Son aylarda yaşanan hadiseleri, gelişmelerin ayrıntılarını ve bazı mihrakların propagandalarının satır aralarını dikkatle incelediğimde Mayıs ayıyla birlikte ciddi bir tehlikenin de yaklaştığını seziyorum.

Sıcak geçecek bir ay

Nisan başından beri hızlanan Türkiye'yi köşeye sıkıştırma çabaları dikkat çekiyor ama keşke iş bu kadarıyla kalsa. Ağzından kanalizasyon akan ne kadar şer ittifakı temsilcisi varsa hepsi dönüp dolaşıp 'baharda her şey çok güzel olacak' ya da 'Mayıs güzel aydır' gibi tanımlamalarla bir yerlere mesaj, bir yerlere de işaret veriyorlar.

Bazı noktalarda özellikle suyu ısıtıp harareti yükselten dış destekli bu yapılanmalar ciddi bir hazırlığın içindeler. Hangi yapılanmalar mı? PKK, PYD (terör örgütün artık o kadar çok ayrı birimi var ki, yakında LPG diye bir unsuru da çıkarsa şaşırmam) FETÖ, DHKPC ve çok daha küçük onlarca grup ile bunların ağababaları.  

Ne hazırlanıyor?

Görebildiğim kadarıyla; PKK ve yan örgütleri bir yandan güney doğudaki kalkışmalar ve pusularla mümkün olduğunca çok şehit cenazesini ülkenin dört bir yanına göndermeyi (ki bu aralar bir artış olduğu ortada) amaçlarken, diğer yandan da daha önce gerçekleştirdikleri gibi büyük şehirlerde çok daha fazla bombalı saldırı için hazırlanıyorlar.

Yine toplumun bir sinir noktasından yakalanarak, gezi örneğindeki gibi bazı sivil görünümlü ayaklanmaların organizasyonu amaçlanıyor.

Fethullahçı (aslı Fetullahtır)Terör Örgütü (FETÖ) veya Paralel Devlet Yapılanması (PDY) gibi isimlerle anılan sözde cemaat de her zamanki gibi iç siyaseti karıştırıp ortamı manipüle edecek girişimlerin hazırlığında.

MHP'de yaşananlar

Örneğin MHP'de yaşananlar bu noktada çok dikkat çekiyor. Ankara 12. Sulh Hukuk Mahkemesi'nin muhaliflerin talebini haklı bularak olağanüstü kongre kararı vermesi anlaşılabilir ancak ortada bir yönetim zafiyeti ya da sorunu olmayan MHP'ye kayyum ataması kafaları karıştırıyor. Karar sonrası FETÖ mensuplarının ve yayın organlarının sevinç çığlıkları (!)  olaydaki soru işaretlerini daha da arttırıyor.

Ülkenin terör ve dış politika konularında köşeye sıkıştırılmaya çalışıldığı her dönemde (Tayyip Erdoğan'dan hiç de hazzetmemesine rağmen) hep devletin yanında yer alan Devlet Bahçeli'ye ve yönetimine bir kumpas düzenlendiği kanaatindeyim.

Bahçeli'ye karşı yürüttüğü kampanyada en çok medya desteği alan ve maliyetli çalışmalar yürüten aday (ya da adayların) para kaynaklarının ortaya çıkarılması bile bu işin aslını gözler önüne serebilir.

Devlette, millette teyakkuzda olmalı

İnşaallah devletin ilgili makamlarının elinde bütün bu işlerle ilgili yeterli istihbarat vardır da bu yazdığım sıkıntıların hiç biri olmaz. Kim bilir belki de bir çok hadise şimdiden sessiz sedasız engellenmiştir bile.

Bu süreçte ülkesini ve milletini seven herkese düşen en büyük görev de, tahriklere kapılıp kimsenin oyuncağı olmamak ve en ufak bir şüpheli durumu devletin ilgili birimlerine bildirmektir.

Umarım sıkıntısız bir Mayıs ayı geçiririz ve bu şer ittifaklarının tüm unsurları bu topraklardan sonsuza dek kazınır.