Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

'İSG uzmanları, savcı korkusundan çok tehlikeli işyerlerinde çalışmak istemiyor'

İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürü Kasım Özer, çok tehlikeli işyerlerinde iş güvenliği uzmanı bulundurmanın zorunlu olacağı 1 Ocak tarihi öncesinde, kendilerini sıkıntıya sokan asıl problemin 'savcı' korkusundan uzmanların...

Haber Giriş Tarihi: 22.11.2013 10:26
Haber Güncellenme Tarihi: 22.11.2013 10:26
Kaynak: Haber Merkezi
https://www.bursahaber.com/
'İSG uzmanları, savcı korkusundan çok tehlikeli işyerlerinde çalışmak istemiyor'
İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürü Kasım Özer, çok tehlikeli işyerlerinde iş güvenliği uzmanı bulundurmanın zorunlu olacağı 1 Ocak tarihi öncesinde, kendilerini sıkıntıya sokan asıl problemin 'savcı' korkusundan uzmanların çok tehlikeli işyerlerinde çalışmak istememesi olduğunu söyledi.
Uzman sayısının kendileri için çok problem olmadığını kaydeden Özer, “Burada asıl problem, bizi sıkıntıya sokan çok tehlikeli sınıftaki işyerlerinde kimse görev yapmak istemiyor. Maden, inşaat, tersane, gibi üretimin fazla olup ta iş kazalarının fazla olduğu yerlerde bir Allah’ın kulu görev yapmak istemiyor. Çünkü, ‘ben burada görev yaptığım da, bir kaza olursa savcı beni içeri atar’ korkusu var.” dedi.

İş sağlığı ve güvenliği (İSG) uzmanlarının yaşadığı korkunun altını çizen Özer, gerçekten de bazı savcıların ‘kolaydan bir adam bulduk suçlanacak’ anlayışında olabildiğini kaydetti. İSG uzmanının görevini yerine getirdikten sonra içinin rahat olması gerektiğini vurgulayan Özer, “Hukuk çerçevesinde dünyanın her yerinde birinci derecede sorumlu işverendir.” değerlendirmesinde bulundu.

Genel Müdür Kasım Özer, iş sağlığı ve güvenliği konusunda ne kadar yol alındığını, eksiklikleri ve bundan sonra yapılacakları Cihan Haber Ajansı’na (Cihan) değerlendirdi. İş kazaları konusunda işverenlerden dert yanan Özer, inşaatlardaki vurdumduymazlığa işaret etti. İnşaatlarda ihmalin büyük seviyelerde olduğunu aktaran Özer, 6 ayda bir, bir işçinin hayatını kaybettiği inşaatlar var olduğuna dikkat çekti. Özer, yine inşaat kazalarında sağlık raporlarının da öneminin altını çizip, işçilere muayene yapılmadan rapor verildiğini, işyeri hekimlerinin öneminin de burada ortaya çıktığını bildirdi.

"İLK DEFA BİR KANUNU TANITMAK İÇİN 81 İLDE KAMPANYA YAPILDI"

İSG konusunda eksiklikleri giderebilmek için Bakanlık olarak programlar, konferanslar, seminerler yaptıklarını belirten Özer, katılımın azlığından şikayet etti. Özer, “Devlet vatandaşının ayağına gidiyor; il il dolaştık, Türkiye’de ilk defa bir kamu kurumu kanunu tanıtmak için 81 ilde kampanya yaptı. Cumhuriyet tarihinde yok böyle bir şey. Bizim kampanya bittikten sonra şimdi bizim illerden talepler geliyor; ‘Ya bir gelseniz de bize kanunu anlatsanız’. Bir; biz bu kanunu anlattık, siz gelmediniz toplantılara. İki; ben şimdi her talep edenin ayağına gidecek kadar sayıda elemana sahip değilim. Üç; neden ben gidiyorum bu kanunu anlatmaya? senin uzmanın yok mu? Açıp kanunu okuyun, biter. Her işyerinde gidip kanunu anlatamam. Her ile gidip tekrar tekrar böyle bir şey yok. Yapacağımız iş, uzman tayin edeceğiz. İşte işyeri uzmanın, işyeri hekimin esprisi bu. Şunu söylerseniz yaparım; ‘ya bizim işyeri uzmanımızı eğitin’. Türkiye’yi 7 bölgeye ayırırız ya da 10 bölgeye, herkes oraya elemanını gönderir. Orada bir gün eğitim veririz. Bunu yaparız ama bunu yaptığımız zaman göreceğiz, oraya da kimse gelmeyecek.” diye konuştu.

