Sevgili okurlar yaklaşık 2 yıldır gazetemiz Bursa Haber'de köşe yazısı yazıyorum. Haftada 2 köşe yazısı yazmak kaydı ile bu görevi kabul ettik. Faal siyaset yapan birinin köşe yazısı yazması zordur, fakat okurlarımız objektif yazma çabamızın farkındadır diye düşünüyorum. Daha önceki yazılarımda değinmiştim; yazı yazarken üç farklı karakter ile analiz edip Demokrat bir bakış açısı ile yazmaya çalışıyorum. Siyasetçi, köşe yazarı ve normal vatandaş üçlemesi ile yazılarımı süzerek sizlere yansıtmaya çalışıyorum. Haftada iki kez çıkan yazılarım pazar ve pazartesi olarak yayımlanmaktadır. Pazar günleri siyaset ve sorunlarla okurlarımızı tatil günlerinde bunaltıp yormayacak tarzda duygusal, romantik, biraz da esprili konular yazıyoruz. Pazartesi günleri ise ülke gündemi ve siyaset ağırlıklı yazılarımızı okumaktasınız. Okurlarımızdan bu güne kadar daima olumlu ve yapıcı söylemler dinledim. Bu da bizi ziyadesiyle memnun etmiştir. Yazımıza “Telefon rehberi” diyerek başlıyoruz…

***

Bir zamanlar hepimizin mutlaka deftere yazdığımız bir telefon rehberi vardı. Farklı şehirlerde yaşayan dostlarımızın numaraların önünde önce o şehrin kod numarası olurdu ve ardından normal numarası dört ya da beş haneli olarak yazılırdı ve kıymetli olan bu defter zamanla alfabetik sırayla olsa da bazı sayfalar dolar, diğer harfin sayfasına geçilir ve defterin özelliği bozulurdu. Bu sebeple bir müddet sonra yeni defter alımı yapılır ve numara ile isimler oraya yeniden kaydedilirdi. İnsan telefon defterini temize çekerken bazı isimleri eski defterinde

bırakır. Onlar artık bir daha asla aranmayacaktır. İlginç bir hüznü barındıran bu yazılmayacak isimlere bakılır, bakılır ve hatıralara dalınır. Kimi okuldan sınıf arkadaşınızdır, kimi çok çabuk unuttuğunuz bir sevgili, kimi bir kafe de, kahvehanede aylarca her şeyi ama her şeyi paylaştığınız birisidir. Veya eski iş yerinden bir iş arkadaşınız! Soyadları sorulup yazılmamış bir sürü hatırlanmayan isim de vardır defterde mutlaka ve şüphesiz üstünde isim olmayan telefon numaraları… Korkunç bir operasyonla onlarca hayat, onlarca güzellik bir çırpıda ortadan kaldırılır ve o anki ruh halinizle kırgın, küskün olduğunuz isim ve numaralarda atlanırdı…

Defter sahibi telefon defterini temize çekerken bazı isimler üzerinde durur. Onca zaman sonra bir kez arasanız, sesini duysanız tüm psikolojiniz alt üst olacaktır ona edebilecek bir çift sözünüz yoktur! Birlikte gittiğiniz filmler, meyhaneler, evler birbirinizi yıllar sonra özlemenizi sağlayacak sevgi ve dostluğu aşılamamıştır size. Yalnızca bir isimdir şimdi o. Herhangi bir isim. Hatta göz göze geldiğinizde içinizi nedensiz daraltan bir isim.

Temize çekerken atlarsınız hemen. Derhal çevirirsiniz sayfayı telaşla, sanki o an dalgınlığınızı biri görecekmiş gibi ürkerek atlarsınız ve her şey geçmişte kalmıştır.

İnsan telefon defterini temize çekerken geçmişini de sorgular! Kim ihanet etmiştir; hangisi yalvarmıştır bırakmamanız için; hangisinin bir süre sonra arkanızdan konuştuğunu duymuşsunuzdur; hangisini ne kadar yanlış tanıdığınızı düşünmüşsünüzdür…

İnsan telefon defterini temize çekerken yalnızlığını da kanıtlar!

Bütün bu insanlar şimdi nerede, ne yapmaktadırlar?! Düşünürsünüz, acaba hayatları nasıldır? İyi mi, kötü mü? İçten bir tahmin ve biraz duraksama yaşarsınız kalbinizden dilediğiniz ile tahmini bitirirsiniz ve bu düşüncelere dalmışken telefonun çalmasıyla irkilip bir an panik yapabilirsiniz. Acaba diyerek çok hızlı düşünceler geçer aklınızdan…

Siz yine de telefon defterinizi tüm gelişmiş ve bilimsel teknolojiye rağmen atmayın, kaybetmeyin çok sırlarınızın gizlendiği telefon defteriniz ömür boyu sizde kalsın. Ben öyle yapıyorum. Dört haneli telefon numaraları, isimler bile duruyor. Hiç o numaralara ulaşma şansım olmasa da, onların beni arama ihtimalleri yoksa da, defterin durması iyidir. Esen kalın...