Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Suriyeli Mülteciler İçin Süre Bitiyor

Yazının Giriş Tarihi: 29.08.2019 00:05
Yazının Güncellenme Tarihi: 29.08.2019 00:05

Yıllardan bu yana Suriye iç savaşından Türkiye’ye kaçan insanlara Türkiye Cumhuriyeti koşulsuz bir şekilde kucak açmış, kapılarını aralamış ve onlara kalacakları, yaşayacakları ve geçinecekleri bir ortam sağlamıştır. Milyarlarca liralık  bir yükün altına da ensar-muhacir bilinciyle hiç yüksünmeden girmiştir.

Ancak bu yaz farklı bir durum yaşandı.

Ne oldu?

İstanbul Büyük Şehir Belediyesi bir açıklama yaptı; “Suriyeli mültecilere kayıt yaptırdıkları şehirde yaşama zorunluluğu” getirdi.

 Aslında bu zorunluluk zaten vardı. Fakat ipin ucu kaçmış, Suriyeliler kafalarına göre, kimisi akrabaları orada olduğu için, kimileri daha iyi iş ve yaşam şartlarına kavuşmak umuduyla istedikleri şehre gidip yerleşmişlerdi.

Bu da plansız bir Suriyeli göçmen sorununa neden oldu. İstanbul, Bursa gibi her anlamda cazibe merkezi olan iller Suriyelilerle doldu.

Şimdi ise, pilot bölge olarak İstanbul’dan başlanarak İstanbul’a kayıtlı olmayan Suriyelilerin kayıtlı oldukları illere dönmeleri için 20 Ağustos’a kadar süre verildi. İşte bu gelişme Suriyeli mülteci sorununu bu yönüyle tekrar Türkiye’nin gündemine getirdi. Süre bitiminde kayıtlı oldukları illere dönmeyen mülteciler, zorla gönderilecek ya da sınır dışı edilecek.

Yapılan bu açıklamalardan sonra bazı medya kuruluşları, “Türkiye, Suriyelileri sınır dışı ediyor, Türkiye’nin açık kapı politikası ve koruma politikalarından geri dönüş oldu” diye haber ve yorumlara yer verdi. İçişleri Bakanlığı yaptığı açıklamayla “hiç bir geçici koruma altındaki Suriyelinin geri gönderilmeyeceğini söyleyerek” bu dedikodulara açıklık getirdi. 

Öncelikle şunu kabullenmeliyiz ki, Suriye’de “çatışmasızlık bölgesi” kabul edilen bölgelerde bile her gün bombalar düşüyor, insanlar ölüyor. Bu sebepten,  Türkiye’nin,

En azından bugün, bu insanları Suriye’ye göndermek gibi bir politikası, anlayışı yok. Ne zaman ki, sınır boyunca güvenli bir bölge ilan edilir, o zaman hızlı bir geri dönüş programı uygulanır.

RAKAMLARLA TÜRKİYE’DEKİ SURİYELİLER

Özellikle bazı Büyükşehirlerde Suriyeli yoğunluğunun olması gerektiğinden çok daha yüksek bir oranlara gelmesi ve İstanbul’da başlatılan bu uygulamayla devlet düzensiz göç ile mücadelede yeni bir stratejiye geçti.

Önceki günler Göç İdaresi Genel Müdürlüğü Suriyelilerle ilgili son veriyi açıkladı. Buna göre, 

Türkiye’de kayıtlı olarak 3 milyon 640 bin Suriyeli var.

İstanbul’da kayıtlı Suriyeli sayısı548 bin. Bu rakam,

Gaziantep’te 445 bin,

Hatay’da 431 bin,

Şanlıurfa’da 430 bin,

Adana’da 240 bin,

Mersin’de 201 bin,

Bursa’da 175 bin,

İzmir’de 144 bin,

Kilis’te 116 bin,

Konya’da ise 108 bin Suriyeli var.

Nüfusa orantılandığında Suriyelilerin en yoğun olduğu il Kilis. Kilis’in %81’i Suriyeli.

