Bir de insan topluluklarının hiç hak etmedikleri bir yakıştırma olarak görürüm sürü tabirini.
Tabi sürü denilince aklıma ilk gelen de çoban olur ki,bu çoban meselesine de öyle sosyal mosyal değil ciddi ciddi pek mesafeliyimdir.
Artık iyice belli oldu.
Dünyanın pek çok ülkesinde olduğu gibi bizde de bu korona hadisesi önce ki denemelerinde de çok iyi sonuçlar vermese de sürü bağışıklığına ihale edilerek,iş Tanrı’ya bırakıldı.
Öyle lütfenli, yapmayınızlı, etmeyinizli, bilinçli olunuzlu, örneklemelerle dokundurmalı romantik söylemlerin insanlarda ki karşılığının yok denilecek kadar az olduğunun farkına varılması gerek.
Gerçi çoktan farkına varılmıştır da, en azından bu iş böyle olmayacak denilebilecek kadar yürekli olmak gerek.
Profesörler, doçentler, doktorlar bu konuda uzmanım diyen ya da uzmandır denilen kimler varsa işin nereye kadar gidebileceğini ilgililere anlatmak zorundalar.
Elbette hiç biri boş durmuyorlar ve sürekli salgının bitmediği konusunda demeçler veriyorlar,yorumlar yapıyorlar ama bunu yeterli olamadığı da aşikar işte.
Bir Haziran'dan itibaren başlayan ‘normalleşme’ ile birlikte vakaların artış göstermesi hiçte sürpriz bir gelişme değil.
Halk sağlığından ziyade ekonomik kaygılarla atılan ‘normalleşme’ adımlarıyla birlikte 800’lere kadar inen Covid-19 vaka sayısının bin 500 bandını aşması da…
Vaka sayısında artış yaşanan; Adana, Kastamonu, Bursa, Niğde, Şanlıurfa, Ardahan için valiliklerden ve uzmanlardan uyarı yapılıyor.
Kısıtlama ve yasakların kaldırılmasından sadece 17 gün sonra Sağlık Bakanlığı verilerine göre önceki gün bin 562 kişiye Koronavirüs tanısı konmasın bu işin ciddiyetinin bir başka kanıtı.
Bu ara da bir Avrupa birinciliğimiz de var artık;
14 Haziran 2020 itibarı ile 17 Avrupa ülkesinde vaka sayısı toplam da 1450 iken biz de bu sayı 1562.
Yani bu zaman diliminde Türkiye olarak 17 Avrupa ülkesinin toplamından fazla vakaya sahibiz.
Uzmanlar ‘normalleşme’ sürecine girildikten iki hafta sonra özellikle Anadolu’daki vaka artışlarına dikkat çekerek artışların, ikinci dalga endişelerini de beraberinde getirdiğine vurgu yapıyorlar.
Ortak kanıları da muhtemelen kısıtlamaların erken kaldırılması.
İnsanın maliyetlerine katlanmakta en çok zorlandığı yöntem ‘deneme yanılma yöntemidir’
Çünkü bu yöntem de şansta önemli bir etkendir ki çoğu zaman değil olaya müdahil olmak yüzünü bile göstermez.
Eğer hadisenin saf dışı edilebilmesi için gerçekten sürü bağışıklığından medet umuluyorsa bunun da amaçlanan hedefe ulaşılmasında ki olumsuzluklarında bilinmesi gerekiyor.
Tıp dilinde ki adı Herd Immunity olan sürü bağışıklığı, daha önce geçirilmiş enfeksiyonlar veya uygulanan aşılarla bir popülasyonun büyük bir çoğunluğunun enfeksiyona karşı bağışık hale gelmesiyle meydana gelen ve böylece bağışıklık sistemi güçlü olmayan bireyler için de bir koruma sağlayan toplumsal bir yöntem.Ancak bunun içinde ortada bir aşının olması gerekiyor ki bu konu ise hala tevatür olmaktan çıkıpta uygulanabilir hale gelmiş değil.
Yazıyı yazmadan önce yaptığım araştırma da öğrendiklerimden birini daha paylaşmam gerekir ise;
Bugüne kadar sürü bağışıklığı ve aşılama kullanılarak iki hastalık ortadan kaldırılmış. Onlar da,sığır vebası ve çiçek hastalığı.
Bu Koronavirüs salgınında Dünya genelindeki ülkelere bakıldığında sürü bağışıklığı sistemini uygulayan ülkelerden biri İsveç’miş. Hükümet, salgın ortaya çıkıp Dünya geneline yayıldığından beridir karantina yöntemine gitmemiş ve halkı yoğun bir şekilde bilimsel verilerle virüse yönelik bilgilendirmiş, halkta büyük çoğunlukla tavsiyelere uymuş.
İsveç bu sürü bağışıklığı konusunda ne kadar mesafe kaydetmiş diye Merak ettim baktım;
Ülkenin halkı önerilere uymasına uymuşta, İsveç’in yazılanlara bakılırsa bu konu da amaçladığı hedeften şimdilik çok uzak olduğu anlaşılıyor.
Bir de salgın da ikinci dalga meselesi var.
Birinci dalganın bittiğine yönelik hiçbir somut veri yokken salgını kategorize ederek dalgalara ayırmanın ne faydası var o da tartışılır.
Dilerim ki;
Sürü bağışıklığı kazanacağız diye
Dalga dalga derken sürüm sürünmeyiz de birileri bir yerlerde bir an evvel bu illetin aşısını bulurlar.
Malum hastalıklar yorumlarla değil bilim ile iyileştirilebiliyorlar.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Olcay ERÖZDEN
Sürüm Sürüm Sürü Bağışıklığı
Sürü Bağışıklığı;
Oldum olası şu sürü sözcüğünü hiç sevmem.
