İstanbul'un fethine kadar dayanan bir tabirdir surda gedik açmak. Kutlu tarihimizde muhkem kalelerin geçit vermeyen surlarında açılan her gedik ordumuz için adeta bir fetih kapısı olurdu. Şimdi ise birileri PKK ve yan bağlantıları konumundaki şer odaklarını kullanarak bizim surlarımızda gedik açmaya çalışıyor.

Tarihi unutma gafleti

Bugün azımsanmayacak sayıda bir kitle hala, şartlı refleks yoluyla batının bizlere yıllardır aşılamaya çalıştığı; 'Tarihi unutun, mevcut sınırlarınızda yaşamayı öğrenin, Balkanları, Türki Cumhuriyetleri ve Ortadoğu'yu unutun, hatta uzak durun' şeklindeki öğretilerin etkisinde maalesef.

İyi de birader, sen unuttun diye elin oğlu da unutmuyor ki! Bakın 2008 Avrupa Futbol Şampiyonası veya diğer kullanımıyla UEFA Euro 2008 İsviçre ve Avusturya'nın ev sahipliğinde gerçekleştirildi. Türk Milli Takımı o şampiyonada üçüncü olmuştu.

Viyana'da Hırvatistan ile oynayacağımız maç öncesinde Amerika’nın Sesi Radyosu'nda program yapan sunucu şöyle diyordu: "Türkler 325 yıl sonra yeniden Viyana kapılarında." Sen unut ama (atası zamanında çarpıştığımız Avrupalılar olan) dünyanın öbür ucundaki elin oğlu sana hatırlatıyor. Lisanı hal ile diyor ki; "Siz unutun ama biz hiç bir zaman unutmayacağız!"

Böyle müttefikler düşman başına!

Bugünün egemen güçlerini temsil eden batı zihniyeti, eline geçen her fırsatta geçmiş üzerinden bizimle hesaplaşıyor. O yüzden görünürde dost ve müttefik olanlar bile bizi sürekli açığa düşürüyorlar. İşte Suriye'de yaşananlar ortada. Sözde düşman olan ABD ile Rusya'nın nasıl el altından iş çevirdikleri, arka planda nasıl birlikte plan yaparak Türkiye'yi mümkün olduğunca dışarıda bırakmaya çalıştıkları bugünlerde çok daha iyi anlaşılıyor.

Eğer öyle olmasa, ortadan kaldırmak için ABD'nin Türkiye'yi ikna edemediği bazı muhalif unsurları Rusya'nın bu kadar fütursuzca bombalamasına Amerika bu kadar sessiz kalır mıydı? Esad yıllardır kimyasal silah kullanıyor. Rusya gözü dönmüşçesine sivilleri ve hastaneleri bile bombalıyor ama BM ve ABD'den cılız kınamalar dışında bir ses çıkmıyor. Şu anda iki egemen güç yancılarıyla birlikte hemen dibimizdeki toprakların kaderini belirliyor.

Surda ve bölgede yaşananlar

İşin merkezi konumunda olan Diyarbakır'ın Sur'unda 3 aydır yaşananları izliyoruz. Bölgenin yapısı, tarihi tüneller ve Suriye üzerinden müttefiklerimizin! Sağladığı silahlarla terör örgütü hala direniyor. Yabancı akıl hocaları, bomba eğitmenleri ve keskin nişancılarıyla birlikte. Orada ve bölgede yürütülen mücadele, ne Kürtlerin bağımsızlığı için ne de bölge insanının refahı için yapılmıyor. Aksine, örgüte destek olmayan bölge insanının oradan uzaklaştırılması ve Türkiye'nin kafasını kaldıramaması için yapılıyor. Bölgede ve ülke genelinde yapılmaya çalışılan terör eylemleriyle, her gün yurdun dört bir yanına gönderilen şehit cenazeleriyle Türkiye'ye açık bir mesaj veriliyor. 100 yıldır bize dikte ettirdikleri şeyleri tekrar hatırlatıyor batı medeniyeti. Hani milli şairimiz Mehmet Akif'in, 'tek dişi kalmış canavar' olarak tanımladığı batı medeniyeti!

Devlet olmanın gereği

Bugün, süreçleri iyi yönetemediği konusunda geçmişe dönük iktidara da eleştiriler yapılabilir ve yapılıyor da lakin gelinen noktada birlik olmaktan başka bir çaremiz yok.

Devlet olmanın gereği hızlıca yerine getirilmeli ve bölge terörist unsurlardan süratle temizlenmelidir. Sivil hassasiyeti elbette olmalıdır ancak teröristlere karşı mutlaka daha hızlı bir eylem planı hayata geçirilmelidir.

Terör meselesiyle uğraşan Türkiye bölgeye uzak dursun isteniyor ve bizler bugün bir karar vermeliyiz. Ya eskisi gibi bölgesinde güçlü bir ülke olacağız, ya da uzun zamandır bize biçtikleri role razı olacağız. Elbette şanlı tarihimizdeki pozisyonumuzu geri almak kolay değil ve ödenecek bedeller de var fakat unutmayalım ki, ecdadımız da 3 kıtadaki hakimiyetini sarayda oturarak sağlamadı.