Dünyanın en büyük iki büyük ekonomisi olan Amerika Birleşik Devletleri ve Çin arasındaki ticaret savaşında gerilim artıyor. Dünya, hem bu ticaret savaşından, hem faizlerin artışından hem de ABD Başkanı Donald Trump’ın alacağı ani kararlardan çekiniyor…

Dünyanın en büyük iki büyük ekonomisi arasındaki ticaret savaşının gelişimini özetleyelim öncelikle;

16 Şubat 2018: ABD Ticaret Bakanlığı, çelik ithalatına yüzde 24, alüminyum ithalatına yüzde 7,7 oranında ek gümrük vergisi getirilmesini tavsiye etti.

22 Mart 2018: Çin, ABD'den ithal edilen 3 milyar dolar değerindeki mallara ek gümrük vergisi uygulayacağını açıkladı. ABD Başkanı Donald Trump, aynı gün Çin’den ithal edilen ürünlere yönelik 60 milyar dolarlık ek gümrük vergisine yönelik planı duyurdu.

2 Nisan 2018: Çin, ABD'den ithal edilen 128 ürüne yüzde 25 ek gümrük vergisi uygulayacağını açıkladı.

3 Nisan 2018: ABD, 50 milyar dolarlık Çin malına yeni gümrük vergileri uygulanması konusunda öneride bulundu.

4 Nisan 2018: Çin, buna karşılık olarak ABD'den ithal edilen 50 milyar dolar tutarındaki ürünlere ek gümrük vergisi konulmasını önerdi.

5 Nisan 2018: ABD Başkanı Trump, 100 milyar dolar değerindeki Çin malına ek gümrük vergisi düşündüğünü açıkladı.

15 Nisan 2018: ABD Başkanı Donald Trump, Çin'den ithal edilen 34 milyar dolar değerindeki ürünlerin 6 Temmuz 2018'den itibaren yüzde 25 ek gümrük vergisine tabi tutulacağını söyledi. Çin, aynı gün yeni vergilere, ABD'den ithal edilen tarım ve sanayi ürünlerine uygulanacak yeni ek gümrük vergileriyle karşılık vereceğini açıkladı.

6 Temmuz 2018: ABD ve Çin'in daha önce duyurduğu ek gümrük vergileri, karşılıklı olarak yürürlüğe girdi.

İşte bu aşamada ABD, Türk demir-çelik ürünlerine de ek vergi getirdi. Yaklaşık 1.5 milyar dolarlık ürün sattığımız pazar, hemen zora girdi. Ayrıcalık falan da uygulanmadı…

ABD ile Çin arasında giderek artan ticari ve ekonomik gerilimin uluslararası şirketleri ürküttüğünü belirtmeliyim. Her iki ülke de pazarları açısından büyük alımlar yapıyorlar. Taraflardan birinde üretim yapan uluslararası üreticilerin diğer pazara mal veremeyecek olması büyük sorunları beraberinde getirecek. Mevcut gerilimin kalıcı bir hal alması durumunda bu tip şirketlerin yatırım planlarını değiştirmek zorunda kalabileceklerini göz önüne almalıyız.

Özetle; Türkiye gibi gelişmekte olan ülkeler yeni yatırım alanları olarak seçilebilir… Seçilmesi sağlanabilir…

Bu aşamada TEKNOSAB başta olmak üzere batı pazarlarına yakın, Balıkesir, Bandırma, Çanakkale, Manisa, İzmir ve Edirne’de yatırım alanları kısa sürede dolacaktır. Bu konuda mutlaka adım atılmalıdır. Ticaret ve sanayi odalarının başkanları öncelikle batılı ardından da Çinli devlerle toplantılar düzenlemeli, yatırım ajanslarını davet etmeliler…

TOBB devrede olmalı… Ekonomi ile ilgili bakanlar mutlaka uluslararası arenada boy göstermeli, geleceği planlamayı başarmalı ve kalıcı yatırım daveti yapmalı…

Yatırımcılar, risk almak konusunda temkinli olmasına neden oluyor. Onlara cesaret verici anlatımlar hazırlanmalı, Türkiye’nin avantajları, yetişmiş insan gücü, hammadde kaynaklarına yakınlığı, ihraç pazarlarının tam da ortasında yer aldığımız gösterilmelidir.

“Altın Halka” adını verdiğimiz Marmara Bölgesi için atılacak çok adım var. Türkiye ya kalkınacak ya da kalkınacak. Başka yolu yok. Beyin takımları kurun ve çok çalışın…