Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Türk olmayanlar giderse…

Yazının Giriş Tarihi: 13.09.2015 00:24
Yazının Güncellenme Tarihi: 13.09.2015 00:24


 

Medyanın iyice kirlenip açıkça taraf olması sebebiyle ekranlardan uzaklaştığımı açıkça her ortamda söylüyorum. Bunun aksine kafamızı film izleyip dağıtmak isteyince bilgisayarımızdan tercih ettiğimiz filmi reklamsız izleyebiliyoruz. Bu sebeple sosyal paylaşım siteleri de kullanım olarak ilgi alanımıza girmiş durumda. Hızlı ve etkili kullanılan paylaşım siteleri facebook, twitter gibi yüksek kullanıcı sayısı ile dünya gündemi takip edilebiliyor. Üstelik sansür ve engelleme bir hayli zor. Facebook paylaşım sitesinden arkadaşımız olan Zerrin Vural hanımefendi sayfasını en etkili kullanan bir arkadaşımız. PTT'den emekli olan Zerrin Hanım dünya ve ülke gündemini yakından takip ederek kendi yorumunu ortaya koyabilen bir Cumhuriyet kadını ve kendisini beğeni ile takip ediyorum. Geçtiğimiz akşam sayfasında paylaştığı bir yazı Zerrin Hanım’ı bir hayli duygusallaştırmış ve yine kendi yorumunu eklediği yazıyı okuyunca hak verdim ve bu yazıyı okurlarımızla paylaşmak ihtiyacı hissettim. Yazıyı kaleme alan kişi Volkan Doğan Kayıkçı gerçekten hassas ve ince bir düşünce ile fikirlerini ortaya koymuş…

“Hayalimizde olan ülkemiz, ötekisi olmayan Türkiye'dir. Şehit asker ve polislerin vicdanımızı sızlattığı kahreden terör saldırıları ve batı illerimizde  Kürt vatandaşlarımıza bilinçsizce yapılan saldırılar asla kabul edilemez bu vatandaşlarımız terörden kaçıp göç eden insanca yaşamak adına çoluğu çocuğu ile göç etmiş vatandaşlarımız değiller mi? Türkiye'nin hassas dengeleri kaşınarak kaos yaratmak isteyenlere asla prim verilmemelidir bizlerin gideceği başka bir ülke yoktur insan gibi atalarımızın bize bıraktığı bu cennet vatanda huzur, barış ve refah içinde yaşamamız gerekir.

Türk olmayanlar gitse keşke diyorum kendi kendime… Önce Ermeniler beğenmiyorlarsa terk etsinler ama Balyan Ailesini ve yaptıkları Çırağan Sarayı, Dolmabahçe Sarayı, Kuleli Askeri Mektebi, Selimiye Kışlası, Gümüşsuyu Askeri Hastanesi, Malta Köşkü ve Bezmiálem Valide Sultan Cami, Ortaköy Cami, Hamidiye Cami, Pertevniyal Valide Sultan Cami ve daha nice dünyanın hayranlıkla izlediği mimarilerini de alsınlar giderken…

Ve Ermeniler giderken kesinlikle Adile Naşit’i götürsünler istiyorum… Onno Tunç’u, usta Ara Güler’i, Ayhan Işık’ı da alsınlar. Cem Karaca da şarkılarını alıp gitmeli ki tam olsun. BİZ den başkası kalmasın…Tiyatronun kurucusu Agop Vartiyan’ı (Güllü Agop) ve ilk opera topluluğunu kuran, ilk operetimiz Dikran Çuhacıyan’ı unutmasınlar. Ermeniler hepsini alıp gitseler keşke diyorum.

Bizim bir tanemiz dünyaya bedeldir… Sadece BİZ'ler kalalım.

Rumlar da gitsin istiyorum. Giderken mutlaka o güzel cumbalı ahşap evleri, hayranlıkla izlediğimiz, hiçbirimizin estetikten anlayabilip köyümüzde falan yapmayı bile denemediği, şehirlilerin ise ‘Ah bir tane satın alabilsek’ diye hayal ettiği Rum taş evlerini ve Arnavut kaldırımlarını da götürsünler istiyorum. Koca Mimar Sinan’ı… Ve Selanik türküsünü, o güzel Rum meyhanelerini ve hep içtiğimiz rakıyı da alıp gitmeliler. Kim neyi varsa alsın da gitsin.

Kürtler Yaşar Kemal’i, Ahmed Arif’i, İsmet İnönü’yü, Bülent Ecevit’i, halayları, halk oyunlarını, ağıtlarını, şarkılarını… Deniz Gezmiş’i, Yılmaz Güney’i, Ahmet Kaya’yı, Erol Taş’ı ve Teoman’ı… Ne bileyim işte bütün profesörlerini, öğretmenlerini, kara cahilini vs. alıp da gitmeli.

Araplar Battal Gazi’yi, kebaplarını ve tavlalarını…

Bulgarlar şarkılarını türkülerini, ‘Ayletme beni’yi, ‘Arda boyları’nı, damat halayını, şarkıcı Ciguli’yi, ve akıtmalarını, börek çöreklerini, tatlı bozalarını, taklitleri yapılan komik aksanlarını, Naim Süleymanoğlu’nu ve Sabahattin Ali’yi alıp da gitmeli.

Çerkesler de terk etmeli burayı… Ama terk ederken Yeşilçam’dan Türkan Şoray’ı, Türk edebiyatının içinden ise Ömer Seyfettin’i çekip alsınlar istiyorum. Nazım Hikmet Ran ve isterlerse Çerkes Etem’i de götürsünler giderken…

Lazlar fıkralarını, takalarını, horonu, hamsiyi, muhlamayı ve Topal Osman’ı hatta Kazım Koyuncu’yu… Süryaniler ise kaburga dolmalarını, içli köftelerini, şaraplarını, Coşkun Sabah’ı ve Anılar şarkısını da alabilmeli giderken mesela…

Romanlar çingeneler toplasın sazlarını, çadırlarını, Neşet Ertaş’ı ve türkülerini de götürsünler istiyorum giderken.

Aynı ırkımız, dilimiz ve dinimizle bir tek BİZ kalalım istiyorum.

Sonra birbirimize bakalım uzun uzun… Ve soralım istiyorum; ‘BİZ kimiz?’ diye…”

Volkan Doğan Kayıkçı'ya teşekkür ediyoruz.

Esen kalın…

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.