Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Toprak elden gidiyor

Yazının Giriş Tarihi: 29.07.2016 00:05
Yazının Güncellenme Tarihi: 29.07.2016 00:05

Atalarımız geçmişte bir karış vatan toprağını korumak için; canlarını, mallarını, geleceklerini kısacası her şeylerini tereddüt etmeden feda etmişler ve bizlere bu güzel vatanı bırakmışlardır. Bize emanet edilen bu vatan toprağını koruyabiliyor muyuz?

İç ve dış düşmanlara karşı elbette ki koruyoruz ve her zaman koruyacağız.

Peki, erozyona karşı veya kimyasal kirlenmelere karşı acaba ne kadar koruyabiliyoruz?

Aşık Veysel’in “Benim sadık yarim kara topraktır” dediği ve tüm yeşil örtüleri, insan ve hayvanların gıda gereksinimlerini cömertçe karşılayan topraklarımızın zehirlenmemesi bir başka deyişle verimliliğinin yok edilmesini önlemek için acaba ne kadar çaba sarf ediyoruz veya sarf etmeliyiz?

Bunun yanıtını her halde kolay veremeyiz.

Ülkemizin nüfusu 80 milyona dayandı ve giderek artıyor. Dolayısı ile gıda ihtiyacımız da o oranda artmakta. Fakat ne yazık ki bilinçsiz ve duyarsız bir takım uygulamalar sonucunda topraklarımız günden güne kirleniyor, zehirleniyor ve kullanılamaz hale geliyor. Bunun ileride ülke olarak başımıza nasıl bir felaket getirebileceğini sanırım herkes kolaylıkla tahmin edebilir.

Eğer elimizi çabuk tutmaz isek sorumsuz davranışlar ve uygulamalar neticesinde gelecek nesillere yaşanabilir bir toprak parçası bırakmak korkarım ki hayal olabilir.

En basitinden sadece atık pillerin bile toprağa verdiği zarar ürkütücü boyutlardadır. Piller birçok metal iyonu içerirler. Cıva, kadmiyum, kurşun, çinko, mangan, lityum, demir, nikel, kobalt gibi insan vücudunda toksik etkileri bulunan metaller, pillerin çevreye bilinçsizce atılmasıyla insana ve doğaya zarar verir.

Piller içerdikleri maddeler ve metaller doğaya bırakıldıklarında uzun süre yok olmadan kalırlar ve zarar verici etkilerini doğa üzerinde göstermeye başlarlar. Toprakta yer altı sularına ve yetiştirdiğimiz bitkilere karışan zararlı maddelerle sağlığımızı tehdit ederler. Bu şekilde kirlenmiş toprak da su da kullanılmamalıdır. Ayrıca kirli sular havaya karışarak ve sonra tekrar yağmura dönüşerek ekosisteme zarar verirler.

Atık pillerin zehirlediği toprak ve sulardan elde edilen tüm gıdaları insanlar ve hayvanlar kullanıyor. Bu yolla vücudumuza giren çeşitli kimyasallar ve ağır metaller çok çeşitli hastalıkları da beraberinde getiriyor.

O halde ne yapmalıyız?

Her şeyi devletten bekleme alışkanlığını bir tarafa bırakıp çeşitli etkinlikler düzenlenmeli ve medyanın da desteği ile toplum bilinci oluşturulmalıdır. Okullarda öğretmenler öğrencilerine toprağın yaşamsal önemini sık sık vurgulamalı ve bilinçlenmelerini sağlamalıdır. Biz bu çok önemli konuya toplum olarak duyarlı davranır isek topraklarımızı gelecek bir felaketten kurtarabiliriz.

Aksi halde toprağın altında yatan şüheda yapabilseydi belki bizlere şunu söyleyecekti: “Biz bu toprakları korumak için en başta canlarımız olmak üzere her şeyimizi feda ettik. Siz ise bu emaneti el birliği ile yok ettiniz. Yazıklar olsun”

Bize cömertçe adeta hayat veren topraklarımızı her türlü erozyon ve kirliliğe karşı korumada acele edelim.

Aksi takdirde bir gün “Temiz gıda üretebileceğimiz toprağımız kaldı mı” demek için çok geç olabilir.

 

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.