücü maliyetinde yıllık nominal artış hızının yüzde 14.6’ya çıktığını açıkladı.
TİSK tarafından, TÜİK’in açıkladığı 2015 yılının ilk çeyreğine ait imalat sanayi üretim ve istihdam verileri kullanılarak yapılan hesaplamalara göre, üretim ve istihdam düşüş yönünde değişmeye devam ediyor.
İşverenleri temsil eden TİSK’in açıklamasında, “Söz konusu dönemde verimlilik (işçi başına üretim) yüzde 0.3, buna karşılık reel (enflasyondan arındırılmış) işgücü maliyeti yüzde 10.9 gibi çok yüksek bir oranda arttı. Reel işgücü maliyeti üst üste 13 çeyrek dönemdir (39 aydır) yükseliyor. Verimlilik aynı kalırken reel işgücü maliyetinin büyük bir hızla artması sanayinin rekabet gücünü, ihracatı ve yatırımları olumsuz etkiliyor” deniyor.
TİSK, son 5 yılda verimliliğin yüzde 5, reel işgücü maliyetinin yüzde 23 yükseldiğini de dile getirdi.
Bu konuyla ilgili açıklama ise, “2010 yılının ilk çeyreğinden 2015’in aynı dönemine uzanan son 5 yılda da reel işgücü maliyeti, verimliliğe kıyasla yaklaşık 5 kat hızlı arttı. Reel işgücü maliyeti yüzde 22.8 yükselirken, verimlilik artışı yüzde 4.9’da kaldı. Üretim yüzde 31, istihdam yüzde 24,8 oranında yükseldi” şeklinde.
Verimlilik ve reel işgücü maliyeti arasındaki farkın yükselmesi, sanayi ürünlerimizin iç ve dış piyasalardaki rekabet gücünün kısıtlandığına işaret ediyor.
TİSK, rekabet gücünün ve istihdamın artırılması için, ücret-dışı işgücü maliyetinin, özellikle işletmeler üzerindeki SGK prim yükünün hafifletilip, OECD ortalamasına indirilmesinin yanı sıra, ücret artışlarında verimliliğin dikkate alınması gerekliliğine de dikkat çekiyor.
Bahsettiğimiz bu ücret-verimlilik dengesinin temelinde ödevler ve haklar ile bunların yerine getirilmesi yatıyor…
Evet, bir tarafta ücret verimlilik dengesi böyleyken bugün TÜİK tarafından Mart ayı işsizlik verileri açıklanacak ve yılın ilk çeyreğine ilişkin durumu göreceğiz. Bugün ayrıca Kalkınma Bakanlığı tarafından bu yılın 1. dönemi ile ilgili Toplam Sanayide Birim Ücret Endekside açıklanacak.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Web.tv
Nadir TÜLEK
Ücret-Verimlilik Dengesi
Ekonomik faaliyetler içinde önemine göre bir sıralama yapıldığında hiç şüphesiz üretim en başta gelir.
Üretim, sonsuz olan ihtiyaçları karşılamak için kıt mal ve hizmetlerin miktarını ya da faydalarını artırmaya yönelik çabalar olarak tanımlanır.
Üretim için satın alma yoluyla önce hammadde temini veya girdi, sonrasında iç pazara satış ve yurtdışına satış yani ihracat, gelir ve kâr dolayısıyla vergi derken, çıktı elde edilmesi süreciyle ekonomik faaliyetler devam eder.
Burada önemli faktörlerden birisi de işgören de dediğimiz bir başka girdi olan emektir…
Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu-TİSK, 2015’in ilk çeyreğinde verimliliğin yüzde 0.3, reel işgücü maliyetinin yüzde 10.9 arttığını, işgücü maliyetinde yıllık nominal artış hızının yüzde 14.6’ya çıktığını açıkladı.
TİSK tarafından, TÜİK’in açıkladığı 2015 yılının ilk çeyreğine ait imalat sanayi üretim ve istihdam verileri kullanılarak yapılan hesaplamalara göre, üretim ve istihdam düşüş yönünde değişmeye devam ediyor.
İşverenleri temsil eden TİSK’in açıklamasında, “Söz konusu dönemde verimlilik (işçi başına üretim) yüzde 0.3, buna karşılık reel (enflasyondan arındırılmış) işgücü maliyeti yüzde 10.9 gibi çok yüksek bir oranda arttı. Reel işgücü maliyeti üst üste 13 çeyrek dönemdir (39 aydır) yükseliyor. Verimlilik aynı kalırken reel işgücü maliyetinin büyük bir hızla artması sanayinin rekabet gücünü, ihracatı ve yatırımları olumsuz etkiliyor” deniyor.
TİSK, son 5 yılda verimliliğin yüzde 5, reel işgücü maliyetinin yüzde 23 yükseldiğini de dile getirdi.
Bu konuyla ilgili açıklama ise, “2010 yılının ilk çeyreğinden 2015’in aynı dönemine uzanan son 5 yılda da reel işgücü maliyeti, verimliliğe kıyasla yaklaşık 5 kat hızlı arttı. Reel işgücü maliyeti yüzde 22.8 yükselirken, verimlilik artışı yüzde 4.9’da kaldı. Üretim yüzde 31, istihdam yüzde 24,8 oranında yükseldi” şeklinde.
Verimlilik ve reel işgücü maliyeti arasındaki farkın yükselmesi, sanayi ürünlerimizin iç ve dış piyasalardaki rekabet gücünün kısıtlandığına işaret ediyor.
TİSK, rekabet gücünün ve istihdamın artırılması için, ücret-dışı işgücü maliyetinin, özellikle işletmeler üzerindeki SGK prim yükünün hafifletilip, OECD ortalamasına indirilmesinin yanı sıra, ücret artışlarında verimliliğin dikkate alınması gerekliliğine de dikkat çekiyor.
Bahsettiğimiz bu ücret-verimlilik dengesinin temelinde ödevler ve haklar ile bunların yerine getirilmesi yatıyor…
Evet, bir tarafta ücret verimlilik dengesi böyleyken bugün TÜİK tarafından Mart ayı işsizlik verileri açıklanacak ve yılın ilk çeyreğine ilişkin durumu göreceğiz. Bugün ayrıca Kalkınma Bakanlığı tarafından bu yılın 1. dönemi ile ilgili Toplam Sanayide Birim Ücret Endeksi de açıklanacak.