Yine,

Türkiye’de kayıtlı Suriyelilerin

 %55’i erkek. %45’i kadın. %46’sı 0-12 yaş aralığında.

Dikkat çekici bir başka husus;

İçişleri Bakanlığının açıklamasına göre 8 Mart 2019 tarihine kadar 79.900 suriyeliye vatandaşlık verilmiş. Son yerel seçimlerde, reşit olmayanlar çıkartıldığında 53 bin Suriyeli oy kullanmış.

Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı tarafından yapılan açıklamaya göre ise, 31 Mart 2019 tarihine kadar 31 bin Suriyeliye çalışma izni verilmiş. Bu izne sahip bir Suriyeliyi istihdam eden bir firma en az asgari ücret ödemek zorunda. 

SURİYELİ SORUNU SEÇİMLERE NE KADAR ETKİ ETTİ

Son İstanbul seçimlerinde bazı CHP adaylarının Suriyelilerle ilgili negatif söylemleri sandıkta karşılık buldu.

 “Suriyelileri geri göndereceğiz”,

 “yapılan yardımları keseceğiz” tarzı açıklamalar CHP deki oy sıçramasının nedenleri arasında gösteriliyor siyaseti ve seçimi yorumlayan siyaset bilimcileri açısından

Bu tespit, önümüzdeki ilk seçimlerde siyasi partilerin Suriyelilerle ilgili söylem ve icraatlarında bir farklılık oluşturacak şüphesiz.

SURİYELİLERE NE KADAR PARA YARDIMI yapılıyor

Kızılay ve Birleşmiş Milletler Dünya Gıda Programının yayımladığı Türkiye’deki Mülteciler Geçim Kaynakları araştırma raporunda;

Suriyeliler kamu kurumu vasıtasıyla farklı yardımlardan faydalanabiliyor. Çok amaçlı nakit yardım programı olan Sosyal Uyum Yardım Programı bunların en önemlisi.

Sosyal Uyum Yardım Programı kapsamında yardım için uygun bulunan ailelere Kızılay üzerinden bir kart veriliyor. Ailede kayıtlı fert başına 120 TL’lik bir yardım yapılıyor. Kızılay’ın Haziran 2019 tarihinde yayınladığı rapora göre Türkiye’de 1 milyon 647 bin kişi bu programdan faydalanıyor. Rapora göre Aralık 2016 ile Haziran 2019 arası toplam 4.4 milyarlık bir yardım yapıldı.

Suriyeliler şartlı eğitim yardımından da faydalanıyor. Program kapsamında kamp dışında yaşayan mültecilerin ailelerine, çocuklarının düzenli olarak okula devam etme koşuluyla nakit yardımı yapılıyor.Buna göre, ilköğretime devam eden erkek öğrencilere aylık 35 TL, kız öğrencilere 40 TL; orta öğretime devam eden erkek öğrencilere aylık 50 TL, kız öğrenciler 60 TL para yardımı yapılıyor.

SURİYELİLER EKONOMİYE NE KADAR KATKI SAĞLIYOR

Ticaret Bakanlığını açıklamalarına göre en az bir ortağı Suriyeli olan şirket sayısı 15 bini bulmuş. Suriye uyruklu şirketlerde 10 bin Suriyeli istihdam ediliyor.

Mülteciler, Türkiye’de işverenler açısından düşük ücretli işgücü olarak görülüyor. Ve bu durumu karlılıkları için olumlu gördüklerinden Suriyelileri şimdilik bir sorun olarak görmüyorlar. Şunu da belirtmeden geçmeyelim, Suriyeli ucuz işgücü diye firmalar tüm işçilerini Suriyelilerden oluşturamaz. Suriyeli işçi sayısı bir firmada toplam işçi sayısının %10’nu geçemez.

Suriyelilerin varlığı çalışan işçiler açısından büyük bir sorun. Zira, bu alternatif işgücün kendileri için bir tehdit olarak algılıyorlar. Sendika ve örgütlenmenin olmadığı işyerlerinde ciddi bir işsizlik ve ücret baskısı oluşturuyor çalışana.