"ARALIK VE ŞUBAT'TA YAPILACAK SINAVLARDAN 10 BİN A-B SINIFI UZMAN BEKLİYORUZ"

Bugün Türkiye’nin bin tane Ortak Sağlık ve Güvenlik Birimi’nin (OSGB) olduğunu kaydeden Özer, bu birimlerin hemen hemen her ile hizmet götürdüğünü, sadece 3-5 ilde olmadığını belirterek, buralara da komşu ilin gittiğini söyledi. Şuanda hizmet alması gereken 30 bin tane işyerinin olduğunu ifade eden Özer, her OSGB’ye 30 işyerinin düştüğünü dile getirdi. Özer, A sınıfı ve B sınıfı olan yani çok tehlikeli ve tehlikeli işyerinin de 6 bin tane olduğunu, bin 500 tane de uzman olduğunu kaydederek, uzman başına 4 işyeri düştüğünü bildirdi. 21 Aralık’ta bir sınav daha yapılacağını hatırlatan Özer, 10 binin üzerinde B yada A sınıfı belge almak için başvuruda bulunan olduğunu belirterek, bu sınavdan da 5 bin kişi beklediklerini kaydetti. Yine bir de Şubat’ta bir sınav düşündüklerini anlatan Özer, 5 bin de Şubat’ta olması halinde 1 Mart itibari ile 10 bin tane A ve B sınıfı uzmanın hazır olacağını dile getirdi.

"180 BİN İŞYERİNDEN 18 BİNİ SÖZLEŞME YAPSIN EPEY YOL ALDIK DİYECEĞİM"

‘Kişi başı 7-8 TL’ye hizmet vermeye hazırım’ diyen OSGB’lerin olduğunu vurgulayan Özer, “El insaf etsinler artık. Eğer İSG’ler çok önemliyse mali yönden hakları da verilmelidir. Asıl problem çok tehlikeli sınıfında bulunan işyerlerinde. Sene sonuna kadar 180 binin 18 bin tanesi sözleşme yapsın, biz Türkiye’de iş sağlığı güvenliği konusunda epeyce yol aldık diyeceğim. 2014 yılı sonu itibariyle. Çünkü 33 seneden beri yükümlülüğü olan 30 binde ancak 10 bine gelmişiz. 2014 sonunda 180 bin tanesinden eğer 18 bin tanesi sözleşme yaparsa ben diyeceğim ki ‘biz epey yol aldık.” değerlendirmesinde bulundu.

"BİR ALLAH’IN KULU, ÇOK TEHLİKELİ SINIFTAKİ İŞYERLERİNDE ÇALIŞMAK İSTEMİYOR"

Uzman sayısının kendileri için çok problem olmadığını bildiren Genel Müdür Özer, asıl problemlerini paylaştı. Özer, şu ifadeleri kullandı: “Burada asıl problem, bizi sıkıntıya sokan çok tehlikeli sınıftaki işyerlerinde kimse görev yapmak istemiyor. Bütün sıkıntı bu. Yani ‘A sınıfı uzman bulamıyorum’ mazeretini ben kabul etmiyorum. Ben onlara bulurum A sınıfı uzman. Ama görev yapmak istemiyor, onun çözümünü bulamıyorum ben. Diyor ki; ‘ben bu işyerinde yapamam’. Maden, inşaat, tersane, gibi üretimin fazla olup ta iş kazalarının fazla olduğu yerlerde bir Allah’ın kulu görev yapmak istemiyor. Çünkü diyor ki; ‘Ben burada görev yaptığım da, bir kaza olursa savcı beni içeri atar’ kanunda diyor ki; ‘bir iş kazası meydana geldiğinde işyeri uzmanının sorumluluğu varsa tamam, savcı bunu göz önünde bulundurur ve beni içeri atar.’ Hakkaten de savcılar yapıyor bunu. Halbuki yok öyle bir şey. İş güvenliği uzmanının kusuru nasıl tespit edilir? Bu adam o işyerine gitmiş mi, noksanları tespit etmiş mi? Evet etmiş, defterine yazmış mı yazmış, tamam bitti. Bu adam daha kusurlu sayılamaz. Çünkü görevini yapmış adam.
Hem uzmanlar suçlanacakmışım korkusuyla çalışmıyor hem de savcılar; ‘kolaydan bir adam bulduk suçlanacak’ böyle bir şey olamaz. Hukuk çerçevesinde dünyanın her yerinde birinci derecede sorumlu işverendir.”