Sürüklenmeyi çağrıştırır bende.
Bir de insan topluluklarının hiç hak etmedikleri bir yakıştırma olarak görürüm sürü tabirini.
Tabi sürü denilince aklıma ilk gelen de çoban olur ki,bu çoban meselesine de öyle sosyal mosyal değil ciddi ciddi pek mesafeliyimdir.
Artık iyice belli oldu.
Dünyanın pek çok ülkesinde olduğu gibi bizde de bu korona hadisesi önce ki denemelerinde de çok iyi sonuçlar vermese de sürü bağışıklığına ihale edilerek,iş Tanrı’ya bırakıldı.
Öyle lütfenli, yapmayınızlı, etmeyinizli, bilinçli olunuzlu, örneklemelerle dokundurmalı romantik söylemlerin insanlarda ki karşılığının yok denilecek kadar az olduğunun farkına varılması gerek.
Gerçi çoktan farkına varılmıştır da, en azından bu iş böyle olmayacak denilebilecek kadar yürekli olmak gerek.
Profesörler, doçentler, doktorlar bu konuda uzmanım diyen ya da uzmandır denilen kimler varsa işin nereye kadar gidebileceğini ilgililere anlatmak zorundalar.
Elbette hiç biri boş durmuyorlar ve sürekli salgının bitmediği konusunda demeçler veriyorlar,yorumlar yapıyorlar ama bunu yeterli olamadığı da aşikar işte.
Bir Haziran'dan itibaren başlayan ‘normalleşme’ ile birlikte vakaların artış göstermesi hiçte sürpriz bir gelişme değil.
Halk sağlığından ziyade ekonomik kaygılarla atılan ‘normalleşme’ adımlarıyla birlikte 800’lere kadar inen Covid-19 vaka sayısının bin 500 bandını aşması da…
Vaka sayısında artış yaşanan; Adana, Kastamonu, Bursa, Niğde, Şanlıurfa, Ardahan için valiliklerden ve uzmanlardan uyarı yapılıyor.
Kısıtlama ve yasakların kaldırılmasından sadece 17 gün sonra Sağlık Bakanlığı verilerine göre önceki gün bin 562 kişiye Koronavirüs tanısı konmasın bu işin ciddiyetinin bir başka kanıtı.
Bu ara da bir Avrupa birinciliğimiz de var artık;
14 Haziran 2020 itibarı ile 17 Avrupa ülkesinde vaka sayısı toplam da 1450 iken biz de bu sayı 1562.
Yani bu zaman diliminde Türkiye olarak 17 Avrupa ülkesinin toplamından fazla vakaya sahibiz.
Uzmanlar ‘normalleşme’ sürecine girildikten iki hafta sonra özellikle Anadolu’daki vaka artışlarına dikkat çekerek artışların, ikinci dalga endişelerini de beraberinde getirdiğine vurgu yapıyorlar.
Ortak kanıları da muhtemelen kısıtlamaların erken kaldırılması.
İnsanın maliyetlerine katlanmakta en çok zorlandığı yöntem ‘deneme yanılma yöntemidir’
Çünkü bu yöntem de şansta önemli bir etkendir ki çoğu zaman değil olaya müdahil olmak yüzünü bile göstermez.
Eğer hadisenin saf dışı edilebilmesi için gerçekten sürü bağışıklığından medet umuluyorsa bunun da amaçlanan hedefe ulaşılmasında ki olumsuzluklarında bilinmesi gerekiyor.
Tıp dilinde ki adı Herd Immunity olan sürü bağışıklığı, daha önce geçirilmiş enfeksiyonlar veya uygulanan aşılarla bir popülasyonun büyük bir çoğunluğunun enfeksiyona karşı bağışık hale gelmesiyle meydana gelen ve böylece bağışıklık sistemi güçlü olmayan bireyler için de bir koruma sağlayan toplumsal bir yöntem.Ancak bunun içinde ortada bir aşının olması gerekiyor ki bu konu ise hala tevatür olmaktan çıkıpta uygulanabilir hale gelmiş değil.
Yazıyı yazmadan önce yaptığım araştırma da öğrendiklerimden birini daha paylaşmam gerekir ise;
Bugüne kadar sürü bağışıklığı ve aşılama kullanılarak iki hastalık ortadan kaldırılmış. Onlar da,sığır vebası ve çiçek hastalığı.
Bu Koronavirüs salgınında Dünya genelindeki ülkelere bakıldığında sürü bağışıklığı sistemini uygulayan ülkelerden biri İsveç’miş. Hükümet, salgın ortaya çıkıp Dünya geneline yayıldığından beridir karantina yöntemine gitmemiş ve halkı yoğun bir şekilde bilimsel verilerle virüse yönelik bilgilendirmiş, halkta büyük çoğunlukla tavsiyelere uymuş.
İsveç bu sürü bağışıklığı konusunda ne kadar mesafe kaydetmiş diye Merak ettim baktım;
Ülkenin halkı önerilere uymasına uymuşta, İsveç’in yazılanlara bakılırsa bu konu da amaçladığı hedeften şimdilik çok uzak olduğu anlaşılıyor.
Bir de salgın da ikinci dalga meselesi var.
Birinci dalganın bittiğine yönelik hiçbir somut veri yokken salgını kategorize ederek dalgalara ayırmanın ne faydası var o da tartışılır.
Dilerim ki;Sürü bağışıklığı kazanacağız diye
Dalga dalga derken sürüm sürünmeyiz de birileri bir yerlerde bir an evvel bu illetin aşısını bulurlar.
Malum hastalıklar yorumlarla değil bilim ile iyileştirilebiliyorlar.