Ama, ister kayıtlı olsun isterse kayıtsız, her bir çalışan Suriyeli üretime bir katkı sağlıyor.

Ayrıca, Avrupa Birliği’nin 6 milyar Euro proje/uyum yardımı var Türkiye’ye. Bunun yanında, ülkelerini terk edip gelen Suriyeliler beraberlerinde mutlaka bir miktar para, altın vs gibi ekonomiye katkı sağlayacak bir girdi soktular. AB’nin yardımı, Suriyelilerin sermaye akımı, ve iş gücü derken görüyoruz ki, Suriyeliler ekonomimize ciddi bir girdi sağlamışlar.

SURİYELİLERİN SUÇ DOSYASI

Bugün Suriyeliler toplumda ortaya çıkan birçok ekonomik ve toplumsal sorunun günah keçisi olarak görülüyor

Suriyelilerle ilgili en büyük komplo teorisi suç oranlarının yüksek olması. Sokaktaki vatandaşın önyargısı bu şekilde. Çünkü yaşanan bazı münferit olaylar özellikle sosyal medya aracıyla o kadar geniş kitlelere yayılıyor ki, sanılıyor ki Suriyeliler her gün yüzlerce suç işliyor.

Suriyelilerin hırsızlık ve taciz olaylarına karıştığı ön yargısı da küçümsenmeyecek derecede artmış.

Oysa araştırmalarda Türkiye’de 2014-2017 arası asayiş suçları içinde Suriyelilerin karıştığı olayların oranı, genel olayların %1,3’ü.

SURİYELELİRE BAKIŞ AÇIMIZ DEĞİŞTİ Mİ?

KONDA araştırma şirketi Mart 2010’dan bu yana her ay düzenli olarak kamuoyuna Suriyelilerle birlikte yaşamakla ilgili bazı sorular soruyor. Bu anketlerden elde edilenlere göre,

2016’da Suriyelilerle aynı şehirde yaşayacak kadar bir ilişki gerçekleştirmeyi kabul edenlerin oranı %72’yken bu oran 2019 da %40’ a geriledi.

Aynı mahallede yaşamaya olumlu yaklaşanlar %57 den %31’e,

Aynı apartmanda yaşamaya, komşuluk yada arkadaşlık ilişkisi seviyesinde yakınlığı kabul edenlerin oranı ise %41’den %21’e inmiş.

Aynı evde yaşayacak bir ilişki seviyesine evet diyenler de %14’ten %7’ye gerilemiş.

SURİYELİLER NEFRET SÖYLEMİNE MARUZ KALIYOR

Özellikle yılbaşında Taksim meydanında yılbaşı kutlamaları yapan Suriyelilerin görüntüleri sosyal medyada yayılmış, “ülkemde Suriyeli istemiyorum” etiketiyle milyonlarca insan tarafından paylaşılmıştı .

Günlük hayatta deniz kenarlarında, mesire yerlerinde ve nargile salonlarında rastladığımız kimi Suriyeli ve bunların yaşam şekli Suriyelilere karşı bu önyargıyı daha bir pekiştirdi. Sosyal medyada haklarında en çok nefret söylemi üretilen gruplar arasında Ermenilerle birlikte Suriyelilerin gelmesi bunun en önemli kanıtı.

Sonuç olarak,

Suriye sorunu aynı zamanda psikolojik bir vicdan sınavıdır da.

İktidarıyla muhalefetiyle, sivil toplumuyla, akademisyeniyle ve medyasıyla yeni bir anlayışla Suriyelilerin durumu ve entegrasyonu olayının üstesinden nasıl geleceğimizi tartışırsak, ve bu tartışmanın temeline uluslararası mülteci hukukunun temel prensiplerini oturtursak, bu 4 milyon insan bizim için fırsata da dönüşebilir. Ekonomiye katkısıyla, birlikte yaşamanın kültürel zenginlikleriyle kazanan neden Türkiye olmasın.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.