Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Taraf ve bertaraf...

Yazının Giriş Tarihi: 03.02.2019 00:02
Yazının Güncellenme Tarihi: 03.02.2019 00:02

Siyaset yeni bir yüz ile karşımıza çıktı. Öyle ki, siyasetin yeni yüzü sosyal medya. Sokağı pekte güvenli görmeyen Ak Parti, sosyal medyadan alınan somut verileri sokağın a-sosyal verilerinden daha güvenli buldu. Türkiye'nin ilk yüzyılının son yerel seçimi diyebileceğimiz 31 Mart seçimleri, denk geldiği takvim tarihi açısından da kritik öneme sahip. 31 Mart vakıasını sürekli zihinlerde canlı tutan yerel seçim sürecinin en belirgin özelliği, ittifaklar diyebiliriz. Cumhurbaşkanlığı sistemine geçiş ile birlikte partiler ittifaklı bir seçim modeli üzerinden taraf oldular. Peki, taraf olmayanlar bertaraf olacaklar mı?

Ak Parti ve MHP arasında birçok hususta en azından Genel Merkez ve Merkezi yönetimler üzerinden yüzde yüze yakın işbirliği uygulanıyor. Öte ki taraftan CHP ve İYİ Parti'nin ittifak girişiminde özellikle adayların ilan sürecinde ciddi rahatsızlıklar yaşanıyor. Örneğin Bursa'nın Yıldırım ilçesinde halen daha belediye başkan adayı kim sorusu belirsizliğini koruyor!

Elbette ittifaklar ile birlikte adaylar ve yine teşkilat veya örgüt mensupları arasında da kan uyuşmazlıkları yaşanmıyor değil. A partisinin C adayını yine aynı partinin B üyesi desteklemiyor olabiliyor. Veyahut Z adayı tombaladan çıkıp tam muhalif noktadan gelerek mevcut aday adayları aksine partinin açıklanan adayı konumuna gelebiliyor. Siyaset öngörüsü ile alakalı bu süreçte elbette en önemli husus, teşkilat bilinci ve güvenilirliği. Teşkilatların dışında yenilenme ve hatta bütünleşme süreci yaşayan Ak Parti'nin hızla kendisini merkez sağ parti konumundan ana parti konumuna yükseltmesinde ki en özde gerçeklikte bu tarafgirlik diyebiliriz. Şahıslar üzerinden yürütülen taraflaşmanın siyasette en büyük zararı partiye verdiği biliniyor. Özellikle yeni sistemle birlikte lider ve dava merkezli, şahısların önemsiz davanın önemli olduğu bir yönetişim biçimi hayata geçirilmek isteniyor. Ak Parti'de yaşanan bu gelişmelerin bir benzerini, MHP'de görüyoruz. Bu sisteme en büyük direnişi ise, İYİ Parti gibi yeni kurulmuş lakin içerisinde köklü siyasetçilerin olduğu yapılarda gözlemlemek mümkün.

***

"Benlik" davasının "bizlik" davasına dönüştürülmek istendiği taraf olma sürecinde en kolay bertaraf olanlar ise, on yıllardır aynı zihniyet ile siyaset yapanlar. Yani, köklü değişimler yerine köklü geleneklere bağlı olan siyasetçilerde siyasete küskünlük hat safhada. Siyasetin yeni jargonunda eğitim, bilgi, teknoloji ve sorgulama esas. Elbette tüm bunların bir bütün halinde olumluluk üretmesi ve pozitif sonuçlar ortaya koyabilmesi için partilerin genel merkezleri ile mahalle birimleri arasında tam bir iletişim kurulması şart.

İşte tam da bu nokta da 31 Mart seçimlerinin kritik virajı ile karşı karşıya kalıyoruz. Yeni adaylar, muhalif yapıdan partiye giriş yapanlar, genç siyasetçiler, kadın kotası, tecrübeli isimlerin liste dışı edilmesi, taze siyasetçilerin amatörlükleri ve herşeyden önemlisi aday merkezli taraf olma yolunda kendisinin bekası için çalışan yöneticiler ve üyeler, siyaset adına bir taraf ve bertaraf olma sorunun varlığı ile yüzleştiriyor bizi.

Peki, olması gereken nedir? Açıkçası halk merkezli, hak güdümlü bir siyaset anlayışını siyasetçi kendisinde veyahut çevresinde var etmediği sürece yeni sistemin oturma sürecinde ki sıkıntılar artarak devam edecek. Kitlesel bir hareket kavramı olan siyaset, Amerika ve benzeri ülkeler de olduğu gibi bireyselleştikçe yeni sistem daha büyük zararlar görecektir kanaatindeyim. Velev ki, Türkiye ya da Anadolu gibi kitleleri ile aşiretleri ile aile ve soy bağları ile bütünlük arz eden bir ülkede birey kitlenin karşısında hep güç kaybeden olacaktır...

İşte tam da lider merkezli değil dava merkezli "ben" değil "biz" güdümlü siyaset bilincini oturtan, siyasetçi veya siyaset merkezli değil aksine "halka hizmet hakka hizmettir" anlayışını ruhuna işleyenler önümüzde ki yüzyıllarda varlıklarını güçlendirerek devam ettireceklerdir diyebilirim.

Ve yine öz benlik ile sorunu aşan bir toplum olmak istiyorsak eğer, eleştiren değil tartışan olabilmek adına daha fazla okumalı ve paylaşmalıyız. Eğer paylaşmaktan ve bilinçli tartışmaktan yana kendimizi ve yine toplumu olgunlaştıramazsak, kazanan 'biz' değil 'ben' olacaktır!

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.