Bazen yolumuzun üstendeki yerleri, bazen se biraz yoldan çıkarak farklı rotalarda yeni yerleri birlikte ve yeniden sizlerle keşfedeceğiz. İlk durağımız Τρίγλια, Triglia, Trilye…
Mudanya'nın yanı başındaki Zeytinbağı yada eski adı ile Trilye. Mudanya, Mütareke Binası ve eski Rum Mahallesi ile çok daha fazla bilinen bir yer, ama 10 dakika mesafedeki Trilye, tam anlamıyla korunmuş köyü, zeytinleri, tarihi yerleri ve tertemiz havası ile özellikle günübirlik geziler için bire bir.
Trilye, Güney Marmara'da küçücük bir belde. Deniz kokusu burnumuzda, zeytin ağaçları arasından Mudanya'ya varıyoruz.
Mudanya'nın dar sokaklarında ve cumbalı evlerin arasında kısa bir tur attıktan sonra esas istikametimiz Trilye'ye doğru yola koyuluyoruz. Yol biraz keskin virajlı olduğu için dikkat etmek gerekiyor. Kısa bir yolculuktan sonra kırmızı kiremitleri hemen göze çarpan Trilye'ye varıyoruz.
Trilye’nin ismi ile ilgili de değişik rivayetler mevcut. Birincisi, Hristiyan din adamları İznik’te toplanmış ve İznik Konsili adı verilen olayda başpiskoposla, üç rahip ters düşünce, bu üç rahip aforoz edilmiş ve Trilye’ye gelmişler. Bu üç papazdan sonra (Tri, üç demek ve ilya da papaz demekmiş), bu yörenin adı Trilya olmuş. Diğer bir rivayet ise, Trilye Latince’de "barbun balığı" demekmiş. Bu bölgede de barbun balığının çok çıkması üzerine, bu yörenin adı Trilye olmuş. Birçok yerde bölgenin adı Trilye olarak geçse de, 1963’te “Tirilye” adı kaldırılarak yerine "Zeytinbağı" adı verildi. 2011’de ise Zeytinbağı ismi kaldırıldı ve beldenin ismi tekrar “Tirilye” oldu..
Trilye’de uzun yıllar Rumların yaşamasından ötürü Rum mimarisi hakim ve bu sebeple Trilye Yunan kasabalarını anımsatıyor. Aya Todori Kilisesi’ne bir kubbe eklenerek camiye çevrilmiş ve adı Fatih Cami olmuş. Şu an cami olarak hizmet vermeye devam ediyor. Bu kilisenin haricinde Trilye’de Kemerli Kilise, diğer bir adıyla Resimli Kilise var. Bu kilise tarihte duvarlarına resim yapılan ilk kilise olması özelliğiyle büyük bir önem taşısa da bakımsızlığı karşısında insan hayrete düşüyor. Duvarları yıkılmış, içeri girmenin mümkün olmadığı harabe halinde bir kilise. Keşke tarihi açıdan bu kadar önemli olan kilise korunsaymış. Trilye’nin en görkemli yapısı ise Taş Mektep. Sultan Abdulmecit zamanında Batılılaşmayı hedefleyen reformlar sürecinde modernleşme adına ülkenin bir çok yerine okullar yapılmış. Bu okullardan birisi de burası. Bu görkemli bina da maalesef kullanılamaz durumda. Avrupa’da olsa çok güzel bir şekilde restore edilip, turizm amacıyla kullanılabilinirdi.
Trilye’de yapılabilecek şeyler arasında, bu şirin eski Rum köyünde bol bol fotoğraf çekmek, sahilde yer alan balık restoranlarından gözünüze kestirdiğiniz yerde rakı-balık keyfi yapmak, deniz manzaralı bol esintili banklarda oturup manzara izlemek ve kitap okumak ve son olarak tepede yer alan Çamlı Kahve’de günün yorgunluğunu atmak için bir kahve içmek sayılabilinir. Çamlı Kahve’de otururken, havanın güzelliği sizi aldatmasın, tepede yer aldığı için püfür püfür esen rüzgarında, denizin kokusunu içinize çekip huzur bulacaksınız. Dönüşte ise Trilye hatırası olarak zeytin ve zeytinyağı almayı sakın unutmayın. En kısa zamanda rotanızı buraya çevirin, Trilye’yi görmek için yoldan çıkın…
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Elif ERTAMAN
Τρίγλια, Triglia, Trilye…
Bazen yolumuzun üstendeki yerleri, bazen se biraz yoldan çıkarak farklı rotalarda yeni yerleri birlikte ve yeniden sizlerle keşfedeceğiz. İlk durağımız Τρίγλια, Triglia, Trilye…
Mudanya'nın yanı başındaki Zeytinbağı yada eski adı ile Trilye. Mudanya, Mütareke Binası ve eski Rum Mahallesi ile çok daha fazla bilinen bir yer, ama 10 dakika mesafedeki Trilye, tam anlamıyla korunmuş köyü, zeytinleri, tarihi yerleri ve tertemiz havası ile özellikle günübirlik geziler için bire bir.
