Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Tarık Akan'ı uğurlarken

Yazının Giriş Tarihi: 19.09.2016 00:06
Yazının Güncellenme Tarihi: 19.09.2016 00:06
Sinemamızın ünlü ve sevilen bir değerini daha kaybettik. 13 Aralık 1949 İstanbul doğumlu olup aslen Gümüşhaneli olan Tarık Akan 16 Eylül günü hayata veda etti.

Sinema hayatına 1971 yılında Emine adlı filmle başlayan Tarık Akan, Ekrem Bora ve Filiz Akın ile başrolü paylaşmıştı. Kısa sürede yakışıklılığı ve yeteneği ile aranılan bir jön olmuştu. Çocukluğumda haftada dört kez sinemaya giden ben, o yıllarda bir hayli filmini izlemiştim. 1977 yılına kadar salon jönü olarak görülen Tarık Akan bir anda sanki sihirli bir el değmişçesine sosyal içerikli filmlere imza atmaya başlamıştı. Başrollerini Tuncel Kurtiz ve Melike Demirağ ile birlikte paylaştığı ve senaryosunu Yılmaz Güney'in yazdığı Sürü filmi ile bambaşka bir karakter ile izleyicilerinin karşısına çıkmıştı. Sürü filminde Tuncel Kurtiz, Tarık Akan'ın babası rolünde idi ve uçarak Tarık Akan'a attığı tekme filmin en unutulmaz sahnelerinden biriydi. Bu filmden bir yıl sonra Cüneyt Arkın ile birlikte oynadığı Maden filmi ile Tarık Akan oyunculuk kariyerinde zirve yapmış ve her rolün üstesinden gelebileceğini ispatlamıştır.

Sinema hayatında 111 filmde oynayan Tarık Akan unutulmaz birçok filme imza attı. Senaryosunu Yılmaz Güney'in yazdığı ve yönetmenliğini yine Yılmaz Güney ile Şerif Gören'in yaptığı Yol filmi ile büyük başarı sağladı. Yol filmi 1982 de Cannes film festivalinde Altın palmiye alan tek Türk filmi olmuştu. Ancak film ülkemizde yıllarca yasaklanmıştı. Yanlış hatırlamıyorsam Yol filmini 1992 yılında Osmangazi Eğitim Araçları Salonunda özel izinle izlemiştim ve filmde yasaklanması gereken bir şey yoktu.

Sadece Türkiye'nin gerçeklerle yüzleşmesini anımsatan sahneler vardı. İmralı cezaevinden izine çıkan beş mahkumun dramatik hikayesinin anlatıldığı filmi Yılmaz Güney müthiş zekası ile cezaevinden yönetmiş Tarık Akan ise oynadığı Seyit Ali rolü ile müthiştir. Seyit Ali, şeytana uyup kendisini aldatarak namusuna leke düşüren karısı Zine’ye cezasını vermek için köyüne gider. Filmin en ilginç ve sarsıcı bölümünü oluşturan öykü. Özellikle de kar sahneleri, Seyit'in karısını sırtında taşıması ve tövbekar Zine'nin donmaması için kamçıyla dövülmesi ama sonuçta ölmesi, Batının da ilgisini çektiği insan dramlarından biridir.

Zine'nin törelere göre öldürülme görevi öncelikle ihanete uğrayan kocaya düşmektedir. Karısını, ailenin ceza olarak zincire vurduğu ahırda bulan Seyit Ali, bir ölüm yürüyüşüne çıkar. Dondurucu soğuğa dayanamayan Zine, kendisini kurtarması için yalvarır. Gerçekte Seyit, baştan beri karısını öldürmeye karşıdır. Onu kurtarmak için çırpınır durur. Ama vahşi doğanın ölümcül soğuğuna karşı gücü yetmeyecektir.

Diğer dört mahkumun öyküsü çeşitli olaylar içinde sürüp gider. Sorunları ve özlemleri törelerin mahkum ettiği kadınlardır.

Tarık Akan salon jönü olarak kalsaydı el bebek gül bebek bir hayat sürerdi. Makine mühendisliği ve Gazetecilik yüksekokulu mezunuydu. İki üniversite diploması ve sevilen bir jön olmasına rağmen kendisi bu kalıba sığmadı. Ülkenin ciddi sorunlarını beyaz perdeye taşıyarak bir nevi tabuları yıkmak istedi.

12 Eylül 1980 darbesinin acımasız çarkında tutuklandı. İşkence gördü, dövüldü, insanlık dışı muamele gördü. Yıllar önce hatıralarında okumuştum. Uğur Dündar ne kadar inkar etse de Tarık Akan bu gerçeği ortaya koymuştu.

Tarık Akan'ı rahmetle anıyorum. Kişinin sanatı ayrı, siyasi görüşü ayrı tutulmalıdır. Paylaşım sitelerinde yapılan beddua ve hakaretler bu millete asla yakışmaz. Yakışmamalıdır.

 

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.