Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Toryumu ve Prof. Arık’ı unutma

Yazının Giriş Tarihi: 23.05.2018 00:05
Yazının Güncellenme Tarihi: 23.05.2018 00:05

30 Kasım 2007’de kaybettik onları… Atlasjet uçağı Isparta yakınlarında düştü ve kurtulan olmadı…

Uçakta 6 çok önemli bilim insanı vardı…

Boğaziçi Üniversitesi’nden Prof. Dr. Engin Arık, Araştırma görevlisi Özgen Berkol Doğan, Yüksek lisans öğrencisi Engin Abat ile Doğuş Üniversitesi’nden; Prof. Dr. Şenel Fatma Boydağ, Doç. Dr. İskender Hikmet ve Araştırma görevlisi Mustafa Fidan.

Prof. Dr. Engin Arık, Devlet Planlama Teşkilatı tarafından desteklenen “Türk Hızlandırıcı Merkezi Teknik Tasarımı ve Test Laboratuvarları” projesinde görevliydi… Nükleer fizikçi olarak Türkiye’nin geleceğinde çok büyük atılımlara imza atacaktı… Olmadı…  

Bu projede, Ankara, Gazi, Boğaziçi, İstanbul, Uludağ, Erciyes, Niğde, Dumlupınar ve Süleyman Demirel Üniversitelerinden 25 öğretim üyesi ile toplam 75 araştırmacının yer aldığını biliyoruz… Uludağ Üniversitesi uzman araştırmacıları acaba şu anda ne yapıyor? Hızlandırıcı konusu halen gündemde mi?

İstanbul’da, 14 Ekim 1948′de doğan Prof. Dr. Arık, İstanbul Üniversitesi Fizik-Matematik bölümünden 1969 yılında mezun olduktan sonra Pittsburgh Üniversitesinde fizik alanında doktora yaptı. Londra Üniversitesinde 1976-1979 yılları arasında araştırma görevlisi olarak çalışan Arık, 1979 yılında Boğaziçi Üniversitesi Fizik bölümüne geçti. Arık, 1983 yılında Boğaziçi Üniversitesinden ayrılarak 2 yıl Control Data firmasında uzman olarak çalıştı.

Viyana Üniversitesinde 1997-2000 yılları arasında görev alan Arık, 1985 yılından bu yana Boğaziçi Üniversitesi Fizik Bölümünde Öğretim Üyesi olarak görev yapıyordu.

Engin Arık, ”Deneysel Yüksek Enerji Fiziği” alanında yaptığı çalışmalarla 1981 yılında doçent, 1988 yılında profesör oldu.

Kaybettiklerimizin hepsi fizikçiydi, Prof. Arık, nükleer enerjinin temelini oluşturan parçacık fiziği konusunda dünya çapında bir isimdi. Sayın Arık, Türkiye’de bulunan toryumu, petrole alternatif enerji kaynağı olarak gösteriyordu. Haklıydı, hem de dibine kadar…

Toryum, işlem sonrası saflaştırıldığında çelik görünümünde bir element haline geliyor. Toryum, toprakta toryum oksit halinde bulunuyor. Dünya rezervlerinin yarıdan fazlası da Batı Anadolu’da bulunuyor. Eskişehir, Sivrihisar, Beypazarı ve Kızılcaören yöreleri toryum kaynıyor… (Bu bölgelerde arazi satışlarına izin verilmemeli)

Avustralya’da 300 bin ton, Hindistan’da 290 bin ton, Norveç’te 170 bin ton, ABD’de 160 bin ton, Kanada’da 100 bin ton, Güney Afrika’da 35 bin ton, Brezilya’da 16 bin ton toryum var.

Türkiye’de ise 800 bin ton toryum tespit edilmiş durumda

Toryum 21. yüzyılın en stratejik maddesi olacak kesin… Çünkü yeni tip reaktörlerde yakıt olarak kullanılacak. Eğer biz toryum ile elektrik enerjisi üretebilmek olanağına kavuşursak, bu trilyonlarca varil petrole eş değerde bir enerji kaynağı olarak Türkiye’yi yıldız ülke haline getirecek…

Yeni tip reaktörlerden söz edecek olursak; Yer kabuğunun yaklaşık 40 metre altında, kurşun bir koruyucunun içinde bulunacak toryum. Bu koruyucuya dışarıdan, hızlı protonlar gönderiyorsunuz. Bu protonlar kurşundan nötron üretiyor. Bu nötronlar da gidip toryumla birleşerek enerji üretiyor.

Kesinlikle patlama tehlikesi yok. Radyoaktif kalıntı miktarı az… Bu da nötronlarla yok edilebiliyor. Reaktörün fişini çektiğinizde her türlü işlem duruyor. Doğa kirlenmiyor…

İşte sevgili hocamız Arık, bu reaktörün peşindeydi… Dünyanın gözü de maalesef şimdi Türkiye’deki madenlerde…

Büyük bir servetin üzerinde oturuyoruz

Türkiye’nin elindeki toryum sonsuza kadar yeter!

Bir fizikçi seçilmeli, desteklenmeli

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.