Trilye, Güney Marmara'da küçücük bir belde. Deniz kokusu burnumuzda, zeytin ağaçları arasından Mudanya'ya varıyoruz.
Mudanya'nın dar sokaklarında ve cumbalı evlerin arasında kısa bir tur attıktan sonra esas istikametimiz Trilye'ye doğru yola koyuluyoruz. Yol biraz keskin virajlı olduğu için dikkat etmek gerekiyor. Kısa bir yolculuktan sonra kırmızı kiremitleri hemen göze çarpan Trilye'ye varıyoruz.
Trilye’nin ismi ile ilgili de değişik rivayetler mevcut. Birincisi, Hristiyan din adamları İznik’te toplanmış ve İznik Konsili adı verilen olayda başpiskoposla, üç rahip ters düşünce, bu üç rahip aforoz edilmiş ve Trilye’ye gelmişler. Bu üç papazdan sonra (Tri, üç demek ve ilya da papaz demekmiş), bu yörenin adı Trilya olmuş. Diğer bir rivayet ise, Trilye Latince’de "barbun balığı" demekmiş. Bu bölgede de barbun balığının çok çıkması üzerine, bu yörenin adı Trilye olmuş. Birçok yerde bölgenin adı Trilye olarak geçse de, 1963’te “Tirilye” adı kaldırılarak yerine "Zeytinbağı" adı verildi. 2011’de ise Zeytinbağı ismi kaldırıldı ve beldenin ismi tekrar “Tirilye” oldu..
Trilye’de uzun yıllar Rumların yaşamasından ötürü Rum mimarisi hakim ve bu sebeple Trilye Yunan kasabalarını anımsatıyor. Aya Todori Kilisesi’ne bir kubbe eklenerek camiye çevrilmiş ve adı Fatih Cami olmuş. Şu an cami olarak hizmet vermeye devam ediyor. Bu kilisenin haricinde Trilye’de Kemerli Kilise, diğer bir adıyla Resimli Kilise var. Bu kilise tarihte duvarlarına resim yapılan ilk kilise olması özelliğiyle büyük bir önem taşısa da bakımsızlığı karşısında insan hayrete düşüyor. Duvarları yıkılmış, içeri girmenin mümkün olmadığı harabe halinde bir kilise. Keşke tarihi açıdan bu kadar önemli olan kilise korunsaymış. Trilye’nin en görkemli yapısı ise Taş Mektep. Sultan Abdulmecit zamanında Batılılaşmayı hedefleyen reformlar sürecinde modernleşme adına ülkenin bir çok yerine okullar yapılmış. Bu okullardan birisi de burası. Bu görkemli bina da maalesef kullanılamaz durumda. Avrupa’da olsa çok güzel bir şekilde restore edilip, turizm amacıyla kullanılabilinirdi.
Trilye’de yapılabilecek şeyler arasında, bu şirin eski Rum köyünde bol bol fotoğraf çekmek, sahilde yer alan balık restoranlarından gözünüze kestirdiğiniz yerde rakı-balık keyfi yapmak, deniz manzaralı bol esintili banklarda oturup manzara izlemek ve kitap okumak ve son olarak tepede yer alan Çamlı Kahve’de günün yorgunluğunu atmak için bir kahve içmek sayılabilinir. Çamlı Kahve’de otururken, havanın güzelliği sizi aldatmasın, tepede yer aldığı için püfür püfür esen rüzgarında, denizin kokusunu içinize çekip huzur bulacaksınız. Dönüşte ise Trilye hatırası olarak zeytin ve zeytinyağı almayı sakın unutmayın. En kısa zamanda rotanızı buraya çevirin, Trilye’yi görmek için yoldan çıkın…