Türkiye'de kadın olmak birçok alanda zordur. Anaların kısmen dinlendiği, fakat eş ve kızların fikir olarak pek önemsenmediği bir ülkede yaşıyoruz. Yapı olarak ataerkil bir toplumundan gelip fikren ve ruhen bunu devam ettirme çoğunluğuna sahibiz. Yazı konumuz olarak ülkemizde kadın olmanın zorluklarını bir nebzede olsa vurgulamayı insan olarak kendime borç bilirim.
Basın ve medyada izleyip okuduğumuz bir haber yine içimizi burktu TRT Halk Müziği Sanatçısı Hatice Kaçmaz evlenme teklifini reddettiği Orhan M. tarafından parkta 15 yerinden bıçaklanarak öldürülmüş Hatice Kaçmaz önceki evliliğinden olan kızını üvey baba yanında büyütmemek için evlilik teklifini kabul etmeyince bu hunharca cinayete maruz kaldı. Erkeklerin reddedilmeyi hazım edemeyişi cinayete veya kadına şiddete dönüşmesi geçmişten günümüze devam eden bir hastalık halini almıştır. Daha yakın tarihimizde Münevver Karabulut cinayeti hafızamızda yerini korurken benzeri cinayetler toplumun duyarlı kesimine acı vermektedir üstelik bu tarz olayların adli boyutunda toplum vicdanını bir nebze olsun rahatlatacak kararların çıkmaması daha büyük yara açmaktadır Cem Garipoğlu acaba soyadı gibi bir garibin oğlu olsaydı aldığı ceza bugünkü gibi mi olurdu?
Her yıl ülkemizde işlenen töre cinayetleri artarak devam etmekte küçük yaşta zorla evlendirilmelerin mutsuz bir toplum yarattığını ve bu zorlamaların boşanma, intihar veya cinayetle sonlandığı binlerce örnek emniyet arşivlerinde mevcuttur.
Kadına Yönelik Şiddet ve Aile içi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye ilişkin
Avrupa Konseyi Sözleşmesi ışığında, yeni gelişmeler, ihtiyaçlar ve eksiklikler göz önünde bulundurularak, “Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Ulusal Eylem
Planı 2012-2015” hazırlanmıştır. Çok boyutlu bir toplumsal sorun olan kadına yönelik şiddeti ortadan kaldırmak, ancak toplumun tüm kesimlerinin ortak ve kararlı mücadelesi ve bütün bir yaklaşımla mümkündür.
Bu çalışmada, TC Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü’nün 2012 yılında hazırlamış olduğu, “Kadına Yönelik Şiddetle
Mücadele Ulusal Eylem Planı 2012-2015”in genel bir değerlendirilmesi yapılmıştır. Bu çalışmalardan ne kadar verim alınıp ne kadar fayda görüldüğünü bilemiyoruz Türkiye'de kadın sığınma evinden daha fazla genelev olması ise ayrı bir ayıptır Aile içi şiddet gören kadınların %64 orta yaş gurubunda bulunan kadınlardır. Kadın sığınma evine gelen kadınların %25 i lise mezunu %7 si üniversite mezunu %18 i ortaokul mezunu %50 si ilkokul ve okuma yazma bilmeyenlerden oluşmakta ortalama her üç kadından biri lise ve üniversite mezunu olmasına rağmen kadın sığınma evlerini tercih etmektedir. Ayrıca geri kalmış ülke kadınlarının seks işçisi olarak kullanıldığı garip bir dünyada yaşıyoruz Sovyetler Birliği’nin dağılmasının ardından 90’lı yıllarda ülkemize giriş yapan kadınların bu işi meslek edinerek ilk etapta özellikle Karadeniz bölgesinden başlayarak Marmara ve Ege bölgelerine yayılarak kendi ülke ekonomilerini büyük katkılar sağladıkları söylendi yıllarca kendi penceremizden baktığımızda ise birçok esnaf ve iş adamının iflası ve beraberinde getirdiği birçok aile parçalanması ve boşanmaları görüyoruz Sovyet kadınları gelip gittiler fakat çilekeş kadınlarımız yine burada yine bizlerle. Türkiye'de Kadın olmak zor arada şiir karaladığımız oluyor ben ve benim gibi şiir yazan erkekler şiirlerde hayal sınırlarını ve fantezilerini özgürce yazabiliyorlar. Çok kaliteli Bayan şairlerimiz var fakat erkeklerdeki özgürlük şair bayanlarımıza yazdıkları şiirlerde dahi yok yine baskı yine yanlış anlaşılma korkusu burada dahi büyük bir engel teşkil ediyor. Oysa Kadınlar özgürse, rahatsa, güvendeyse, mutluysa bu yansıma Aile ile başlayıp ülke genelinin her alanına yansıyacaktır. Huzurlu bir toplum istiyorsak Kadınların değerini bilelim Esen kalın...
