Elimden geldiğince yakın tarihteki olayları kronolojik olarak sıralayıp bizim muhalefetin bir portresini çizmeye çalışacağım.

Sabıkalı geçmişinin elverdiği şartlar kullanılarak yine darbe çalışmaları yapıldığı iddiasıyla başlatılan Ergenekon ve Balyoz operasyonlarıyla Türk Silahlı Kuvvetlerine önemli bir operasyon yapıldı. Sonradan bu işin ABD planıyla hareket eden işbirlikçisi (bugün FETÖ olarak resmi kayıtlara geçti) bir grupla gerçekleştirildiği anlaşıldı. Hükümet geç de olsa gerekeni yaptı ama bizim muhalefete göre o isimler kendi çabalarıyla bir hukuk zaferi kazandı. Peki bu işin suçlusu kimdi? Recep Tayyip Erdoğan.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin Taksim Meydanı Yayalaştırma Projesi'ne tepki olarak başlatıldı gezi olayları. Peki bu işin suçlusu kimdi? Recep Tayyip Erdoğan.

KCK operasyonu dosyasıyla da MİT'e ciddi bir ayar verilmeye çalışıldı. Örgüte sızan bir çok MİT elemanı deşifre edildi ve MİT Müsteşarı Hakan Fidan tutuklanmak istendi ama ameliyat masasına yatmak üzere olan Erdoğan'ın son dakika girişimiyle engellendi. Devletin hedefleri kapsamında MİT'in kontrolünde Suriye'ye gönderilen tırlara yine aynı grup (FETÖ) tarafından operasyon yapıldı. Peki bu işin suçlusu kimdi? Recep Tayyip Erdoğan.

Kuzey Irak petrollerinin Türkiye üzerinden satışı ve paranın Halk Bankası üzerinden çevrilmesiyle İran ile yapılan ambargoyu baypas eden ticaretin baltalanmasını hedefleyen 17-25 Aralık operasyonlarında öne çıkarılan ise dört bakanla ilgili yolsuzluk iddialarıydı. Peki bu işin suçlusu kimdi? Recep Tayyip Erdoğan.

Yıllardır can alan PKK meselesinin çözümü için başlatılan çözüm süreci yaylım ateşine tutuldu. Oslo görüşmeleri kamuoyuna sızdırıldı. Habur'daki görüntü sonuna kadar kullanıldı. Peki bu işin suçlusu kimdi? Recep Tayyip Erdoğan.

7 Haziran sonrası PKK eylemlerle tekrar can almaya başladı. Şehirlerde de çok sayıda eylem yapıldı ve bombalar patlamaya başladı. Peki bu işin suçlusu kimdi? Recep Tayyip Erdoğan.

Gelinen süreçte örgütün silah bırakmayacağı anlaşılınca ve eylemler başlayınca terörle aktif bir silahlı mücadele başlatıldı. Bu sefer de bu mücadele yaylım ateşine tutuldu. Peki bu işin suçlusu kimdi? Recep Tayyip Erdoğan.

Başbakan Davutoğlu, bakanlar ve diğer devlet görevlilerinin hiç biri bir şey yapmıyor. TSK, MİT ve Emniyet gibi kurumlar hiç bir strateji üretmiyor. Her şeye sadece Erdoğan karar veriyor ve herkes teslim olmuş onu dinliyor.

Yukarıda sıraladığım tezler, bizim muhalefetin nasıl bir açmazın içinde olduğunu, siyaset üretirken politik temellerini Erdoğan düşmanlığı üzerine kurdukları için değişen şartlar sonrası nasıl zik zak çizdiklerini gösteriyor.

Düşünsenize bizim muhalefete göre yeri geldikçe; FETÖ, PKK, IŞİD (DAEŞ), ÖSO gibi örgütleri, TSK'yı, MİT'i ve tüm devlet gücünü Erdoğan istediği gibi kullanıyor. Yine bizim muhalefete göre, Mısır'daki, Suriye'deki ve coğrafyamızdaki bir çok gelişmede sorumluluğu bulunuyor. (Aslında muhalefet farkında olmadan, eleştirirken bile Erdoğan'a 'dünya lideri' payesi veriyor.)

Sonra herkes 1 Kasım'da niye böyle olduğunu merak ediyor. Madem tek adam Erdoğan, her şeyi o yapıyor ve bunu en çok da bizim muhalefet söylüyor. O zaman da vatandaş soruyor; peki birader siz ne yapıyorsunuz? Demek ki, bu ülkede bir şey yapabilme aklı ve gücü sadece Erdoğan'da deyip yeniden AK Parti'yi iktidar yapıyor.