İşverenlerin işyeri uzmanı konusundaki tutumuna tepki gösteren Özer, her çalışanın yaptığı iş ile ilgili eğitim alma zorunluluğu karşısında işverenlerin ‘ne eğitimi, eğitimi ne yapacaklar?’ gibi sorularla İSG uzmanının karşılarına çıktıklarını söyledi. Özer, “İşte bu ‘niye’ bizim elimizi kolumuzu bağlıyor. Elin adamı yüz binde 1’e indirmiş iş kazasını, biz yüz binde 6.2’deyiz. Burada bir tuhaflık yok mu? Var. Bu tuhaflığın sebebi, niye, ne olacak, olmasa ne olurlardan kaynaklanıyor. Bu soruları sormasalar; ‘tamam, uygun, doğrudur’ desek, inanın bu yüz binde 6’yı yüz binde 1’e indiririz. Bu ulaşılması mümkün olmayan bir hedef değil. Yüzde 98’i önlenebilir diyorsak, o zaman önleyebiliriz.” şeklinde konuştu.

"TEDBİRİ AL TAKDİRİ ALLAH'A BIRAK"

‘Bana bir şey olmaz yada biz hep böyle çalışıyoruz’ mazeretini ortadan kaldırmak için çalıştıklarını vurgulayan Özer, “Tedbiri al, takdiri ondan sonra Allah’a bırak. Tedbiri almadan Allah’a bıraktığımız zaman biz burada suçlu oluyoruz.” uyarısında bulundu. Yine ‘İş güvenliği çok maliyet getiriyor’ yönündeki çıkışlara da tepki gösteren Özer, sözlerini şöyle sürdürdü: “Hayır hiç maliyet getirmiyor. Benim işverenlere en fazla serzenişim bu. 2 tane kalası çapraz yapıp asansör boşluğunun kapısının önüne çakmak maliyet midir? Allah’tan korksunlar. Ya da kat boşluklarına 2 tane kalas atmak maliyet midir? Ya var zaten bu malzemeler inşaatlarda. Yani ekstra para verip almayacaklar. Ama bir adam düşüp ölecek, milyarlarca tazminata mal olacak. Yetim kalan çocuklar, dul kalan karısı veya gözü yaşlı anası, babası bunlar ne yapacak? Bunu hangi parayla ödeyeceğiz?”

2012 yılında Türkiye’nin görünür görünmez iş kazası maliyetinin 10 milyar TL olduğuna dikkat çeken Özer, özellikle inşaat sektöründeki kaza oranının çok yüksekliğini gözler önüne serdi. Özer, Türkiye’de son 5 yılda iş kazası oranı yüz binde 23 iken, Avrupa ülkelerinde bu rakamın yüz binde 7’lerde olduğunu belirti.

"2014 YILI 2013'TEN DAHA VERİMLİ GEÇECEK"

Karamsar tablonun yanı sıra bir de madalyonunu diğer tarafı olduğunu aktaran Özer, Türkiye’de şuanda 3 kişiden bir tanesinin sohbet konusunun iş sağlığı güvenliği olduğuna işaret etti. Kanun yayınlanmasından itibaren iş sağlığı ve güvenliğinin büyük harflerle yazılmaya başlandığının altını çizen Özer, sosyal tarafların; işçi-işveren sendikalarının, memur sendikalarının ve sivil toplum örgütlerinin bu konuya el attığını vurguladı. Özer, üniversite hocalarının bile iş güvenliği konusuna merak sardığını, üniversitelerin ders vermeye başladığına dikkat çekti. 2014 yılında bir yığın plan ve projelerinin olduğunun altını çizen Özer, Hakkari’ye kadar, Kars’a kadar işyerlerine ulaşacak planlamalarının olduğunu ifade etti. Özer, 2014’ün 2013’ten daha verimli olacağını kaydetti.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.