Durup dururken çıkmadı;hep orada tam karşımızda duruyordu zaten.
Ben sadece bir sorayım dedim o kadar;
Sahi, hiç düşündünüz mü,çizginin öte yanına geçtikten sonra geride kalanlar sizi hangi cümleleri kurarak anacaklar?
Ooo benden sonrası tufan filan deyip geçmeyin sakın;
Çünkü hakkınızda konuşacakların repliklerini yazan sadece ve sadece sizsiniz.
Muhtemelen de hakkınızda kurulan her cümle sizin hayat karneniz olacak.
İyi söylemler diploma notunuzu yükseltirken, kötü olanlar mezuniyet derecenizi düşürecek.
Evet elbette herkes bir şekilde mezun olacak yaşam denilen bu okuldan; ondan kuşku yok.
Ama diploma notu sonsuzlukta ya yüzlerin karası ya da alınların akı olacak.
Mesela;
-Çok hırslıydı…
- Entrikacıydı…
-Gözü paradan başka bir şey görmezdi…
-Ooo kırdığı ceviz bini aşmıştı…
-Çok kul hakkı kaldı üzerinde çook…
- Nasıl dedikoduycu bir bilsen…
-Yemediği herze kalmadı…
- Hiç güvenilmezdi çok ah aldı…
-Her devrin adamıydı omurgasızın biriydi…
-Valla ben iyisi mi bir şey demeyeyim;ne de olsa rahmetli…
Mealinden saptamalarla başlayan bunlar ve daha onlarcası gibi cümleler ile anılmak ister misiniz?
İstemesiniz elbet.
Eminim ki hiç anılmamak ta istemezsiniz.
Güzel anılmak ister misiniz peki?
Laf mı şimdi bu da;kim istemez?
O zaman düşünmek gerekiyor işte.
Çünkü anılırken hakkımızda kurulan her cümle bir referansa denk geliyor.
Ha, benden sonra kimse arkamdan menfi konuşmaz filan sanmamakta lazım.
Konuşmayanlar içlerinden geçirirler ki bu bile olumsuz referans için yeterli.
Bir de geride kalanlara bırakılacak manevi miras meselesi var.
Terk-i dünya eyleyen her ne kadar hakkında konuşulanları işitmeyecekse de soyunu sürdürenler elbet duyacaklar bir yerlerden
Hem övgüleri, hem yergileri.
Ya ömürleri boyu iflah olmaz bir utancı taşıyacaklar ya da her cümle de onurlanacaklar.
Yaşarken işin bu tarafını pek kaale almayız ama,gittikten sonra bizi uğurlayanlar ellerinde kalan ile bakarlar ardımızdan.
Dedim ya kalem elinizde,replikleri siz yazıyorsunuz…
Ama hayattaysanız tashih hala mümkün.
Malum tashih,yanlışın yerine doğrusunu koyma, düzeltme, düzelti yapma anlamına gelir.
Şapkayı önünüze koyup ‘ben gerçekten kimim’’ diye düşünmeye başladığınızdan itibaren o replikleri de değiştirme olanağınız olacaktır.
Demem o ki;
Nefes aldıkça doğru replikleri yazmak har daim mümkün…
İmamın ‘’nasıl bilirdiniz?’’ sorusuna verilen gerçek yanıtlar hep bu repliklerde saklı…
Boşuna dememiş şair;
Gök kubbede baki kalan bir hoş sedadır…
Sedanız hem hoş, hem daim olsun dostlar.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Olcay ERÖZDEN
Tashih Hala Mümkün…
Nasıl anılacaksınız..?
Hoppalaaa durup dururken nereden çıktı şimdi bu?
Durup dururken çıkmadı;hep orada tam karşımızda duruyordu zaten.
Ben sadece bir sorayım dedim o kadar;
Sahi, hiç düşündünüz mü,çizginin öte yanına geçtikten sonra geride kalanlar sizi hangi cümleleri kurarak anacaklar?
Ooo benden sonrası tufan filan deyip geçmeyin sakın;
Çünkü hakkınızda konuşacakların repliklerini yazan sadece ve sadece sizsiniz.
Muhtemelen de hakkınızda kurulan her cümle sizin hayat karneniz olacak.
İyi söylemler diploma notunuzu yükseltirken, kötü olanlar mezuniyet derecenizi düşürecek.
Evet elbette herkes bir şekilde mezun olacak yaşam denilen bu okuldan; ondan kuşku yok.
Ama diploma notu sonsuzlukta ya yüzlerin karası ya da alınların akı olacak.
Mesela;
-Çok hırslıydı…
- Entrikacıydı…
-Gözü paradan başka bir şey görmezdi…
-Ooo kırdığı ceviz bini aşmıştı…
-Çok kul hakkı kaldı üzerinde çook…
- Nasıl dedikoduycu bir bilsen…
-Yemediği herze kalmadı…
- Hiç güvenilmezdi çok ah aldı…
-Her devrin adamıydı omurgasızın biriydi…
-Valla ben iyisi mi bir şey demeyeyim;ne de olsa rahmetli…
Mealinden saptamalarla başlayan bunlar ve daha onlarcası gibi cümleler ile anılmak ister misiniz?
İstemesiniz elbet.
Eminim ki hiç anılmamak ta istemezsiniz.
Güzel anılmak ister misiniz peki?
Laf mı şimdi bu da;kim istemez?
O zaman düşünmek gerekiyor işte.
Çünkü anılırken hakkımızda kurulan her cümle bir referansa denk geliyor.
Ha, benden sonra kimse arkamdan menfi konuşmaz filan sanmamakta lazım.
Konuşmayanlar içlerinden geçirirler ki bu bile olumsuz referans için yeterli.
Bir de geride kalanlara bırakılacak manevi miras meselesi var.
Terk-i dünya eyleyen her ne kadar hakkında konuşulanları işitmeyecekse de soyunu sürdürenler elbet duyacaklar bir yerlerden
Hem övgüleri, hem yergileri.
Ya ömürleri boyu iflah olmaz bir utancı taşıyacaklar ya da her cümle de onurlanacaklar.
Yaşarken işin bu tarafını pek kaale almayız ama,gittikten sonra bizi uğurlayanlar ellerinde kalan ile bakarlar ardımızdan.
Dedim ya kalem elinizde,replikleri siz yazıyorsunuz…
Ama hayattaysanız tashih hala mümkün.
Malum tashih,yanlışın yerine doğrusunu koyma, düzeltme, düzelti yapma anlamına gelir.
Şapkayı önünüze koyup ‘ben gerçekten kimim’’ diye düşünmeye başladığınızdan itibaren o replikleri de değiştirme olanağınız olacaktır.
Demem o ki;
Nefes aldıkça doğru replikleri yazmak har daim mümkün…
İmamın ‘’nasıl bilirdiniz?’’ sorusuna verilen gerçek yanıtlar hep bu repliklerde saklı…
Boşuna dememiş şair;
Gök kubbede baki kalan bir hoş sedadır…
Sedanız hem hoş, hem daim olsun dostlar.