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Web.tv
İsmet KOYUNCU
Türkiye'de kadın olmak zor
Türkiye'de kadın olmak birçok alanda zordur. Anaların kısmen dinlendiği, fakat eş ve kızların fikir olarak pek önemsenmediği bir ülkede yaşıyoruz. Yapı olarak ataerkil bir toplumundan gelip fikren ve ruhen bunu devam ettirme çoğunluğuna sahibiz. Yazı konumuz olarak ülkemizde kadın olmanın zorluklarını bir nebzede olsa vurgulamayı insan olarak kendime borç bilirim.
Basın ve medyada izleyip okuduğumuz bir haber yine içimizi burktu TRT Halk Müziği Sanatçısı Hatice Kaçmaz evlenme teklifini reddettiği Orhan M. tarafından parkta 15 yerinden bıçaklanarak öldürülmüş Hatice Kaçmaz önceki evliliğinden olan kızını üvey baba yanında büyütmemek için evlilik teklifini kabul etmeyince bu hunharca cinayete maruz kaldı. Erkeklerin reddedilmeyi hazım edemeyişi cinayete veya kadına şiddete dönüşmesi geçmişten günümüze devam eden bir hastalık halini almıştır. Daha yakın tarihimizde Münevver Karabulut cinayeti hafızamızda yerini korurken benzeri cinayetler toplumun duyarlı kesimine acı vermektedir üstelik bu tarz olayların adli boyutunda toplum vicdanını bir nebze olsun rahatlatacak kararların çıkmaması daha büyük yara açmaktadır Cem Garipoğlu acaba soyadı gibi bir garibin oğlu olsaydı aldığı ceza bugünkü gibi mi olurdu?
Her yıl ülkemizde işlenen töre cinayetleri artarak devam etmekte küçük yaşta zorla evlendirilmelerin mutsuz bir toplum yarattığını ve bu zorlamaların boşanma, intihar veya cinayetle sonlandığı binlerce örnek emniyet arşivlerinde mevcuttur.
Kadına Yönelik Şiddet ve Aile içi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye ilişkin
Avrupa Konseyi Sözleşmesi ışığında, yeni gelişmeler, ihtiyaçlar ve eksiklikler göz önünde bulundurularak, “Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Ulusal Eylem
Planı 2012-2015” hazırlanmıştır. Çok boyutlu bir toplumsal sorun olan kadına yönelik şiddeti ortadan kaldırmak, ancak toplumun tüm kesimlerinin ortak ve kararlı mücadelesi ve bütün bir yaklaşımla mümkündür.
Bu çalışmada, TC Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü’nün 2012 yılında hazırlamış olduğu, “Kadına Yönelik Şiddetle
Mücadele Ulusal Eylem Planı 2012-2015”in genel bir değerlendirilmesi yapılmıştır. Bu çalışmalardan ne kadar verim alınıp ne kadar fayda görüldüğünü bilemiyoruz Türkiye'de kadın sığınma evinden daha fazla genelev olması ise ayrı bir ayıptır Aile içi şiddet gören kadınların %64 orta yaş gurubunda bulunan kadınlardır. Kadın sığınma evine gelen kadınların %25 i lise mezunu %7 si üniversite mezunu %18 i ortaokul mezunu %50 si ilkokul ve okuma yazma bilmeyenlerden oluşmakta ortalama her üç kadından biri lise ve üniversite mezunu olmasına rağmen kadın sığınma evlerini tercih etmektedir. Ayrıca geri kalmış ülke kadınlarının seks işçisi olarak kullanıldığı garip bir dünyada yaşıyoruz Sovyetler Birliği’nin dağılmasının ardından 90’lı yıllarda ülkemize giriş yapan kadınların bu işi meslek edinerek ilk etapta özellikle Karadeniz bölgesinden başlayarak Marmara ve Ege bölgelerine yayılarak kendi ülke ekonomilerini büyük katkılar sağladıkları söylendi yıllarca kendi penceremizden baktığımızda ise birçok esnaf ve iş adamının iflası ve beraberinde getirdiği birçok aile parçalanması ve boşanmaları görüyoruz Sovyet kadınları gelip gittiler fakat çilekeş kadınlarımız yine burada yine bizlerle. Türkiye'de Kadın olmak zor arada şiir karaladığımız oluyor ben ve benim gibi şiir yazan erkekler şiirlerde hayal sınırlarını ve fantezilerini özgürce yazabiliyorlar. Çok kaliteli Bayan şairlerimiz var fakat erkeklerdeki özgürlük şair bayanlarımıza yazdıkları şiirlerde dahi yok yine baskı yine yanlış anlaşılma korkusu burada dahi büyük bir engel teşkil ediyor. Oysa Kadınlar özgürse, rahatsa, güvendeyse, mutluysa bu yansıma Aile ile başlayıp ülke genelinin her alanına yansıyacaktır. Huzurlu bir toplum istiyorsak Kadınların değerini bilelim Esen kalın...