Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Tarih tekerrür ediyor…

Yazının Giriş Tarihi: 01.09.2020 00:01
Yazının Güncellenme Tarihi: 01.09.2020 00:01

Biz bu filmi yüz yıl önce de gördük;

Görmekle de kalmadık senaryoya müdahale ederek filmin finalini değiştirdik.

Dün kutladığımız bayram da finalini bizim yazdığımız o filme aitti.

Rahmetli anneannem Vodina’dan gelmişti Türkiye’ye şimdi Edessa diyorlar adına oranın.

Onun Lafıydı;

 Çok kızdığında karşısındakine Allah seni Yunan etsin derdi.

Büyüdükçe anladım ki bu beddua hiçte öylesine edilmiş bir beddua değilmiş.

Şimdi bana hiç kimse dünya kardeşliği, ulusların dostluğu gibisi içi boş kavramlarla itiraz etmesin.

Hele Türk Yunan kardeşliğinden hiç söz etmesin.

Devlet arasında sadece çıkar ilişkileri vardır ve bu da son derece doğaldır.

Daha bir sürü var ama Yunan Türk’ün ezeli düşmanıdır ve düşmanlarının içerisinde en zavallı ve saftirik olanıdır.

İki karış boyuyla önüne gelenin maşası olur nihayetinde de yanan her zaman da o olur.

Bir asır önce İngiltere itiyordu arkasından şimdi Fransa; eminim bir süre sonra da başkaları…

Peki askerini ödlek ödlek turistik bir gemide ve turistlerin arasında saklayarak dün Meis Adasına gönderen palikaryaya ne yaptırılmak isteniyor ?

Yanıtı gayet basit; suyu bulandırsın yeter deniliyor.

Zaten ötesi için oyun kurucuları da hiç güvenmiyorlar ekonomisi çoktan batmış,ne yapacağını şaşırmış bu maşalarına.

Bilindiği üzere Yunanistan’ın yediği son herze 1923 tarihli Lozan ile 1947 Paris Barış Antlaşmalarının yeni bir ihlali anlamına geliyor ki Yunan  silahlandırması yasak olmasına rağmen uzun süredir bu adaları silahlandırmaya devam ediyor.

Şunu da hatırlatmakta yarar var;

1923 yılında imzalanan Lozan Antlaşması ve 1947 yılında imzalanan Paris Antlaşması gereğince Yunanistan tarafından Limni, Semadirek ve Doğu Ege Adaları (Midilli, Sakız, Sisam, Nikarya) ile On İki Ada’da (Stompalya, Rodos, Kalki, Skarpanto, Kasas, Piskopis, Misiros, Kalimnos, Leros, Patmos, Lipsos, Sömbeki, İstanköy ve bağlantısı olan adalar ile Meis Adası) Kolluk Kuvvetleri dışında silahlı kuvvet  bulundurulmaması ve tahkimat yapılmaması hükme bağlanmıştı.

Gerçi biz bu Yunanı iyi biliriz;

İlk çatışmada topu tüfeği bırakıp atacaktır kendini Akdeniz’in serin sularına ama sinek bu işte korkutmasa da mide bulandırıyor.

Bakmayın siz Yorgo’nun atarlanmasına,höykürmesine karşımızda yine 30 Ağustos 1922 de kuyruklarını birbirine bağladığımız itilaf devletleri var.

Ama yeni jenerasyonları.

Jenerasyonları yeni olmasına yeni de kuyruk acıları hala yüz yıl öncesinde ki gibi taze.

Baktılar Türkiye ekonomik ve siyasi anlamda git geller yaşıyor, derhal durumdan vazife çıkartıp kirli ittifakı dayatmaya başladılar.

Hem bu sefer Atatürk gibi bir savaş ve devlet adamlığı  dâhisi de yok karşılarında bu yüzden de kendilerini şanslı sayarak gün bu gündür diyorlar.

Bendeniz son günlerde Ankara-Atina hattında yaşananların sadece ve sadece tarihin tekerrür etmesi olduğunu düşünenlerdenim.

Yüz yıl önce Yunanistan’ı Türkiye’nin üzerine salan İngiltere’ydi. Bugün ABD ve Fransa.

Almanya da Yunanın lehinde oyuna girmek için saha kenarında ısınıyor.

Demem o ki;

Tarih tekerrür ediyor.

Bu yüzden Türkiye’nin tarihten iyi dersler çıkartıp geleceğe yönelik önlemlerini ona göre alması çok önemli.

Gün her zaman olduğu yine birlik günüdür.

Bu topraklar en büyük acıları millet ne zaman ayrışmaya başladı ise o zaman yaşadılar.

Ulusal güvenlik siyaset üstüdür ve ülkenin bekası denilen de aslında budur.

Elbette Türkiye kolay lokma değildir; yutmaya kalkanın boğazına dizilir de artık silahlara mermilerden ziyade Dolalar ve ekonomik yaptırımlar koyuluyor cephane olarak.

Ve onlardan karşımızdakilerde çok var.

Yani mühimmat sıkıntıları yine bizimkinden az.

Söylemesi hiç hoş değil ancak bir kez daha hattın değil sathın müdafaa edilmesi gerekliliğini yaşıyoruz.

Bu da askeri gücümüzün yanı sıra aklımızı da son derece iyi kullanmamızı gerektiriyor.

Şimdi hem iktidarı hem de muhalefeti zorlu bir sınav bekliyor.

Ya birimiz hepimiz, hepimiz birimiz için diyerek Mustafa Kemalin torunları olduklarını siyasi ve diplomatik zekalarını kullanarak o aymazlara bir kez daha kanıtlayacaklar ya da bugün Doğu Akdeniz yarın bilmem neresi için uğraşıp duracaklar.

Bir de Macronun lafı bırakalım saldıralım anlamına gelen ‘’Türkler sadece eyleme dönüşen sözlere saygı duyarlar’’ sözü var ki işte o yenir yutulur lokma değil.

Bir sürü uzman varken fikir beyan etmek sana mı kaldı denilirse diye yazıyorum;

Elbette bana kalmadı ama;

Haddimi aştığımı da hiç düşünmüyorum.

İnsan alenen gördüğünü demeden edemiyor işte ne yapayım?

Ha bir de bu günden tezi yok Yunanın işgal ettiği adaları bir gecede temizleyiverelim de diyorum da;

O şimdilik aramızda kalsın.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.